Yıldırım Enerji Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Dr. Tamer Turna, Türkiye enerji sektörünün geleceği ile holdingin bu konudaki çalışmalarını Dünya Gazetesi'nden Mehmet Kara'ya anlattı.
-Enerji ile büyüme arasında nasıl bir bağlantı var?
Bizim için yüzde 5’in altındaki her türlü büyüme işsizlik demek. Yüzde 5’lik kalkınmayı sağlayacak ekonomik modellere ihtiyaç var ve enerji de bunun baş unsuru. Nasıl Türkiye’de 1973 yılında çıkan kanunla OSB’ler kalkınmaya çok büyük bir önderlik yaptıysa elektrik piyasasında da 5 tane organize elektrik üretim bölgesinin kurulması lazım.
Çok avantajı var. Birincisi deniz suyunun doğaya zarar vermeden soğutmada kullanımı. Düzenlemelerle bunun etkisi binde 2 ile sınırlandırılıyor. İkincisi her anlamda lojistik avantajı. Karaya kıyasla deniz taşımacılığı çok daha ekonomik. Her biri 10 gigavatlık 5 organize elektrik üretim bölgesiyle Türkiye’nin 2065 yılı ve sonrasını planlamış oluyorsunuz.
-Kaynak yelpazesi nasıl olacak?
30 bin megavat reel baz, 20’si de hızlı devreye girip çıkan santraller. Bu bölgelerin dışında kalan 40 bin MW de yenilebilirler. Tamamen yenilenebilir. Rüzgar, güneş enerjisi, dalga enerjisi...
-Biyokütle potansiyeli yok?
Biokütleyi marjinal buluyorum. Türkiye’de çok fazla biokütle potansiyeli yok. 10 yıl kadar önce Adana’da Çukurova havzasında biokütle projesi geliştirmeye çalıştım. Burada hammaddeyi Almanya ya da diğer ülkelerdeki gibi garanti altına alamıyorsunuz. Yani köylüyle anlaşıp kökleri bana ver demeye kalktığında bu kökler kıymete biniyor.
Enerji politikasını Avrupa Birliği yönelimleri kapsamında ya da bilinç seviyesi anlamında yönlendirecek politikalara ihtiyaç var. Biz şirket olarak bütün bu parke taşlarını döşeyen, ilk adımları atan şirketlerden biri olacağız. Şu anda bütün yatırımlarımız o parke taşlarına dönük kurgular.
-Elektrikte ne durumdasınız?
Şu an çok ciddi bir jeotermal alımıyla ilgili görüşmelerimiz var. Mevcut kapasitemiz 150 MW. 3 tane HES’imiz var. Yeni lisanslı projelerimiz toplam 4 tane. Bunlardan ikisi 600’er MW’lik doğalgaz projeleri. Diğer ikisi de temiz kömür ile çalışacak santraller.
-Temizi de mi var kömürün?
Bu temiz kömür tabiri biraz da teknolojideki gelişmelerle ilgili. Şimdi doğalgaz teknik olarak bir gereklilik. Ama bir de piyasaya ucuz elektrik verebilecek teknolojiler kömürde. Şu anda dünyada, daha ucuz elektrik üretme imkanınız yok. Dolayısıyla iki tane başlığı bütünlüyoruz. Biz daima portföy anlayışı içerisinde planlama yapıyoruz. Takriben 3 gigavat ithal temiz kömürlü santrali, 1-1.5 gigavat fleksibıl üretim sağlayabilen doğalgaz kombine ve 1 gigavat gibi de yenilenebilir üretim tesisi planlıyoruz. Bu durumda; yüzde 80 termik, yüzde 20 yenilenebilir anlamına geliyor. Dünyada öngörülen model de bu.
-Ne zaman yapılacak bunlar?
2017 yılında ilk kömür santralimizin tüm anlaşmalarını bağlayacağız. 2018’de de ikincisini... Muhtemelen aynı sene de ikinci kömür santralimizi satın alma sözleşmeleri, finansman dahil bağlayacağız. Bunların devreye girme süreci doğalgazlarda 3 yıl, kömürlerde 5 yıl. Dolayısıyla piyasada yeniden enerji ihtiyacının olacağını düşündüğümüz, 2019’la 2022 yıllarında tesislerimiz devreye girmiş olacak.
-Enerji açığı beklentisi için 2017- 2018 deniliyordu?
Evet, o biraz ötelendi. Türkiye’nin yeni yatırım yapması gerekiyor. Biz değil dünyanın ekonomik bir hikaye bulması lazım çünkü şu anda dünyada sorun var.
-Nasıl temiz oluyor ki kömür?
Şimdi şöyle, ben temizlik kriterini Avrupa Topluluğu Büyük Yakma Tesisleri kriterlerini tutturmak ya da tutturmamak referansına bağlıyorum. Getirdiğiniz kömürün nitelikleri ne kadar temiz ise süreç içerisinde yakma artı arıtma süreci içerisinde elde edeceğiniz veriler de o kadar temiz oluyor. Biz boşu boşuna büyük yakma tesisleri mevzuatının da yüzde 30–40 altında emisyonları taahhüt etmiyoruz.
-İthal kömür demiştiniz..
Evet. Kolombiya’nın ikinci büyük temiz kömür maden ruhsatına sahip şirketini satın aldık. 6 milyar ton rezervi, 700 milyon ton da ispatlı rezervi olan maden bu. Kıyaslamak gerekirse, Türkiye’nin linyit kapasitesi rezervi 14 milyar ton. Biz 6 milyar ton rezerv, 700 milyon ton da ispatlı rezerv. Bizde de 6 milyar ton kıyasla 700 milyon ton şimdi mevcut projelerde, biz bu sahayı projelerini geliştirdikçe o 6 milyara doğru da yaklaşır.