Başbakan’ın Kars’taki ‘İnsanlık Anıtı’na
“Bu ucubeyi yıkın” dediği gün (8 Ocak) açılışını yaptığı otel aslında “kaçak”!!!
Adı “Grand Castle” iken Erdoğan’ın isteğiyle “Büyük
Kale” denilen otel için belediyenin resmen “yıkım
kararı” bile var. Buna rağmen ve hatta belediye başkanının da katıldığı
törenle yasadışı otelin kurdelesini kesen Başbakan, her yönüyle bir “imar
ucubesi”ne verdiği desteği acaba biliyor muydu?
Öykü şöyle: 70’lerin modern mimari üslubuyla kent merkezinde 5 katlı yapılan
İş Bankası Binası, 2007’de satılmıştı. Kars Belediyesi’nce 2009’da onaylanan
tadilat projelerine göre de yine “5 katlı” ve “dış cepheleri aynen korunarak”
otele dönüşmesi için ruhsat verilmişti… Ne var ki uygulamada hem cepheler
tamamen değiştirilip hem de “kaçak 3 kat daha” eklenerek Kars’ın en “ucube” 8
katlı binalarından biri yaratıldı. Belediyenin yıkım kararına dava açan mal
sahiplerinin, kaçak katları yıkacaklarına dair noterden “taahhütname” vererek
otele işletme ruhsatı aldıkları da söylentiler arasında...
Şimdi insan merak ediyor; aynı zamanda kentsel sit alanındaki “5 kat”
koşulunu da çiğneyen otelin açılışını yapan Başbakan, kaçak otelin değil de
‘İnsanlık Anıtı’nın yıkımını isterken tarihe geçecek çelişkisinin acaba farkında
mıydı? Ya Erzurum Koruma Kurulu’nun ‘İnsanlık Anıtına’ göz diken “milliyetçi”
üyelerine ne demeli? Sit dokusunu “delen” ve kurulun onayladığı plandaki 5 kat
kuralını dinlemeyen oteli görmeyip de heykelle uğraşmaları acaba ne anlama
geliyor?
Yerel basındaki haberlere göre, açılışa katılan 9 bakan arasında Dışişleri
Bakanı Davutoğlu, kaçak otelin damında “Kars buradan ne güzel görünüyor”
dedikten sonra eklemiş: “İnsanlık Anıtı bu dokuya hiç uymuyor!..” Sayın bakan,
belli ki pek beğendiği “suç”lu otelin, çoğu 2 ve 3 katlı eski taş binalardan
oluşan tarih doku içindeki “ucube durumu” hakkında ne düşünüyor acaba?
İmza Kampanyası…
Karslıların bu tartışmaya bakışları da medyada merak konusu oldu. Bir
gazetecimiz Kars’a giderek “sokak röportajları”yla halkın görüşünü sormuş;
çoğunluğun yanıtı yöresel dille şöyleydi: “Yapılanı yıhmah heyif (günah) değil
mi? Heykalla didişmeh yerine bizim dertlerimize bahsalar daha yahşi olar.”
Nitekim “sivil” kuruluşlardan “Kafkasya Kültürleri Araştırma Merkezi” ile
kentin internet gazetelerinden “PolitiKARS.com” ‘İnsanlık Anıtı’na “sahiplenme”
kampanyası başlattılar. İmzaya açılan metin özetle şöyle: “İnsanlık Anıtı’yla
ilgili ‘ucube’ benzetmesi ile başlayan linç hareketini vicdanen kabul etmiyorum.
Çelişki ve savaş ortamının en fazla kutsandığı 20’nci asrın sonu, 21’nci asrın
başındaki genel dünya siyaseti içinde, barış ve birlikte yaşama kültürü üzerine
geliştirilebilecek ortak formüllerin bulunması olmazsa olmaz koşul haline
gelmiştir.
…ortak yaşamın zenginliği esasına dayalı ‘empati’ sanatı üzerine geliştirilen
yaşam modeli, insanlığın geleceğinin garantisidir. 2011’lerin hoşgörüden yoksun
sürecini incelemek aynı zamanda çıkış yolu bulmak açısından da önemlidir.
‘Niyetin menzile’ rehberlik edeceği kanısı ile yaşanan tüm olumsuzlukları
olumluya dönüştürmek çok zor olmasa gerek… Kafkasya’da barış, Türkiye’de
demokrasi ve insan hakları temelinde bu adaletsizliği reddediyor, İnsanlık Anıtı
için imza vererek yaşatılmasını istiyorum.”
Bu tarihsel çağrıya atılan binlerce imza arasında siz de yer almak
isterseniz, “insanlikaniti.com”a girmeniz yeterli…