Basit bir karşılaştırma yapıldığı zaman anlaşılacaktır ki eski çağlardaki duvar sözcüğünün barındırdığı anlam-görev ilişkisi ile yakın tarihte ortaya koyduğu işlev büyük farklılıklar içermektedir. Medeniyetler tarihine bir göz atıldığı takdirde duvar inşa etmenin ahlaki, dini ve ekonomik gerekçeleri olumlu, birleştirici ve koruyucu bir takım etki ve yansımaları olduğu görülebilecektir. Bununla birlikte çağdaş örneklerden yola çıkarak bilhassa günümüzde duvar kelimesinin bu özelliklerinden çok; olumsuz, ayrımcı ve parçalayıcı unsurlarının öne çıktığını görebiliriz.
Şehirleri koruyan, ülkelerin sınırlarını çizen duvarlar inşa etme fikri eski olmakla birlikte yerleşim birimlerini bölen yapılar kurmak bizzat modern dünya Batılı zihniyeti tarafından ortaya konan bir yaklaşımdır. Korunma ve güvenlik gayesini güden Çin Seddi başta olmak üzere Suudi Arabistan-Irak, Meksika-ABD sınırlarındaki duvarlar hukuki açıdan meşru görülebilir. Bununla birlikte Berlin'de Alman halkını ikiye bölen, Filistin ve İsrail yerleşimleri arasında barış umutlarını tecrit eden ve Kuzey İrlanda'da sadece mezhep farklılığı gerekçesiyle iki komşu ve kardeş toplumu birbirinden soyutlayan duvarların gerek yasal, gerek insani, gerekse ahlaki açıdan savunulabilir hiçbir yönü bulunmamaktadır.
13 Şubat'ta Bağdat'a yönelik açıklanan Amerikan güvenlik planı gereğince 10 Nisan'da yapımına başlanan, 'Azamiye Duvarı', bahsettiğimiz kötü örneklerin sonuncusu olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Bu yapı ABD tarafından Irak'ta içerisinde bulunduğu şiddet çıkmazından kurtulmak için ortaya konan ve Şii-Sünni nüfusu birbirinden ayırmayı hedefleyen alternatif bir çözüm olarak sunulmuştur. Söz konusu yapının beş kilometre uzunluğunda, üç metre yüksekliğinde ve tek giriş kapılı olarak inşa edilmesi, geçişlerin ise özel kimlik belgeleri ile sağlanması planlanmıştır.
Maliki'nin itirazı
Bu planla ilgili Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin son Kahire ziyareti sırasında, söz konusu duvar inşaatından vazgeçilerek alternatif güvenlik planları oluşturmak gerektiği yönünde tepkisini ortaya koymuş ve bu yönde emir vermişse de önde gelen bazı Iraklı subaylar ve ABD yönetimi inşaatın Irak'ta güvenlik için vazgeçilemez bir adım olduğu iddiasıyla Maliki'ye karşı çıkmışlardır. Nitekim ABD'nin Irak yeni büyükelçisi Diyan Cracer ve Ortadoğu'daki Amerikan kuvvetlerinin komutanı Oramiral William Fallon gelen eleştirilerin planlarını değiştirmediğini belirtmişlerdir.
Aksine ABD güçleri Bağdat Belediyesi ile ortak bir çalışma sonucunda ve işlenen suçu kamufle etmek amacıyla onlarca Iraklı ressamdan destek alarak inşa edilen duvarlarda dev resimleri yaptırarak Bağdatlıları taltif ve teskin etmeye çalışmışlardır. Ancak her şeye rağmen durumdan tedirgin olan Amerikan yönetimi inşaatın güvenli bir biçimde sürdürülmesi için, duvarla ilgili tüm faaliyetleri sokağa çıkma yasağının uygulandığı akşam saatlerinde gerçekleştirme kararı almıştır.
Bu durum tepkilerin artmasına yol açmış, Suudi Arabistan, Maliki'nin ziyaretini iptal etmiş, Şii toplumun önde gelen liderlerinden Mukteda Sadr bu karara tepkisini net biçimde ortaya koymuştur. Fakat gelen bilgiler, ABD'nin bu kararından şeklen de olsa geri adım atmayacağını gösteriyor. Nitekim ABD'nin Bağdat içerisinde 10 ayrı yerde duvar inşa etme kararı almış olması bu durumun doğruluğunu göstermektedir.
Bu duvarlar uluslararası hukuk kurallarına aykırı olduğu gibi ABD'nin sözünü ettiği değil, hedeflediği amaçları gerçekleştireceği açıktır. Duvarların temel amacı mezhepler arasındaki çatışmaların önüne geçmek gibi görünse de, olaylar gösteriyor ki ABD'nin öncelikli planı düştüğü sıkıntılı konumdan kurtulmaktır.
Bu bağlamda bu yapıların inşa edilmesi ile ortaya çıkması muhtemel gelişmeleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Duvarlar güvenlik sağlamaktan çok Iraklılar arasındaki mezhep ayrımını derinleştireceği gibi uzlaşma çabalarının da önüne geçecek,
- Bağdatlıları büyük bir açık hava cezaevine kapatacak,
- Zaten bölünmüş olan Irak halkının aile yapısı, geleneksel özellikleri dikkate alındığında ayrılıkları ve etnik parçalanmaları daha da derinleştirecek,
- Bağdat semtlerini çevreleyip halkı ve aileleri birbirinden koparacağı gibi, başta çiftçiler olmak üzere iş sahiplerini, öğrencileri ve diğer önemli hizmetlerde çalışanları büyük zorluklara maruz bırakacak,
- Yüz binlerce Iraklı üzerinde olumsuz sosyal, psikolojik ve ekonomik etkiler yaratmasının yanı sıra, seyahat özgürlüğünün önüne set çekecek olan bu duvarlar, çalışma, eğitim alma gibi özgürlükleri de temelinden zedeleyecektir.
Her şeye rağmen duvar örme politikalarının ne ülke içi asayiş ne de uluslararası ilişkiler anlamında bir kurtuluş reçetesi olması mümkün değildir. İnsan hak ve özgürlüklerini zedeleyecek bu tür duvarlara dayalı yapay çözüm arayışları yerine kısa ve uzun vadeli olarak aşağıdaki politikaların gerçekleştirilmesi çok daha yerinde olacaktır.
Bu çerçevede sorunun kökten çözülebilmesi için ivedilikle;
- Iraklılardan oluşan iç güvenlik birimlerinin güçlendirilmesi,
- Mezhep çatışmalarının önüne geçilmesi için Sünni ve Şii ileri gelenlerinin müzakere masasında bir araya getirilmesi,
- ABD'nin Irak'tan tamamen çekilmesi ve mevcut anayasal modelden vazgeçilerek ülke gerçeklerine daha uygun bir hukuksal yönetim modeli oluşturulması gerekir.
Nitekim Samara ve Telafer'de yapılan duvarların başarısızlığından ders almayan Washington yönetimi, sorunu kökten çözecek girişimler yerine, İsrail'ın Filistin topraklarında kazandığı tecrübe ve teknik bilgilerden yararlanarak yapay çözüm arayışlarına girdi. Böylece, Firdevs Meydanı'ndaki Saddam heykelinin yıkılışıyla birlikte, baskıcı uygulamaların sona erdiğine ve barış ortamının hâkim kılınacağına yönelik mesajların yerini, Irak'ın bölünmesi yönündeki senaryolara bırakmıştır.
Küreselleşmenin baş savunucusu ABD'nin, sınırların kalkması hedefini bir yana bırakıp halkları daha da parçalayacak, uzlaşma arayışlarını insanların geleceğe yönelik umutlarıyla birlikte duvarlar arkasına hapsedecek Azemiye duvarı gibi yapılardan medet umması Büyük Ortadoğu Projesi ve 11 Eylül sonrasında savunduğu yeni dünya düzeni politikalarının iflasının ilanıdır.
Prof. Dr. Samir SALHA / Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi