Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu tarafından 5. Dünya Su Forumu’na karşı düzenlenen alternatif etkinlikler dün başladı. Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür, barajların ekonomik, ekolojik ve enerji üretimi açısından savunulacak hiçbir yanı bulunmadığına dikkat çekerek “Barajlar, kapitalist endüstrinin amacını gerçekleştirmek için pazarlanan yapılardır” dedi. Uluslararası Nehirler Ağı aktivisti ve Almanya’daki Attac örgütünün üyesi Dorothea Hearlin, Dünya Su Forumu’nda Türk hükümetinin resmen suyu özelleştireceğini açıkladığını söyledi.
Makine Mühendisleri Odası’nın Beyoğlu’ndaki İstanbul Şubesi’nde başlayan atölye çalışmalarında dün ele alınan ana konulardan biri de Barajlar ve Göç idi. Atölye çalışmasında Tahir Öngür, Dünya Bankası’nın 1998 yılında Dünya Barajlar Komisyonu’na hazırlattığı daha sonra sahiplenmediği raporda yer alan bazı çarpıcı verileri açıkladı.
Öngür, rapora göre dünyada bugüne dek barajlara 2 trilyon dolar harcandığını, 80 milyon kişinin baraj projeleri yüzünden göç etmek zorunda kaldığını belirterek küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının yüzde 28’nin baraj göllerinden çıktığını söyledi. Türkiye’de bugüne dek yapılan 298 baraj projesinin sadece 25’inde kültürel ve arkeolojik envanter çıkarıldığına vurgu yapan Öngür, Ilısu Barajı’nın yapılması halinde 16 bin kişinin göç edeceğini, yüzey araştırması bile yapılmamış 200 höyüğün sular altında kalacağını anlattı. Öngür, barajların az gelişmiş ülkelere “kalkınma aracı” olarak pazarlandığına dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Kalkınmanın barajlarla bağlantılı olmadığı ortaya çıktı. Türkiye, baraj projeleri artmadan önce kendine yeter bir tarım ülkesiydi şimdi tarım ürünlerini ithal ediyor. Tarımda suni gübre kullanımı arttı.”
Fırat ve Dicle satılıyor
Alman Attac örgütünden Dorothea Hearlin de, “Bizim ve diğer gelişmiş ülkelerin geliştirdiği teknolojiler dünyanın sonunu getirecek. Türkiye’de Ilısu Barajı’na destek veren bankaların ‘teknoloji getireceğiz’ söylemleri doğru değil. Onların akıllarındaki tek şey para kazanmak” dedi.
Ilısu Barajı’na karşı Almanya’daki çevreci aktivistler tarafından etkinlikler düzenlendiğini ifade eden Hearlin, nehirlerin satışa çıkmasının daha çok baraj yapımının önünü açacağını söyledi. Türkiye Hükümeti’nin Fırat ve Dicle nehirlerinin satışına karar verdiğini belirten Hearlin, fiyatların da 950 milyon dolar ile 650 milyon dolar olarak belirlendiğini ifade etti.