Aylık tarih ve kültür yayını Yedikıta Dergisi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Suphi Saatçi ile Ayasofya üzerine yaptığı söyleşiyi Nisan sayısının kapağına taşıdı. 'Mimar Sinan olmasaydı Ayasofya olmazdı' başlığı ile verilen röportajda, Mimar Sinan'ın yapıları ve hayatı ile ilgili önemli bilgilere yer verdi. Ünlü mimarın, mimari yönünün dışında mühendislik tarafının da çok güçlü olduğunu, yer hareketlerini ve yer fiziğini çok iyi bilen bir kişi olduğunu aktaran Saatçi, "Aksi takdirde mimarlıkta başarılı olamazdı. Mimar Sinan sadece mimar değildi, çinicisini de vitraycısını da hattatını da yönlendiren bir yeteneğe sahipti." ifadesini kullandı.
Ayasofya kubbesinin Mimar Sinan'ın kubbesine benzediğini söyleyen Saatçi, şu iddiada bulundu:
"Dikkatli bakıldığında Ayasofya'nın kubbesi Mimar Sinan'ın kubbelerine benziyor. Çünkü bu Ayasofya o bildiğimiz Ayasofya değil. İlk ahşap olarak yapılmış, sonra yanmış yeniden yapılmış. O da depremle yıkılmış. Bizim gördüğümüz en son şeklidir. Mimar Sinan olmasaydı günümüzde Ayasofya da olmazdı. Onun restorasyonu sayesinde, arkadan masif payandalar, sonrasında kalın iki tane minare, hatta belki de bu kubbe de Sinan'ın işidir diye düşünüyorum."
Mimar Sinan'ın etnik kimliğinin tartışılmasının yanlış olduğunu dile getiren Prof. Dr. Saatçi, "Mimar Sinan'ın bir Osmanlı dehası olduğunu söylüyorum. Çünkü onu Osmanlı yetiştirmiş. Devşirmiş, okutmuş ve büyük çapta mimar yapmış. Bir çocuğu alıyor, etnik kimliğine bakmadan 'Sinan' yapıyor. Bundan daha muhteşem, bundan daha önyargısız bir yönetim var mı? Osmanlı'nın en güçlü yanlarından birisi, insanları çok iyi kazanmak ve yetiştirmekti." dedi.