Zeugma antik kentinin adeta simgesi haline gelen ‘Çingene Kızı’ adlı mozaiğe bu ismi kazıda çalışan bir işçi koymuş. Kazılara uzun süre katılan arkeolog Mehmet Önal, mozaiği önce tarihî eser kaçakçılığı ile uğraşan kişilerin bulduğunu tahmin ediyor.
Zeugma’nın simgesi mozaiğe ‘Çingene Kızı’ adı, bir kazı işçisi tarafından verilmiş. Çingene Kızı mozaiğini, çenesinin olmayışının gizemli kıldığını söyleyen Gaziantep Müzesi Müdür Vekili Arkeolog Mehmet Önal, “Onu bulduğumuzda, iri gözleri herkesi büyülemişti. Başındaki eşarbı ve büyük küpeleriyle kime benzediği hakkında düşünürken, kazı işçilerinden biri ‘Çingeneye benziyor’ dedi ve adı ‘Çingene Kızı’ kaldı.” diyor.
Çingene Kızı (Belkıs) mozaiği, Gaziantep’in Nizip ilçesindeki Zeugma antik kentinde 1998 yılında gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkmıştı. İri ve her yöne bakan gözleri, başındaki eşarbı ve büyük küpeleri Çingene Kızı mozaiğini, antik kentten çıkarılan mozaiklerin simgesi haline getirdi. 1992 yılından beri sürdürülen Zeugma’daki kazı çalışmalarının Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildiği 2005’e kadar kazılarda yer alan arkeolog Önal, 1998 yılında bulunan Çingene Kızı mozaiğini, çenesinin olmayışının gizemli kıldığını söyledi.
Mozaiğin bulunuşuna tanıklık eden herkesin bir anda gözlerine dikkat kesildiğini anlatan Önal o anı şöyle anlattı: “İri gözleri herkesi büyülemişti. ‘Gözleri her yöne bakıyor’ denildi. İşçileri daire biçiminde sıraya koydum. Herkes, mozaikteki kadının kendisine baktığını söyledi. Mozaikteki kadın, Leonardo Da Vinci’nin dünyaca ünlü eseri Monalisa gibi her yöne bakıyordu. Kime benzediği üzerine kafa yorarken, başındaki eşarbı ve büyük küpeleriyle işçilerden biri mozaiği çingene kızına benzetti. Ondan sonra da mozaiğin ismi Çingene Kızı kaldı.”
‘Çingene Kızı’nı kaçakçılar bulmuş’
Mehmet Önal’a göre, Çingene Kızı’nın bakışı ve çenesinin olmaması mozaiğe ayrı bir gizem katıyor. Mozaiğin ağız kısmının olmayışını, tam anlamıyla sahip çıkılmayan tarihimize benzeten Önal, tarihî eseri önce kaçakçıların bulduğunu tahmin ediyor. “Kaçakçılar, yapıştırma yöntemini bilmedikleri için eserleri kaldırarak çıkarmaya çalışıyor. Bu nedenle mozaikler dağılıyor. Tahminime göre, bunu da bir yere kadar sökerek kaldırdılar. Ancak tam başarılı olamadılar. Baktılar ki dağılacak. ‘Bari bu kısım kalsın’ diyerek eserin üstünü kapattılar. Mozaik belki de bu sayede elimize geçti.” diyen Mehmet Önal, Zeugma antik kentinden çıkarılan mozaiklerin özgünlüğü ve etkileyici gücünün onu dünya markası yaptığını dile getiriyor.
Savaş Tanrısı Mars Heykeli’ne dikkat çeken Önal, dünyada daha büyük Mars heykelleri bulunmasına rağmen Gaziantep Müzesi’nde sergilenen eserin sanatçı kişiliğine vurgu yapıyor: “Savaş Tanrısı Mars mızrak tutar. Bu dünyadaki bütün Mars heykellerinde var. Ancak Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenen heykelin bir elinde mızrak, diğerinde ise çiçek var. Yani savaşı ve barışı simgeliyor. Mızrak yandığı için biz oraya camdan bir parça koyduk. Yüzündeki kızgınlık ve öfke ifadesi ise, onun sanatçı kişiliğini anlatıyor. Bu ifade hiçbir Mars heykelinde yok. Bu özellikler heykeli diğerlerinden ayrıcalıklı kılıyor.”