Yerel seçimlerin en “şanslı” adayları, nüfusları 2 binin altına indiği gerekçesiyle kapatılan belediyelerini “kurtaran” başkanlar... Hükümetin belediyeleri kapatma yasasına hukuk yoluyla “direnen” ve Danıştay’dan seçimlere girme hakkını elde eden belediyelerin başkanları “yerel demokrasi kahramanları” oldular.
Demokrasinin beşiği kabul edilen belediyelere karşı AKP’nin duyarsızlığını yargı kanalıyla etkisiz kıldıkları için de “hukuk devletinin belediye başkanları” sayılıyorlar...
Bu nedenle halkın “Helal olsun, belediyemizin varlığını size borçluyuz..” diyerek en geniş desteğini verdiği yaklaşık 850 belediye başkanına şimdiden “seçimleri kazandılar” gözüyle bakılıyor. Bu zafere rağmen değişik nedenlerle aday olmayan, örneğin Göreme Belediye Başkanı Fevzi Günal gibi “emektar” başkanların ise sokaklara, meydanlara adlarının verilmesi isteniyor...
Yaklaşık 3 bin 200 belediyemizden 900 kadarını oluşturan “kapatılmış belde”ler arasında “adrese dayalı” nüfus sayımına itiraz edenlerden Tokat ilinin Kınık Belediye Başkanı Mustafa Gürsoy, belde halkından bir kez daha oy isterken diyor ki: “Mahkemeye, yerel hizmetlerin belediyeyle sürmesi gerektiğini söylememiz yetti. Hem nüfusun yüzde 75’inin kentlerde yaşamasıyla övünen, hem de belediyeleri kapatan bir iktidar belli ki demokrasiyi özümsememiş...”
Tarih ve turizm değerlerini sahiplenmesi için Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılmaktan kurtulan Çorum’un Alacahöyük Belediye Başkanı Hüseyin Saykan da yeniden adaylığı için şunu söylüyor; “Burası Anadolu uygarlıklarının simgesi olduğu için belediye yapılmıştı. Kapatmaya kalkanların bu bilinçleri de yok. Şimdi kentimizi dünyanın tarih merkezi yapacağız...”
Davacı belediyelerin “öncü”sü ve “ilk” dava dilekçesiyle 850 belediyeye “yol gösteren” Giresun’un Kovanlık Belediye Başkanı Mehmet Küçük’ün durumu ise siyasetteki “içtensiz”liğin çarpıcı örneği... AKP’li başkan olarak partisinin belediyesini kapatma yasasına hukuk mücadelesini başlatan Küçük, bu başarısıyla “bağımsız” olarak da seçilebilecekken yine AKP’den aday!.. Böylece “iktidarı dava ettiği” için şansını yükseltirken, aynı iktidarın aday belirlemedeki “seçim kazanma hırsı”nın da simgesi oldu...