Endemik çeşitlilik açısından bölgenin en önemli vadilerinden biri olan ve zorlu topoğrafyası nedeniyle bugüne kadar kendini koruyabilmiş Kamilet Vadisi, eko turizm potansiyeliyle de bölge insanının umudu. Artvin Çoruh Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakülteleri tarafından düzenlenen 13 Mart 2012 tarihli raporlar ile Devlet Su İşleri, Milli Parklar, Orman Bölge Müdürlüğü, İl Çevre Müdürlüğü yetkililerinin katılımıyla arazi tespitleri sonucunda hazırlanan raporlarda da, 'sahanın doğal ve kültürel kaynak değerleri ve peyzaj bütünlüğü yönüyle 2873 sayılı Milli Parklar Kanununda yer alan Milli Park statüsüne haiz olduğu kanaatine varılmıştır ' deniliyor; 'doğa koruma ve Milli Parklar açısından sahanın bakir halinin devam ettirilmesi ve HES projelerinin hayata geçirilmemesi oldukça önemlidir' uyarısında bulunuluyor.
Erdoğan Güler basın açıklamasını okurkenAncak daha önce vadi üzerinde yapılması planlanan projelerden birini hukuk yoluyla durdurabilen Arhavililer, Taşlıkaya HES projesiyle zorlu günler yaşıyor. Ekoloji Kampı kapsamında düzenlenen inceleme gezisinde yapılan basın açıklamasını okuyan ve daha sonra sorularımızı yanıtlayan Kaçkar Derneği Dağcılık Kulübü'nden Erdoğan Güler, söz konusu projede ÇED sürecinin adeta kendilerinden kaçırılarak tamamlandığını söylüyor. Yapımına başlanan ve 'sondaj yaklaşım yolu' olduğu iddia edilen yol çalışmasının da başka bir hukuksuzluk olduğunu belirten Güler, Rize İdare Mahkemesi'nde dava açtıklarını da sözlerine ekliyor. Vadide yaşayan insan nüfusunun azlığının mücadeleyi zorlaştırdığını aktaran Güler, başarılı olabilmek için, hukuk, vatandaş desteği, bilim insanları, basın gibi birçok faktörün bir araya gelmesinin önemine vurgu yapıyor.
Kamilet Vadisi neden önemli?
Kamilet Vadisi’ni diğerlerinden ayıran özellik, çok sert bir vadi olması ve bunun için de ulaşılması çok zor. Şu anda vadi içinden yaylaya doğru yürümeye kalksan, yarı yolda epeyce insanı telef edersin. Çok özel, ancak eğitim almış insanlar vadiyi geçebilirler. Geçit vermemesi, onu özel bir vadi yapıyor; vahşi hayatın devam etmesini sağlıyor. En az Fırtına Vadisi kadar zengin bir endemik çeşitliliğe sahip. İki yıl önce vadinin doğal SİT olarak ilan edilmesi için Artvin ve Trabzon’daki Orman fakülteleri tarafından bir çalışma yapıldı. Ancak iki yıldır Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından bu yönde bir adım atılmadı; ayak diretiliyor, ne hayır ne de evet deniliyor. Buradaki HES faaliyetleri belli bir aşamaya geldikten sonra, “Bölgede inşaat, HES faaliyetleri var; doğal SİT olmasın” şeklinde bir yaklaşım olacağını düşünüyoruz; kararın bu kadar bekletilmesinin başka bir izahı olamaz. Bölgede bir de tarihi Çifte Köprü var biliyorsunuz. Köprünün çifte olmasının nedeni, sol taraftaki Çamlıca Vadisi. Orada da bir HES yaklaşım yolu inşaatı devam ediyor; vadiyi paramparça ettiler.
Mençuna Şelalesiİş makineleri vadiye nasıl sokulabildi?
1 Temmuz’da bir sel yaşandı. Selden sonra bir kepçenin vadiye doğru hareketlendiğini öğrendik. Ne olduğunu anlamak için kaymakamı, valiyi aradık; Özel İdare’nin kepçesi olduğu ortaya çıktı. Bize, hemen yakınlardaki bir köyün tıkanan menfezlerini açmak için gönderildiği söylendi. Ama buraya geldiğinde hiç köye bakmadan, direkt HES proje alanına doğru yöneldi. Kepçeyi, üzerine çıkarak, önünü keserek bir kere durdurabildik; ama bu şekilde ne kadar devam edilebilir ki? Jandarmalarıyla, diğer güçleriyle bölgeye sürekli yığınak yapıyorlar. Orman Müdürlüğü’nden sondaj yolu çalışması iznini almış olmaları da elimizi kolumuzu bağlıyor. HES ve HES yaklaşım yolu projesinin İl Özel İdaresi tarafından plana işlenmesi gerekiyor ve o zaman da yasal süreç başlıyor. Bununla uğraşmamak için ‘sondaj yaklaşım yolu’ yapıyoruz diyorlar; ama 5 metre olması gereken standardı aşıyorlar. Biz de, “Bu bir sondaj değil, HES yoludur; bu nedenle plana işlenmelidir” diyerek Rize İdare Mahkemesi’nde dava açtık.
ÇED sürecinde neler yaşandı?
ÇED sürecinin duyurulmasının akabinde 60 gün içinde dava açılabiliyordu. Ancak duyuru, Artvin Valiliği’nde askıya çıkıyor ve askı süresini çok kısalttılar. Yargıya başvurduğunuzda, zaman aşımı işletiliyor ve yasal sürenin aşıldığı söylenerek dava başvurusu kabul edilmiyor. Taşlıkaya HES projesinde ÇED süreci böyle işletildi. Hukuk tarafından Valilikte bir nöbetçi bulundurmamız isteniyor; bunu sizin taktirlerinize bırakıyorum.
Çiftekemer KöprüsüKamilet'te kaç HES yapılması planlanıyor? Tehdit sadece HES’ler mi, yoksa başka girişimler de var mı?
Şu anda madencilik yok; ama biliyoruz ki Artvin genelinde 325 madencilik şirketine ruhsat verilmiş durumda. Bu da yaklaşık 20 kilometrekareye bir ruhsat anlamına geliyor. Bu durum Kamilet Vadisi’ni nasıl etkileyecek henüz bilmiyoruz. Şu an vadi üzerinde izni alınmış, projelendirilmiş 3 HES projesi var. Biri mahkeme tarafından durduruldu. Fındıklı Abu Deresi’ndeki suyu bu bölgeye akıtarak iki vadiyi birleştirecek olan diğer proje ise süreçlerin karmaşıklığı nedeniyle epey sorunlu.
Vadi halkını HES’lere karşı harekete geçiren dinamik ne oldu, ne gibi zorluklar yaşandı? Halkın duyarlılığı yeterli mi sizce?
Bölgenin direnişinde Fındıklı ve Fırtına vadilerindeki karşı duruş yol gösterici oldu. O vadilerde mücadele daha erken başladı; çünkü saldırı da daha erken gelmişti. Ama özellikle Fındıklı’daki Arılı ve Çağlayan vadileri doğal sit ilan edildiği için bir şey yapmaları çok da kolay görünmüyor. Bu nedenle bölgeyi büyük ölçüde terk ettiler. Bu kıyımın, hem hukuk, hem de bölge insanının yürüteceği mücadeleyle önlenebileceğini biliyoruz. Ancak önümüzde o kadar çok engel var ki… Vadide yaşayan insan sayısını size söylesem gülersiniz; yazın 100’ü, kışın ise 20’yi geçmez. Vadi içindeki yaşam, Arhavi’ye, şehirlere taşınıyor. Bölgede kalan insanlar da, bu projelerin nimetlerinden faydalanmak istiyorlar. Proje sahipleri de özellikle yerli insanları süreçte kullanmaya çalışıyor. İşbirliği için bölgenin büyük, siyasi nüfuzu kuvvetli ailelerini seçiyorlar. Bu da yöre insanını ikiye bölüyor; kardeşler, amca çocukları arasında husumet doğuyor. Çıkar ilişkileri temelinde bir bölünme yaşanıyor.
Ancak yine de bu bölgede yaşayan biri olarak, halkın duyarlılığını yeterli görüyorum; fakat bir önderlik sıkıntısı var. Bu önderliği sağlamak için çaba veriyoruz. Çünkü önderlik, önünü görebilen insanların yapabileceği bir şeydir. Bugüne kadar önderlik yapan insanlar, siyasi çevrelerle bir şey yapılabileceğini düşünen; belediye başkanı, vali, milletvekili üzerinden çözüm üretmeye çalışan kişilerdi. Ancak görüldü ki, bu şekilde bu projelerin önüne geçilemiyor. Başarılı olabilmek için, hukuk, vatandaş desteği, bilim insanları, basın gibi birçok faktörün bir araya gelmesi gerekiyor. HES mücadelesi, komple bir mücadele ve bu mücadelede hiçbir ayağın eksik olmaması gerekiyor. Bizim şu an bir miktar geri düşmemizin nedeni, hukuk dayanağından yoksun olmamız örneğin. Burası SİT ilan edilmiş olsaydı; elimiz çok daha güçlü olacaktı.
Mençuna Şelalesi'ndeki asma köprüde horon
yapi.com.tr: Haber yayına alındıktan sonra, yapılan yasal girişimler sonucunda Taşlıkaya HES için yapılan sözde sondaj yolu inşaatının durdurulduğunu öğrendik. İmar planı olmadan ulaşım yolu yapılamayacağı ve bu nedenle başlatılan yol inşaatının durdurulması talebi ile açılan ve Rize idare Mahkemesi'nde devam eden davada da yürütmeyi durdurma konusundaki talebin idarenin savunması sonrası verilemesi yönünde ara karar alınmış bulunuyor. Detaylı bilgi için tıklayınız