M.S. 3. yy.’da yapılan Ayasofya’yı elden geçirme çalışmaları hızla sürerken, bazı yeni uygulamalar da dikkat çekiyor.
Bugünlerde Ayasofya’da takdire değer bir hareketlilik göze çarpıyor. Galeri katında akan, dökülen yerler restore edilerek kalem işi işlemeler elden geçirilmiş; orijinaline uyularak yeniden boyanıp işlenmiş. Diğer bölümlerdeki işlemler de adım adım sona yaklaşıyor. Dış yüzeylerdeki konservasyon çalışmaları devam ediyor. Sütun, sütun başlığı, friz ve duvarlarda kullanılan mermerler içten, dıştan, bahçe duvarlarıyla birlikte özenle temizleniyor ve bakımları yapılıyor. Böylece Ayasofya’nın bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da ayakta kalması için çaba harcanıyor.
Müzedeki yeni uygulamalardan birisi de Ayasofya’nın kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği evrelerin 14 panodaki resimler ve çizimlerle kronolojik sıralama içinde yansıtılması. Bu panolar ziyaretçileri, Atatürk’ün 24 Kasım 1934’te "Burası ne yalnız bir kilisedir ne de yalnız bir camidir. Burası yalnız bir müzedir," dediği Ayasofya’ya ilişkin tarihsel bir yolculuğa çıkartıyor.
Ayasofya’da dikkati çeken konulardan biri de yeni yönlendirme ve tanıtım levhaları. Mermer zeminlere Türkçe, İngilizce yazılan, resim ve çizimlerle de desteklenen bu levhalar sayesinde bilgi edinen ziyaretçiler, müzeyi kimseye danışma gereği hissetmeden kolaylıkla gezebiliyor. Bu arada sac ve teneke olan eski levhalar da yenilenerek binlerce yerli ve yabancı turistin gezdiği tarihi bir mekâna uygun hale getirilmiş. Yeniden düzenlenen aydınlatma çalışmaları da Ayasofya’nın görkeminin yansımasına büyük katkıda bulunmuş.
Ayasofya’ya bir kez daha gitme zamanıdır!