Bütün dünya geçtiğimiz hafta NASA’nın büyük
bir deneyine tanıklık etti. Ay’da suyun varlığını teyit amaçlı operasyonda,
Ay’ın su bulunduğu düşünülen güney kutbundaki kraterlerden biri füzeyle vuruldu.
Kalkan toz duman bulutu içinden ikinci bir keşif aracı geçerek buz veya buhar
halinde suyun izlerini aradı.
Ay’a yönelik operasyonlar bununla da bitmeyecek. 2011 yılına
kadar ABD üç, Çin iki, Japonya, Rusya ve Hindistan birer Ay misyonunu
gerçekleştirmiş olacak.
Bu yarışın bilimsel gelişmeyi dolaylı veya doğrudan destekleme
ve ulusal gururu okşama gibi işlevleri var, ama en az onlar kadar önemli bir
hedef de uzayda gidilen yerlerdeki kaynakların paylaşımında öncelik sahibi
olmak.
Bu niyet, uzayı komşu kapısı yapan ülkelerce doğrudan ifade
edilmese de bu ülkeler 'Dünya dışı' alanlarda faaliyet ve kaynak yönetimini
düzenleyecek mevcut anlaşma taslaklarını imzadan uzak durmaya devam ediyor.
Dolayısıyla hukuki altyapıyı oluşturmak için BM ve diğer
uluslararası örgütler bünyesinde 50 yılı aşkın süredir devam eden görüşme ve
hazırlıklar sonucunda ortaya çıkan metinler, atıl kalmış durumda.
Örneğin Ay ve yörüngesindeki çalışmaları da kapsayan 1979
tarihli "Ay ve Diğer Gökcisimlerinde Devletlerin Faaliyetlerini Düzenleyici
Anlaşma", pek çok kez gözden geçirilerek taraf devletlerin
onayına sunulmuştu. Ancak dış uzaya araç göndererek araştırma yürüten beş
ülkenin (ABD, Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan) hiçbiri bugüne kadar Anlaşma’yı
onaylamış değil.
Bugün Ay ve diğer gök cisimlerinin doğal kaynak çıkarmaktan
askeri üs kurmaya kadar pek çok amaçla kullanımı her hangi bir anlaşmaya bağlı
olmadan sürdürülmekte.
Uzayda mülkiyet yasaklanacaktı
Kısaca "Ay Anlaşması" olarak anılan taslak, bağlayıcı olmasa da
eldeki en ayrıntılı taslak kurallar bütünü olma özelliğini koruyor.
Dünya haricinde Güneş Sistemi içindeki gezegen ve
gökcisimleriyle onların yörüngelerinin ‘dış uzay’ olarak tanımlandığı taslağın
ana fikri, Ay ile diğer gökcisimlerinin uluslararası camianın ve halkların ortak
çıkarları için kullanılması zorunluluğu.
Ay Anlaşması’nın maddelerinden biri de Ay’ın uluslararası
anlaşmazlık ve çatışma kaynağı haline gelmemesi için niyet beyanı
içeriyor.
Bir türlü hayata geçemeyen Ay Anlaşması’nın temel hükümleri
kısaca şöyle:
Gök cisimlerinin, silah denemesi ve askeri üs kurmak da dahil
her hangi bir askeri nedenle kullanılması yasaktır.
"İnsanlığın ortak mirası" ilkesi çerçevesinde Ay ve diğer gök
cisimlerinin diğer ülkelerin onayı ve çıkarı olmadığı sürece keşfi ve kullanımı
yasaktır.
Dış uzaydaki her türlü faaliyet (ve bu faaliyetler sonucunda
yapılan keşif ve buluşlar) BM Genel Sekreteri’ne rapor edilecek.
Tüm devletler gök cisimleri üzerinde eşti derecede araştırma
yürütme hakkında sahiptir.
Dış uzaydaki gök cisimlerinde araştırma yapan devlet, topladığı
numunelerin bir kısmını diğer ülkelere/araştırma kurumlarına bilimsel inceleme
amaçlı olarak verecektir.
Ay ve diğer gök cisimlerinin doğal yapısındave çevresel
özelliklerinde değişiklik yapmak yasaktır ve kazaen kirlenmeye karşı devletler
gerekli önlemleri almak zorundadır.
Dış uzaydaki her hangi bir gök cismi üzerinde bir devletin
egemenlik hakkı ilan veya talep etmesi yasaktır.
Dış uzaydaki her hangi bir gök cismi üzerinde, uluslararası
anlaşmalarla kurulmuş bulunan örgütler hariç, her hangi bir kurumun veya kişinin
mülkiyet hakkı olamaz.
Dış uzaydaki gök cisimlerinde bulunan kaynakların çıkarılması ve
dağıtımı üzerinde anlaşılan uluslararası bir rejimle
gerçekleştirilir.
Ay Anlaşması'nı imzalayıp parlamento onayından geçiren ülkeler
şöyle: Belçika, Hollanda, Avusturya, Avustralya, Şili, Fas, Kazakistan, Lübnan,
Meksika, Pakistan, Peru, Filipinler ve Uruguay. Anlaşma'yı imzalasa da
parlamento onayından geçir(e)meyen ülkeler: Fransa, Guatemala, Hindistan ve
Romanya.
Uzay çalışmalarında ne ileri düzeyde bulunan ülkelerinse
Anlaşma'da imzası yok. Sonuçta, uzayda araştırma yapan bu devletlerin tavrı
geniş bir yelpazede çeşitlilik gösterebilir. Çünkü Uluslararası Uzay İstasyonu
gibi çok uluslu projelerde gözetilien 'ortak çıkarlar' ilkesinin, yarın öbür gün
Ay veya Mars'ta zengin doğal kaynak bulunması halinde göz ardı edilmemesini
güvence altına alacak hiç bir ortak belge bulunmuyor.