Beş Soruda ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine İlişkin Yasa Tasarısı’
Meclis Genel Kurulu’nda çarşamba günü
görüşülmeye başlanan ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine
İlişkin Yasa Tasarısı’, ülkenin geleceği açısından büyük önem taşırken
yoğun tartışmaları da beraberinde getirecek gibi görünüyor. Radikal
Gazetesi’nden Elif
İnce’nin haberine göre Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar bu yasayla ilgili daha önce yaptığı açıklamalarda, “Bu işi
yasalara, bilime dayalı olarak belediyelerle birlikte yapacağız ve
vatandaşlarımızı incitmemek birinci görevimiz” demişti. Bakan Bayraktar’ın bu
sözleri kamuoyunda destek bulmuştu. Ancak sivil toplum örgütleri hazırlanan yasa
taslağının birçok açıdan sakıncalı olduğu görüşünde. İşte o yasa taslağı ve
eleştiriler...
Meclis’te görüşülen yasa tasarısı binlerce bina sahibini ilgilendiriyor ancak
kamuoyunun henüz bu konuda yeteri kadar bilgisi yok. Radikal, tasarının can
alıcı bölümlerini 5 başlık altında topladı.
1- Hangi binalar yıkılacak?
Deprem açısından riskli bölgeleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile
belediyeler belirleyecek, Bakanlar Kurulu onaylayacak. Hem belirlenen risk
alanları içindeki binalar hem de riskli alanlar dışında olup ‘ekonomik ömrünü
tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıyan’ binalar
yıkılacak. Proje gereği riskli alanlardaki sağlam binalar da bakanlık kararıyla
yıkılabilecek.
2- Riskli yapılar nasıl belirlenecek?
Halk riskli
yapıları bedelini kendi karşılayarak tespit ettirecek. Verilen süre içinde
yapılmayan tespitleri bakanlık veya belediyeler yapacak, masrafları yine
vatandaş karşılayacak. Tespite itiraz yedi kişilik bir heyet tarafından karara
bağlanacak: Bunlardan üçü bakanlıkta görevli kişiler, dördü ise üniversitelerden
öğretim üyeleri olacak. Bu heyet de kararını verdikten sonra yıkım kararı
değiştirilemeyecek. Zira yasada açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararı
verilmesi engelleniyor. Bu yüzden mahkeme yıkımın iptali yönünde karar verse de
yürütmeyi durdurma kararı engellendiği için dava sonuçlanana kadar yıkım zaten
gerçekleşmiş olacak.
Binalarını yıktırmayanları ise yasal işlem
bekliyor. Tasarıda bu konuda “Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş
ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkynda, işlenen fiil ve
halin durumuna göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (kamu düzeni) ilgili
hükümleri uyarınca başsavcılığa suç duyurusunda bulunulur” deniliyor.
3- Riskli yapılar nasıl yıkılacak?
Öncelikle mülk sahipleri ile anlaşma yoluna gidilecek. Yalnızca ‘anlaşma ile
tahliye edilen’ yapılarda oturanlara geçici konut/işyeri tahsisi veya kira
yardımı yapılabilecek. Şayet mülk sahipleri verilen süre içinde riskli binayı
yıkmazsa, yıkım bakanlık tarafından gerçekleştirilecek, masrafı yine yapı sahibi
karşılayacak. Bu süreçte bakanlık, TOKİ veya belediye tarafından talep edilmesi
halinde, riskli binaların elektrik, su, doğalgazı kesilecek, satışı ve
kiralanması yasaklanacak. Enkaz bedeli ödenmesinin usul ve esasları Bakanlar
Kurulu’nca belirlenecek.
4- Bina yıkıldı... Sonra ne olacak?
Yıkımdan sonra o binanın ilgilileri kat maliki değil, arsanın hissedarı
haline gelecek. Yapılacak projeyle ilgili karar verilirken hissedarların 3’te
2’sinin onayı yeterli olacak. Karara katılmayanların arsa payları açık
arttırmayla diğer hissedarlar arasında satışa çıkarılacak. Diğer paydaşlar
almazsa bakanlık tarafından rayiç bedel ödenecek. TOKİ, ihale edilecek arsanın
bedelini SPK’ya bağlı ekspertizlerle belirleyecek.
Eğer bir ay içinde ortak anlaşma sağlanıp karar verilemezse acele
kamulaştırma yoluna gidilecek.
Anlaşmayla tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapılardaki hak
sahiplerine bakanlık tarafından işyeri, arsa veya konut sertifikası
verilebilecek.
Bunlardan konutunu ve işyerini kendi imkânlarıyla yapmak veya edinmek
isteyenlere de kredi verilebilecek. 775 sayılı Gecekondu Kanunu’na göre yoksul
veya dar gelirli olarak kabul edilenlere verilecek olan konut veya işyerleri,
borçlandırma suretiyle de verilebilecek.
Afet Yasası çerçevesinde yıkılacak ve yapılacak binaların değerlemeleri,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ veya belediye tarafından yapılacak.
5- Yeni binalar nereye yapılacak?
‘Afete maruz bölge’ olarak ilan edilen yerlerdeki mesken ve işyerleri afet
tehlikesi olmayan bölgelere taşınacak. İhtiyaca göre Hazine’nin ve diğer kamu
kurum ve kuruluşlarının taşınmazlarından tahsis ve devir yapılabilecek.
Uzmanlar ne diyor?
Tarlabaşı Derneği Av. Barış Kaşka: Tarlabaşı’nda uygulanan yasa ile
bu tasarı arasında büyük benzerlikler var. Eğer bu yasa öyle uygulanacak ise
Tarlabaşı’nda vatandaşın yaşadıkları tüm Türkiye’nin sorunu haline gelecek.
Tarlabaşı’nda insanlar mülklerini piyasa değerinin onda birine özel bir firmaya
satmak zorunda kaldı; katlı binalar, hanlar, oteller bir daire fiyatına idarenin
ve özel şirketin oldu. Satmayanlara çok küçük yerler verildi ve büyük bir borç
altına girdiler.
TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu: Yasayla imar ve çevre
alanında yürürlükte bulunan tüm yasalar ‘uygulanmayacak mevzuat’ kılınacak,
kentlerin tümü ‘riskli alan’ ilan edilebilecek. Bakanlık gerekli gördüğünde
yıkabilecek, kamulaştırabilecek, kamulaştırma değerleri de reel değerler
üzerinden değil, emlak vergisi bedelleri üzerinden yapılacak. Yapınızı
yıktırmamak için direnemeyeceksiniz, aksi halde hakkınızda suç duyurusunda
bulunulacak.
Sulukule Dereği Av. Hilal Küey: Bu tasarıya getirilecek en temel
eleştiri ‘asla mahkemede yürütmeyi durdurma verilemez’ maddesi. Yürütmeyi
durdurma kararının hangi koşullarda verileceği İdari Yargılama Usul Kanunu’nun
27’nci maddesinde düzenlenmiştir ve her olayın özelliğine göre hâkim tarafından
karar verilir. Bu konuda idarenin önceden bir yasa maddesi düzenlemesi, yargının
yetki alanına müdahale anlamını taşır, bu da anayasaya aykırıdır.
Eleştiri çok: Riskli olmayan da yıkılacak
Yasada mimarlar ve şehir plancılarının eleştirdiği noktalar şöyle:
Yıkım kararına itirazların bağımsız heyetler tarafından değerlendirilmesi
için gerekli koşullar sağlanmamış. Heyet, bakanlık görevlileri ve bakanlığın
seçtiği öğretim üyelerinden oluşuyor.
Tasarının 3’üncü maddesinin 7’nci fıkrasında yer verilen düzenlemeyle riskli
yapıların yanı sıra risk taşımayan yapılar, bakanlığın belirleyeceği sınırların
içinde kalmaları durumunda yıkılabilecek.
Risk alanlardaki yapıların tümünün elektrik, su ve doğalgazının kesilmesi
yoksul kesimler ve kiracıları mağdur edecek.
Tasarının 6. maddesine göre vatandaşın projeye karşı açacağı idari davalarda
yürütmenin durdurulmasına karar verilemez. Bu düzenleme, yasal hakları kısıtlar,
ciddi mağduriyetler yaratabilir.
Riskli denilen yapıların tespit, tahliye ve yıkımını engelleyenler hakkında
Türk Ceza Kanunu uyarınca işlem yapılması öngörülmüştür. Suç tipi tanımlanmamış
ve bir yaptırım öngörülmemiştir. Suç ve ceza tanımlanmalı.
‘Anlaşma ile
tahliye edilen yapıların maliklerine veya kiracılarına geçici konut veya işyeri
tahsisi veya kira yardımı yapılabilir’ ifadesi, ‘yapılabilir’ gibi muğlak
tanımlamalar içeriyor. Anlaşma yapan bireylere yapılacak yardımlar bakanlığın
ucu açık takdir yetkisine terk edilmekte, yardım ve enkaz bedeli ödenmesi konusu
tasarı dışında bırakılmakta. Diğer yandan düzenleme, anlaşmayı kabul etmeyecek
geniş kesimlerin barınma hakkını engelleyebilir.
Tasarı ile
tüm kıyıları, ormanları, meraları, tarım alanlarını, zeytinlik alanları ve hatta
sit alanlarını koruma altına alan yasalardan sınırsız biçimde vazgeçilmekte. Bu
uygulanırsa doğal, kentsel ve arkeolojik sit alanlarında inşaatın önü açılacak
demektir.
Belediyeler, eğer Bakanlar Kurulu kararı edinemezse Kentsel Dönüşüm Projesi
uygulayamayacak. Bu, farklı siyasi partilere mensup belediyeler arasında
ayrımcılık doğurabilir.
2B arazilerinin satışından elde edilen gelirlerin en fazla yüzde 90’ı
dönüşüme aktarılacak. Bu alanların yapılaşma tehdidinden korunması gerekirken bu
yönde bir düzenleme orman alanlarının daralmasına yol açacak.
İhalelerde Kamu İhale Kanunu devre
dışı bırakılıyor.