Uluslararası Karadeniz Günü, Karadeniz'in karşı karşıya bulunduğu sorunları yeniden gündeme getirdi. 170 milyon insanın yaşamını etkileyen dünyanın en büyük içdenizi Karadeniz, bir yandan kirliliğin olumsuz etkilerini yaşarken, bir yandan da potansiyel tehlikelerin tehdidi altında. Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu Başkanı (KarDoğa) Kenan Kuri, Türkiye dahil Karadeniz çevresindeki ülkelerin, imzaladıkları anlaşmalara uymadıklarını açıkladı.
31 Ekim 1996'da Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin Çevre Bakanları, Karadeniz'in İyileştirilmesi ve Korunması için Stratejik Eylem Planı'na imza atması nedeniyle her yıl 31 Ekim günü Uluslarası Karadeniz Günü olarak kutlanıyor. Ancak, alınacak önlemler sadece anlaşma kâğıtlarında kaldı. 40 yıl önce dünyanın ekolojik yönden en zengin, balıkçılık yönünden en bereketli denizlerinden biri olan Karadeniz, günümüzde dünyanın en süratle kirletilen denizi durumuna geldi. Karadeniz havzasında yer alan 17 ülkenin, 13 başkentin, yaklaşık 170 milyon insanın atıkları Tuna, Dinyeper, Don olmak üzere nehirler kanalıyla denize boşaltılıyor.
Karadeniz'e kıyısı olan 6 ülkenin kıyılarındaki yerleşim merkezlerinde ise birkaçı hariç hiçbir arıtma ve çöp işleme tesisi bulunmuyor. Kıyılarda yaşayan toplam 10 milyon insanın evsel atıkları da doğrudan Karadeniz'e atılıyor. Gittikçe artan karasal kirliliğin yanı sıra hava kirliliği, tehlikeli madde taşımacılığı, kazalar, aşırı ve kuralsız avlanma, bazı göçmen canlı türlerinin artışı, Karadeniz ekosisteminde çöküşe ve bunun sonucu olarak da büyük ekonomik kayıplara yol açıyor. Ancak planı imzalayan ülkelerin hiçbiri anlaşmanın gereklerini yerine getirmiyor.
Kar-Doğa Genel Başkanı Kenan Kuri, ülkelerin sözlerini yerine getirmemesi ve gerekli önlemlerin alınmaması halinde Karadeniz'i karanlık günlerin beklediğini savundu. Kuri, Karadeniz ve Türk Boğazlar bölgesinin Hazar petrolleri ve Rus doğalgazının dünya pazarlarına açılmasıyla dünyanın en yoğun enerji iletim yolu durumuna gelmesi nedeniyle son derece yüksek kaza riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek madencilik faaliyetlerinin de Doğu Karadeniz'deki doğal yaşlı ormanları tehdit ettiğini belirtti.