Bilindiği üzere kentlerimizde özellikle merkezi iş alanlarında, ticaret
merkezlerinde, alt merkezlerde ve ticaret işlevinin yoğunlaştığı ana ulaşım
akslarında tabelaların ve reklam amaçlı çeşitli uygulama biçimlerinin
oluşturduğu görsel ve kimi zaman işitsel kirlilik önemli bir sorun alanı
oluşturmaktadır. Bu sorun sadece kentte yaşayanların estetik algısını
zedelemekle kalmamakta, ticari işlevlerin etkin ve verimli bir biçimde
tanıtılmalarını ve diğer kentsel işlevlerle sağlıklı bir biçimde bir arada var
olmalarını engellemektedir. Çirkin ve estetikten yoksun tabelalarla dolu bir
bina kentlilerin ilgisini çekmekten çok uzaktır. Bu tür görünümler kentlilere
bilgi vermemekte, dikkatlerini çekmemekte, ancak görüntüyü itici bulmalarına
sebep olmaktadır. Ankara kenti bu tür olumsuzlukları en fazla yaşayan kentlerin
başında gelmektedir.
Yasal düzenlemeler
yürürlükte
Konuya ilişkin olarak belirli yasal düzenlemeler uzun
yıllardır yürürlüktedir. Ancak bu düzenlemelerin uygulanması konusunda yaşanan
sorunlar alanı tamamen başıboşluğa terk edilmesine sebep olmaktadır. Kentin her
noktası, hatta bütün bina cepheleri salt ticari amaçlarla estetik kaygılardan
uzak bir biçimde reklam ve tanıtım için farklı biçimlerde kullanılmaktadır.
Üstüne üstlük yol refüjleri, kaldırımlar, yeşil alanlar, Metro ve Ankaray durak
ve vagonları ile kentin görülebilir ve algılanabilir her noktası sadece
tabelaların değil billboardların, tanıtım panolarının, outdoor TV olarak
adlandırılan devasa ekranların işgaline terk edilmiş durumdadır. Bu tür reklam
faaliyetleri o derece rahatsız edici boyutlara varmıştır ki artık kentte yaşayan
yurttaşlar kaldırımlarda yürürken ya da araç kullanırken reklam gördüğünde kanal
değiştiren seyirci gibi başlarını başka yönlere çevirmektedirler. Hatta bu
denetimsiz reklam faaliyetleri kimi zaman trafik kazalarının oluşmasına dahi yol
açabilmektedir. Bu anlamda sadece tabelalar değil kentteki tüm fiziksel reklam
ve tanıtım araçlarının yönlendirileceği ve denetleneceği bir çerçevenin
belirlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, uzun yıllardır kent amblemi üzerinde
yaratılan polemikler ve tartışmalar da genel olarak Ankara kentinde bir kentsel
estetik imge ve algının oluşmasını önemli ölçüde zedelemiştir. Kentte yaşayan
sakinler yaşadıkları kenti simgeleyecek imgelerden yoksun yaşamakta, bu
yoksunluk tabela ve reklam faaliyetleri gibi konularda duyarsızlığa yol
açmaktadır. Halen daha Ankara’nın bir amblem ve simgesinin yasal olarak belirsiz
durumda olması, sokak adlarının sıklıkla ve gerekçesiz biçimde değiştirilmesi,
kentin meydanlarındaki heykel ve diğer estetik unsurların ortadan kaldırılması
bu tür sorunları derinleştirmektedir.
Uzmanların
desteği gerekli
Tüm bunların yanı sıra olumlu sayılabilecek
örnekler de yok değildir. Örneğin Altındağ Belediyesi tarafından Kültür ve
Turizm Bakanlığı ile işbirliği içerisinde gerçekleştirilen “Hamamönü Sokak
Sağlıklaştırma Projesi” kapsamında tüm tabelaların yeniden tasarlanarak tarihi
dokuya uyumlu hale getirilmesi çabaları iyi bir örnek oluşturmaktadır. Ancak, bu
ve bu tür örneklerin çoğaltılabilmesi için ise kentte bütünsel bir kimlik,
siluet ve imge yaklaşımının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda yapılması
gerekenler özetle şu şekilde ifade edilebilir:
* Öncelikle Ankara
kentinin görsel temsilini sağlayacak öncelikli unsurlar: Renkler, simgeler,
görünüm ve siluetler uzmanların desteğiyle ve gerekirse yarışmalar yoluyla
tespit edilmelidir.
* Ankara’da bu fiziksel unsurları ortaya çıkarmak
için yerel tarih yazımı araştırmaları gerçekleştirilmeli, bu yolla Ankara
kentinin görsel hafızası zenginleştirilmelidir.
* Ankara kentinin bir
“Marka Değeri ve İtibar Yönetimi Stratejik Planı” hazırlanmalıdır. Burada
kitlesel iletişim araçları ve simgesel değerlerin Ankara kentinin imgesi için
nasıl kullanılacağı belirlenmelidir.
* Ankara kentinin fiziksel
imgelerinin oluşturulmasına yönelik olarak tüm paydaşların katılımıyla bir
“Kentsel İmge Ortak Akıl Toplantısı” gerçekleştirilmelidir.
* Ankara’nın
üst ölçek planlarıyla Ankara’da gerçekleştirilecek büyük projeler bir arada
değerlendirilerek Ankara’nın siluet ve öngörünüm haritaları
hazırlanmalıdır.
* Bu haritaların yardımıyla kentte reklam ve tanıtım
unsurlarının yer alabileceği alan ve noktalar belirlenmelidir.
* Yapı
denetim sürecinde bina projelerinin mimari denetimi gerçekleştirilirken ruhsat
ve iskân aşamalarında tabelalar için etki değerlendirmesi ve projelendirme
çalışmaları talep edilmelidir.
* Tabelaların fiziksel tasarımında
konulacakları bölgenin yerel kimlik ve tarih unsurlarından faydalanılması teşvik
edilmeli, gerekirse bu tür uygulamalarda vergi avantajları
sağlanmalıdır.
Yönetmelik yeniden ele alınmalı
*
Tabela yönetmeliği yeniden ele alınarak yukarıda belirtilen bütünsel yaklaşım
gözetilerek gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
* Kentlerde yerel
yönetimler tarafından toplanan tabela vergi, rüsum ve harçlarının bir kısmı
ayrılarak örnek tabela ve reklam oluşturma kılavuzları hazırlanmalı ve ticari
işletmelere dağıtılmalıdır.
* Özellikle reklam sektörü temsilcileri ile
kent merkezlerindeki ticari işletme sahiplerine yönelik eğitimler düzenlenmeli,
kentlerde gerçekleştirilecek sağlıklı tabela ve reklam uygulamalarının faydaları
anlatılmalıdır.
* Reklam sektörü bünyesindeki sivil toplum örgütleri ve
tasarım sektöründeki uzmanlar ile üniversitelerle bir araya gelinerek genel bir
kent estetiği stratejisi oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.
* Oluşturulan
bu strateji ve planların izleme ve değerlendirme mekanizması olarak bir kurul
oluşturulmalı, bu kurul teşvik mekanizması mantığı ile çalıştırılmalıdır. Kurul
ilgili tüm uzmanlardan, sivil toplum örgütü ve üniversite temsilcilerinden
oluşmalıdır.
Kentlerin gelişmesinde ve yaşanabilir kılınmasında en önemli
unsur bilinçlenme ve aidiyet hissidir. Kentte gerçekleştirilecek tüm estetik
müdahalelerin böylesi bir bütünsel düşünce ile gerçekleştirilmesi gerekir. Yoksa
tüm kentlerimiz estetikten yoksun, umursamaz ve duyarsız kentlilerin yaşadığı
yatakhaneler olmaktan öteye gidemeyecektir.
¦ Dr. Savaş Zafer
Şahin / Atılım Ünversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
Öğretim Görevlisi