İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, şebeke suyu konusunda ortak basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin dört bir yanından kuraklık haberleri gelirken, bakanlar hem ''tasarruf yapın'', hem ''kesinti yok'' dedi.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay: "İçme suyu konusunda yükümlülüklerini yerine getirmeyen yerel yönetimler hakkında ceza işlemler uygulanacak... Su tasarruflu kullanılmalı"
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu: "Türkiye'de su sıkıntısı yok. İstanbul'un suyu kaliteli, Ankara standartlara uygun"
Sağlık Bakanı Recep Akdağ: "Şu anda İzmir'in kuzey
bölgelerindeki içme suları içilebilir düzeyde değil... Salgınlardan korunmak
için el yıkamak önemli"
Bakanlar, içme suyunda sağlık şartlarının
temini konusunda yerel yönetimlerin yükümlülüklerini yerine getirmemesi
durumunda cezalandırılacaklarını belirtti. Bakanlar, belediyelerin talep etmesi
durumunda vatandaşlara sağlıklı içme suyu ulaştırılması konusunda her türlü
yardımı yapacaklarını kaydetti.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay,
"Suyla ilgili temel sorumluluklar belediyelerimizin görevi. Bunun sağlıklı ve
güvenli şekilde sunulmasının denetimi ise Sağlık Bakanlığımızın yetkisindedir ve
bu denetlemeyi yapmaktadır. Su politikasıyla ilgili konular ise Çevre ve Orman
Bakanlığımız ve DSİ'nin konusudur" dedi. Yerel yönetimlerin içme suyu
kaynaklarının korunması ve kalitesinin artırılması için gerekli tedbirleri almak
zorunda olduğunu belirten Atalay, belediyelerin gelirlerini sürekli
artırdıklarını ve siyasi parti ayrımı yapmadıklarını söyledi.
Bu
konularda yerel yönetimler ve mülki idare amirlerinin daha hassas davranmalarını
isteyen Atalay, "Kimsenin vatandaşın sağlığıyla oynama ve içme suyu konusunu
hafife almaya hakkı yoktur. Biz hükümet olarak gerekeni yapacağız ama yerel
yönetimlerden de bu konuda titizlik ve görevlerini gereği gibi yapmalarını
bekliyoruz. Yaptırımlar konusunda hiç taviz vermeyeceğiz"
dedi.
Atalay, "Özellikle yerel yönetimler tarafından sunulan içme
suyu hizmetlerinde aksama ve halkın sağlığını tehdit eden bir durumun ortaya
çıkması halinde her türlü hukuki ve cezai işlemin parti ayrımı yapılmaksızın
uygulanacağını ifade etmek istiyorum" diye konuştu. Atalay, yıpranmış ve eskimiş
su şebekelerinin yenilenmesine ilişkin yatırımlara öncelik verilmesi, içme
suyuna ilişkin biyolojik ve kimyasal tahlillerin sürekli yaptırılmasını ve
bunların kamuoyu ile paylaşılmasını istedi. Atalay, suyun tasarruflu kullanımı
ve su kaynaklarının korunması konusunda da halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini
belirtti.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu
ise, bütün şehirlerin 2023 ve 2040 yılındaki nüfuslarını da tahmin ederek bu
yıllar arasında su ihtiyacını planlamaya yönelik bir eylem planı
hazırladıklarını kaydetti. Türkiye'de yılda ortalama 112 milyar metreküp su
olduğunu belirten Eroğlu, bunun 6 milyar metreküpü içme ve kullanma suyu olarak
değerlendirildiğini belirtti. 40 milyar metreküplük su ihtiyacına karşılık,
Türkiye'nin kullanabileceği yıllık en az 100 milyar metreküp suyu bulunduğunu
ifade eden Eroğlu, bazı şehirlerin susuz kalmasının Türkiye'deki su
eksikliğinden değil, yatırım eksikliğinden kaynaklandığını
söyledi.
Eroğlu, "Üç bakanlık birlikte bütün belediyelerdeki
elemanları eğitelim, diye karar aldık. Yaklaşık iki aydır 81 vilayetin yarısını
İstanbul'da toplayarak eğittik. Buna devam edeceğiz. Belediyeler su alma
alanlarını (barajlar, göller, kaynaklar, kuyular, membalar vs) mutlaka kontrol
etmeliler. Bunların mutlaka korunması, hayvan girmemesi, yakın çevrede zirai
ilaçlamaya müsaade edilmemesi ve bunların denetlendiğinin mutlaka kayıtlara
geçmesi gerekir. İsale hatlarındaki yapıların (vanalar, vantuzlar vs.) mutlaka
haftada bir kere kontrol edilmesi, varsa havalandırma bacalarının dışarıdan
gelecek haşerelere karşı korunması gerekir" dedi.
Eroğlu, bazı
arıtma tesislerinin eleman yetersizliği ve bilgisizliği nedeniyle sağlıklı
işletilmediğini söyledi. Özellikle depolarda hiçbir şekilde bakım yapılmadığını
kaydeden Eroğlu, "Bunların kilitli tutulması, kimsenin içeri girmesine izin
verilmemesi ve kirlilik oluşmuşsa temizlenmesi gerekir" diye konuştu.
Şebekelerde de çok büyük problemler olduğunu belirten Eroğlu, "Pek çok
belediyede içme suyu şebekesinin sağlıklı olmadığını görüyoruz. Bazı yerlerde
kayıpların yüzde 50-60'a vardığını ifade etmem çok önemli"
dedi.
Bakan Eroğlu, Melen suyu, İzmir'in suyundaki arsenik miktarı
ve Ankara'nın suyu hakkındaki tartışmalara yönelik soruları da
yanıtladı.
İstanbul:
"Şu anda İstanbul'da
dünyanın en ileri arıtma tesisleri vardır. İstanbul'un suyu şu anda Avrupa'daki
pek çok şehrin suyundan çok daha kalitelidir, rahatlıkla içilebilir. Her gün 400
noktadan numune alınıp tahlil edilmektedir. Şu anda Melen suyunu Hasanlar
Barajı'nda bir sulama kanalımızı regülatöre
veriyoruz."
Ankara:
"Ankara için geçen sene
bir sıkıntı oldu, büyük bir kuraklık yaşandı. Ankara için 2007'de kısa zamanda
Kesikköprü suyu getirildi. Yıldırım hızıyla gelmiştir. Ankara'da şu anda kesinti
yok. İstanbul'da da olmayacak. Kızılırmak suyu şu anda İvedik arıtma tesisine
veriliyor. Suyun kalitesi bütün standartlara uygundur, kalite problemi
yoktur."
İzmir:
"İzmir'de su temini konusunda
belediyenin geç kaldığını söyledi. Ne zaman ki arsenik problemi ortaya çıkınca,
Sağlık Bakanlığımız numune alınca, arsenik miktarının bazı kuyularda daha yüksek
olduğu belirlendi."
Sağlık Bakanı Recep Akdağ da, "Bu üç
şehirde de suyun kirliliği, mikropla bulaşmışlığı açısından hiçbir problem
görmedik. İzmir'in özellikle kuzey bölgelerinde ilçelerinde içme sularında
arsenik miktarı yüksektir. Bunu ve yapması gerekenleri belediyeye yazdık.
İzmir'in suyunda arsenik yüksekse, biz İzmirli vatandaşımızı uyarmak zorundayız.
Belediyemiz bu uyarısı bütün iletişim kanallarını kullanarak yapmak zorundadır.
Şu anda İzmir'in kuzey bölgelerindeki içme suları içilebilir düzeyde değildir"
dedi.
Bakan Akdağ, "Biraz da toprağın altında aktığı için herhalde
ciddiye alınmıyor. Bunun faturası vatandaşımıza çıkıyor, ceremesini de Sağlık
Bakanlığı çekiyor. Belediyelerin bakanlığımızla işbirliği içinde çalışması
gerekiyor... Türkiye bugün gelmişlik seviyesi itibarıyla ishalleri konuşacağımız
bir ülke kesinlikle olmamalıdır" dedi.
"İl ve ilçelerdeki
salgınları önlemek elimizdedir" diyen Bakan Akdağ, "İşin vatandaşa düşen
tarafında en önemli nokta ellerimizi yıkamaktır. Ellerin yıkanması sağlık
açısından kadar önemlidir ki, bu hususta gerekli hassasiyeti gösteren
fertlerde risk ciddi şekilde azalmaktadır. Bu el yıkama meselesi özellikle
norovirüsün oluşturduğu ishaller açısından çok önemli" dedi.
81
ilde yapılan ölçümler ve 12 ilde içme suyunda arsenik değerlerinin yüksek
çıktığı yönündeki soruya yanıt veren bakan Akdağ ise, "81 ille ilgili olarak
ağır metaller konusunda öteden beri yaptığımız çalışmaları daha geniş biçimde
Haziran'da tekrarladık. Burada asıl sorun şu: Bahsedilen 12 il, Kasım 2007'de
arsenik miktarları yüksek tespit edilmiş illerdir. Bu illerin 5 tanesinde
arsenik problemi hiç kalmadı. Mesela Manisa gerekli işbirliğine girdi ve arıtma
tesisini yaparak problemi çözdü. Diğer illerde de problemlerin bir kısmını
çözdü, bir kısmı da çözmek üzere" dedi.