Belediyeler Büyük Projeler İçin İhaleye Çıkıyor, Hiçbirimizin Haberi Olmuyor
Her yerde irili ufaklı inşaatlar şantiyeler görülüyor. Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, sektörün sanıldığı kadar iyi durumda olmadığını dile getirirken büyükşehir belediyelerinin açtığı ihalelerin de kendilerinden habersiz düzenlendiğini dile getirdi.
Son bir yıldır etrafımızda her gördüğümüz alanda inşaat var. Ve elinde parası olan herkes bu işi yapıyor. Önce Mortgage sistemi, ardından bu sistemin olamayacağı, konutta durgunluk yarattı. Şimdi herkes önümüzdeki sürecin ne olacağını merakla bekliyor. Hem yatırımcı hem de günlerini "Bir evim olsun" ümidiyle geçiren yüzlerce insan. Yeni yıl öncesinde bu konuları en yetkili kişiye Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren'e sorduk.
Her yerde inşaat var. Neredeyse elinde parası olan herkes, bir yerde inşaat yapıyor.
Parası, arsası, daha önce müteahhitlikle hiç ilişkisi olmayan. Onlar yine işi, ticareti bilen insanlar oldukları için muhtemelen doğru profesyonelleri işe almışlardır. Türkiye İhracatçılar Meclisi yöneticileri bile inşaat firması kurdu. Bu doğru değil, maalesef bizim kitle davranışımızın, Türk insanının kitle hareketinin bir sonucu bu. Zamanında tekstil sektörü önemli oldu; berberler tekstilci oldu, inşaatçılar tekstilci oldu. Bizler tekstil fabrikaları kurduk; hepimiz tekstile girdik, hepimiz. Turizm hareketlendi, hepimiz otel sahibi olduk, hepimiz turizmci olduk. Şimdi inşaat hareketlendi nihayet, şimdi de ihracatçısı, ithalatçısı, terzisi, berberi herkes müteahhit olmuş durumda. Şu anda gayri resmi rakamlara göre ben inşaat müteahhidiyim diye kartvizit sahibi olan insan sayısı 250 binleri zorluyor Türkiye’de. Daha ileri gideyim, kamu sektöründe iş yapmaya çalışan ona ait belgesi olan müteahhit sayısı 70 binin üzerinde. Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 135 bin üyesi var. Avrupa Birliği’ndeki tüm ülkelerin müteahhitlerinin toplamı 70 bin değil.
Yani biz bu sektörde çok mu başarılıyız?
Hayır bu hiçbir şekilde, hiçbir şey olamayan insanların bile müteahhit olabilme imkânı var Türkiye’de. Benim en fazla üzülerek söylediğim şey bu.
Bu meslek birliğinin başındasınız. Ama müteahhit olmanın standardı ve şartları olmadığından söz ediyorsunuz. Niye siz bunun standardı için uğraşmıyorsunuz?
Türkiye gibi demokratik bir ülke Allah'a şükür. Ama yasa parlamentoda siyasetçiler tarafından yapılıyor. Yasaları çoğunlukla bürokratlarımız hazırlayıp parlamentoya teklif ediyorlar. Bir defa bürokrasimizde inşaat sektörüne yönelik çalışan insanlar bürokrasiden ayrıldıkları zaman kendilerinin hemen müteahhit olmalarını sağlayacak şekilde tecrübesi hiç olmamasına rağmen, o sırada kamu kuruluşunda bulunan birilerinin müteahhit olmasını sağlayacak gibi zorluyorlar yasaları. Maalesef Türkiye’de siyasi yönetim çok sık değiştiği için sorun var.
Ama bu kez dört yıldır AK Parti iktidar...
Maalesef her siyasi yönetimle beraber yeni müteahhit olmak isteyen birileri çıkıyor. Daha önce adını bilmediğimiz birileri ihaleler almaya başlıyor. Ve bu biraz ajite ediliyor. Ama toplum kendisi hakikaten kendi canını emanet ettiği konutunda veya işyerinde, arabasıyla gittiği yolu yapanın ehliyetini merak etmiyor. Basını da kullanarak bir sosyal baskı aracı olmadıkça siyasetçilerimiz kendileri, özellikle dediğim gibi Türkiye gibi ülkelerle altyapısını tamamlamamış ülkelerde en büyük işveren devlet. Kamu yatırımlarında kendi yandaşlarının paylaşması gibi bir yönteme soyunmak istedikleri ve geçmiş siyasi yönetimler zamanında kurulup da büyümüş gelmiş müesseseleri değil de yeni müteahhitleri iş sahibi yapmak gibi bir güdüyle davrandıkları için sürekli müteahhit sayımız artıyor.
Son dönemde doğu ve güneydoğu kökenli müteahhitlerin devletle daha çok iş yaptığı ve daha çok piyasada olduğu yönünde tespit var. Bunlara katılıyor musunuz?
Bir defa hakikaten sektöre yeni katılan müteahhitlerin çoğunluğu hangi bölgedendir diye hiçbir araştırma yapmadık. Çünkü çoğu bizim üyemiz değil bu bahsedilen kişilerin. Sektöre yeni kazandırılan bu firmaların bölgesi Karadeniz'den midir, Güneydoğu’dan mıdır hakikaten bilmiyorum ama daha çok Anadolu’ya yaygın bu duble yol projeleri ile TOKİ projeleri de Anadolu’da yaygın olmaya başladığı için yöre müteahhitleri üremiştir muhtemelen. Bunları yapmak üzere yörenin küçük müteahhitleri artı maalesef mevcut iktidarın daha önce de belediyelere hâkim bir siyasi görüşü olmasından dolayı, mevzi belediyelerde onlara yakın insanlar müteahhitlik yapıyorlardı. Şimdi o müteahhitler, kamu müteahhidi olmaya başladılar, karayolu müteahhidi olmaya başladılar, TOKİ müteahhidi olmaya başladılar, büyük şehir belediyelerinin müteahhidi olmaya başladılar. Ama yoksa hangi bölgede daha ağırlıkları var, öyle bir şeyi ancak yatırım hangi bölgede daha çok yapılıyorsa, oranın müteahhitleri daha çok şey yapmıştır.
İhalelerden haberiniz olmadığını mı söylüyorsunuz?
Bu nedenle de biz yeni ihale yasasını çok destekledik. Artık davet usulüyle veya tanıdıkla olmayacaktı filan ama maalesef ihale yasası çıktıktan tam bir sene sonrasında başladı ihale yasası değişiklikleri. Şimdi büyükşehir belediyeleri ihale yasası kapsamı dışında, enerji yatırımları ihale yasası kapsamı dışında, bu şekilde sürekli ihale yasası dışına çıkarıldı çok önemli yatırım kuruluşları ve onlar yine eski düzene döndü. Hiçbirimizin haberi olmadan, hepimizin uçağa giderken ancak gördüğümüz Esenboğa yolunda olağanüstü büyük bir inşaat başladı. Hiçbirimizin haberi yok. Bu iş ihale edilmiş. Mutlaka bir ihale yapılmıştır ama açık ilanı filan yok. Dar kapsamlı ihaleler yapılmış filan. Veya görüyoruz Ankara’nın göbeğinde gerçekten bir baraj büyüklüğünde inşaat yapılıyor, büyükşehir belediyemiz yapıyor. Kiminle yapıyor nasıl yapıyor, hiçbirimiz bilmiyoruz. Projesi var mı, onu bile bilmiyoruz.
Bunlardan, ilgili olarak sizin haberdar olmanız gerekmiyor mu?
Bunlar hepsi ihale yasası delinip ihale yasası kapsamı dışına çıkarıldı. Muhtemelen belli firmalar arasında, "aciliyetine binaen" diyerek çağırılarak yapılıyordur. İhalesiz olarak yapılması mümkün değil ama tabii bunların kamu vicdanında soru işareti üretmemesi mümkün değil. Ha bunu bir suçlama olarak yapabilir misiniz. Yapamazsınız. Yapılacak olsa zaten devletin ilgili birimleri mutlaka tespit eder. Ama yasa kapsamı dışına çıkardığınız zaman eskiden de böyleydi. Eskiden 2886 sayılı yasanın 44’üncü maddesi vardı. Büyük projelerin hiçbir tanesi açık ilanla yapılmazdı. Belli firmalar arasında davet usulüyle yapılırdı. Şimdi bunlar da muhtemelen böyle bir yöntemle yapılıyordur. Belki pazarlık usulünü kullanıyorlardır. Önce firmayı seçip, sonra diğerlerini teklif alıp filan yapıyordur ama bir ihale vardır mutlaka. Ama hiç haberimiz olmadan bir inşaat başladığına göre, bizler çünkü Resmi Gazete'yi, tüm kamu ihale bültenlerini incelemek zorundayız. Her ihaleyi görmek durumundayız. Haberimiz yok. Başlayıp bittikten sonra haberimiz olan ihaleler oluyor. İstanbul’daki tünellerle ilgili basında bazı uyarılar çıktığında, büyükşehir belediye başkanı, "Ha yanlış yapmışız, bundan sonra öyle ihale etmeyelim" diyor. Ama o mevcut ihaleler yapılmış oluyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin son üç dört yıldır yapmakta olduğu işlerin hepsinin ihale kararları kamu ihale yasasının çıkışından önceki tarihte alınmış. Ve Ankara’da yapılma ihtimali olan hemen hemen bütün işlerin ihale kararları o arada alınmış, ihale yasası kapsamına girmesin diye. O gün alınmış karara bağlı olarak ihale yapılıyor. Dolayısıyla eski yasa şartlarıyla yapılıyor.
Bunlar için gidilebilecek bir yer, bir merci yok mu?
Yok. Basında çıkıyor bunlar. Devletin denetleme birimleri vesaireleri sonuçta bakınca, “yasaya uygun kılıf denen şey çok güzeldir ya”, yasaya uygun. Eskiden büyükşehir belediyesinin ihale komisyonu toplanmış, “Şu ihaleyi yapalım” demiş. Sıra gelmemiş o ihaleye. Beş sene sonra yapılmış ama o gün karar alındığı için eski ihale yasası kapsamında yapılıyor. Yoksa devletin denetleme birimleri bunları sorgulardı. Bölünmüş yollar, duble yollar yaptık ne gerekçe ile soyunduk? İhale etmeyelim bunları, müteahhitler çok pahalı yapıyor. Biz bunları çok ucuza, devletin makineleriyle bazı küçük taşeronları birleştirip yaparız dedik biliyorsunuz. Hepimiz çok suçlandık. Müteahhitler çok pahalı, işte fahiş fiyatlar istiyor, diye. Şu anda devletin herhangi bir üst denetim birimi görev edinse ve yapılmış o duble yollardan herhangi bir tanesinin gerçek maliyetlerini tespit etse. Belki de ihalede yapılacaklardan çok pahalıya şu anda mal olmuş durumda. Çünkü kimi üç defa yapıldı, dört defa yapıldı. Bunları üst üste koyduğumuz zaman durum ortada. Türkiye’de hakikaten bir şeylerin denetlenmesi yoktur. Ama bir müteahhidin yaptığı bir işin miktarı artmış ise müfettişler, vesairler suçlamalar ta mahkemelere kadar gideriz biz. Niye? Çünkü sözleşme var; orada yapılan her iş üstünden onlarca yıl bile geçse, kalitesi itibariyle sahibi var, sorumlusu var.
Bunlar çok kara tablolar. Bunların düzelmesi için sizin tedbirleriniz nelerdir? Herhangi bir yaptırım ya da herhangi bir kanun değişikliği için başvurunuz var mı?
Doğru yollara girmiştik. Doğru yollara da maalesef kendi kendimize girmemiştik. Ben bazen AB ile ilgili toplantılarda veya yurtdışı seyahatlerde konu geldiğinde diyorum ki, "Beni AB’nin bizi alıp almayacağı çok az ilgilendiriyor ama Avrupa Birliği’ne aday olduğumuz süreç çok hoşuma gidiyor." Bu süreç bizim sektöre çok önemli bir şey getirmişti: Kamu İhale Yasası. Eski problemlerin hepsinin ana kaynağı olan Kamu İhale Yasası'ndaki kayırabilme yöntemini kaldıran uluslararası normlarda bir ihale yasası Türkiye’ye geldi. Bu yasa acele çıkarıldı, eksikleri hataları yok muydu vardı. Ama bunlar yönetmeliklerle vesaireyle düzeltilirdi. Bu düzeltme denen şeylerin hepsi, değişiklikle bir şeyi yasa kapsamı dışına çıkartmak gibi yapıldı.
Konut sektöründe patlamayı ne zaman öngörüyorsunuz?
Patlama derken konut sektörü yeniden çok canlanacak demek istemiyorum. Yani başladı, şu anda yeni projeler eskisi kadar başlayamıyor ama. Mortgage yasasının çıkması gerekiyordu gerçekten ama faizler yüksek olunca mortgage çalışmaz. Ama yani inşallah faizler biraz daha yeniden düşer ve mortgage yasası Türkiye’ye gelir ise buradan benim beklentim açıkçası iki bacaklıdır. Bir tanesi daha düşük gelir sahibi insanların daha uzun vadeli kredilerle konut sahibi olabilmelerine imkân bulmak yoksa bu banka faizlerimizle vesaireyle mümkün değil. Toplu konutun yaptığı konut bile olsa asgari ücretli ev sahibi olamaz.
Sektörde büyüme yavaşladı
Konut iyi gidiyor görünüyor. Bu durum gerçekten bizim gördüğümüz gibi mi?
İnşaat sektöründe 2004 ve 2005’teki hareketliliğin bir devamı olarak 2006’da büyüme var. Ancak yavaşlama mevcut. Geçen senenin üçte biri ama inşaat sektörü yüzde 20 büyüdü diye bir rakam açıklandı, şaşırdık. Çünkü hepimiz sıkıntıdayız. Hepimiz ciddi endişeler yaşarken bunu duyduk. Sonra TÜİK’in bu rakamları nasıl bulduğunu analiz etmeye çalıştım, amprik bir metot kullanıyorlar. Bir konut inşaatı beş yılda hayata geçebilir gibi bir şey bulmuşlar kendilerine. Halbuki artık Türkiye’de bir yılda maksimum iki yılda, en büyük konut projesi bitiyor. Halbuki daha önce başladığı kadar çok konut projesi artık başlamıyor. Artık yavaşladı. Toplu Konut İdaresi’nin başlattığı konut hamlesinde çok büyük bir durma oldu. Nedeni, TOKİ enflasyona odaklı bir şekilde fiyat farkı düzenlemesini yapamadı, çok düşük fiyatlarla işleri yapmaya çalıştı. Bütün müteahhitleri batma noktasına geldi, şimdi ihale yapmaya kalksa müteahhit bulamıyor. O nedenle de yavaşlattı zaten ihalelerini. Kamu yatırımlarına dönüyoruz. Kamu yatırımlarında geçen senelerden daha fazla bir yatırım bütçesi yok, ödenek yok.
Karne değil tecrübe belgesi
Eskiden müteahhitlere karne verilirdi.
O karne yöntemi kalktı, iş bitirme belgesi gerçek tecrübeye dayalı deneyim belgeleri çıktı. Ama işte dediğim gibi birinci senesinde bir değişiklik taslağı çıktı. Bürokraside çalışan mühendis kökenli veya üst düzey bürokrasilerimizin baskısıyla bir anda denetim belgeleri, deneyim belgelerinden daha kıymetli hale getirildi. Yani hasbelkader diyelim ki, bir bakanlığa bir kararla müsteşar olmuş veya genel müdür olmuş veya şube müdürü olmuş bir kişi kendi görev süresi içinde, Türkiye’de o bakanlığın yaptığı her inşaatın tecrübesini edinmiş sayılıyor. Yani yüz tane baraj yapılmışsa, yüz baraj bitirmiş kadar belge sahibi oluyorlar bir anda. Halbuki o barajı bitiren gerçek müteahhit finansmanını, makinesini, personelini hepsini yapmış müteahhit tek belge alabiliyor. Yeni müteahhitler ha bire çıkabiliyor.
Türkiye'nin her yıl 1 milyon konuta ihtiyacı var
Konut alanında Türkiye, kapasitesini doldurdu mu? Hâlâ daha var mı?
Türkiye’nin kapasitesini doldurabilme şansı yok çünkü Türkiye’de nüfus artışı var. Türkiye’nin her sene 700 bin yeni konuta ihtiyacı var; bu, çok ciddi bir potansiyel. Yani konut sektörü zaten her sene 700 bin yenileştirmelerle beraber 1 milyon konut yapmalıdır asgari. Bu zaten bir pazar. Ama on yıl duraklamış bir sektörde faizlerin düşmesiyle birlikte bir canlanma başladı. Türkiye konut sektörünün gitmesi gereken zaten bir seyiri var; o olmak zorunda, onun için duraklaması olmaz konut sektörünün. Normaline gelecek. O da bir yatırım aracı cazibesine ve arz talep dengesine göre kârlılığı değişiyor, maalesef bir standardı yok.
M. Erdal Eren kimdir
1952 yılında Bitlis’te doğdu. 1975 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Nisan 1996’da Göçay İnşaat Taahhüt ve Ticaret AŞ, Nisan 1996’da Nurol İnşaat ve Ticaret AŞ, Ekim 1988’de MNG Holding AŞ ve yan şirketlerinde çeşitli görevler üstlendi. Eren, Türkiye Müteahhitler Birliği ve TOBB Müteahhitlik Sektör Meclisi'nin başkanlığını yapıyor. DEİK Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi. Eren, ODTÜ Mezunları Derneği, Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı, Ankara Atlıspor Kulübü, Bilkent Spor Kulübü ve Kavaklıdere Tenis Kulübü'nün de üyesi.