'belirsizlikleri göğüsleyebilme becerisi'



Projebirlikte (p1) bünyesinde gerçekleşen ilk çok seslilik denemesinde belirsizliklerden korkmayalım, diyor ve güncel sanat yoluyla söylenecek olan bu sözü alışılagelmişten biraz daha farklı bir dille aktarmaya çalışıyor. İstanbul’un kentsel dönüşüm anlamında son derece hızlı değişen ve mutenalaşan semti, eski adıyla Kuledibi son zamanlarda yaygınlaşan ismiyle Galata’nın özellikle moda ve daha genelde tasarım alanında üreten isimlerinin mesken tuttuğu sokağı Serdar-ı Ekrem Caddesi’nde, mekan sahiplerinin de desteğiyle sokağın bir ucundan öbürüne Ayşe Tunç, Elçin Poyraz, Erkin Gören, Evrim Kavcar, Fulya Çetin, Gümüş Özdeş, Kıymet Daştan, Mark Henley, Nihan Çetinkaya, Seda Hepsev, Sibel Horada, Şafak Çatalbaş, Tayfun Serttaş ve Volkan Yıldırmaz olmak üzere 14 sanatçının işleri sergileniyor.

İşler çeşitli mekânların gerek vitrininde, gerek içinde yer alan video yerleştirmesinden tual resmine çok çeşitli müdahalelerden oluşuyor. Genel anlamda belirsizlik olgusuyla, fakat konumlandırıldıkları yer anlamında da mekânla kişisel bir diyaloğa giren olan sanatçılar, eleştirel bakış açısıyla düşüncelerimizi azıcık da olsa sarsacak,  ‘sürecin ritmini dinlemek’ konusunda ufak tavsiyelerde bulunuyorlar.
P1, bu sergiyle, gelecek olanın -her ne ise- şu an için belirsiz olduğuna dikkat çekerken gerek bir sokağın sakinleri gerekse tüm bir toplum ölçeğinde süreci yeterince diyalog kurarak geçirmenin önemine vurgu yapmak istiyor.

Sergi her gün 10.00-19.00 saatleri arasında izlenebilir.

Sanatçılar sergi hakkında şunları diyor:

“Aydınlanma çağını Descartes yerine Pascal’ın önermiş olduğu düşünce biçimini benimseyerek karşılamış olsaydık, bugün insan soyunun geldiği yer daha mı umut verici olurdu?

Çağımızın önemli Fransız düşünürü Edgar Morin, Pascal’dan devralarak savunduğu ‘karmaşık (complex) düşünce’ sistemi çerçevesinde, ‘geleceğin eğitimi için gerekli 7 bilgi’ isimli kitabında belirsizlikleri göğüsleyebilme bilinci kazanmamızın öneminden bahseder. Ve şöyle der;

‘Yunanlı şair Euripides’in yirmi beş yüzyıllık formülü bugün her zamankinden daha günceldir, beklenen gerçekleşmez ve beklenmeyene yolu bir tanrı açar. Geleceğimizi önceden bildirebileceğine inanan insanlık tarihine ilişkin determinist görüşlerin terk edilmesi, yüzyılımızın tüm beklenmedik olan büyük olayları ve kazalarının incelenmesi, insanın serüveninin bundan sonrasının bilinmeyen nitelikte oluşu, bizi, zihinleri, onu göğüsleyebilmek için beklenmeyeni beklemeye hazırlamaya teşvik etmelidir. Öğretme yükümlülüğündeki herkesin, içinde yaşadığımız zamanın belirsizliğinin ön saflarında yer alması gereklidir.

Var olan ezberlerimizin, azımsanmayacak boyutlarda ruhsal ve fiziksel tahribatlara yol açarak bozuluyor olduğu, tekniğin teorinin fersah fersah önünde gittiği günümüzde, yanyanadalıklarımızdan korkmadan, eleştirinin yapıcı karakterini baştacı ederek, sürecin gücüne inanarak yaşamamız için kompleks olanla gecikmiş bir yüzleşme, belirsizlikleri göğüsleyebilmemizde yardımcı olabilir.

Sürece yeterince eğildiğimizde sonuçtan korkmak için bir sebebimiz kalmaz mı?”