Sen Nehri kıyısında yer alan, cam çatısıyla ünlü Musée
d'Orsay'ın Beaux-Arts tarzındaki binasının ön cephesi, Chanel
No. 5.'in büyük bir reklam afişiyle kaplı. Ünlü Versay
Sarayı'nın geniş bahçesine iki otel inşa etme planları var. Otellerden
biri için 17'nci yüzyıldan kalmış harap bir hazine binası restore edilecek.
Marie Antoinette'in en sevdiği pastel renkler olan koyu pembe ve maviye
boyanacak olan binada geceliği 950 dolardan satılacak lüks süitler olacak. Öte
yandan Roma'daki Ara Pacis Müzesi'nde bir zamanlar Roma
İmparatoru Agustus'un sağladığı barışa adanan sunağın her iki tarafına Aralık
ayında Dany marka elekrik arabalar park etmeye başlandı. Çünkü
İtalyan bir işadamı nerdeyse 110 bin dolara sponsor olmuştu.
Avrupa
müzeleri bu günlerde kültür şoku yüzünden serseme dönmüş durumda. Uzun süredir
hükümet teşviklerine bel bağlayan müzeler, işten çıkarmalar ve maaş
indirimleriyle karşı karşıya. 2009'da ekonomik krizle bağışlar da kesilince
Amerikan müzeleri bilet fiyatlarını artırmıştı. Avrupa müzeleri bunu yapmaktan
kaçınıyor. Ama Avrupa sanat kurumları da zor durumda: Kriz yayıldıkça hükümet
teşvikler kesiliyor. Kurumsal bağışlar da git gide azalıyor. Bu iki darbe, en
büyük müzeleri bile yeni gelir arayışına sevk ediyor.
Sanat dünyasındaki bazı çekincelere rağmen geliştirilen stratejiler yüksek
kültürün sağlam kaleleri için itibar zedelenmesi anlamına geliyor.
Hollanda'da hükümet sanat harcamalarını önümüzdeki dört yıl
içinde yüzde 20 oranında, yaklaşık 269 milyon dolar azaltacak. Kültür Bakanlığı
hangi kurumların para alacağının belirlenmesinde ziyaretçi sayısının önemli rol
oynayacağını açıkladı. Madrid'de Reina Sofia Museum of National
Art, elektrik firmalarının reklâmları karşılığında elektrik
faturalarında indirim alıyor. Büyük müzeler bilet fiyatlarını yükseltiyor,
eleman azaltıyor, ziyaret saatlerinin kısaltılması için sendikaları harekete
geçiriyor.
Yılda 8,5 milyon kişiyle dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi olan
Louvre, bu yıl bilet fiyatlarını 12,80 dolardan yaklaşık 13,50
dolara yükseltti. Şimdi de alternatif önerileri değerlendiriyor. Öneriler
arasında isim hakkının İsviçreli lüks saat üreticisi Breguet'e
verilmesi de bulunuyor. Louvre'un yönetici yardımcısı Catherine
Sueur, böylesi kapsamlı ticari önlemlerin küratörleri tedirgin ettiğini
söylüyor. "Teşviklere alışmışlardı. Bugün psikoloji değişti" diyor. Louvre'un
devletten aldığı teşvik, 2001'de bütçenin yüzde 75'ini oluştururken geçen yıl
neredeyse yarı yarıya düşerek 340 milyon dolara geriledi.
Yaklaşık 500 Fransız kültür kurumunda yüzde 5'lik bir kesinti daha ufukta
gözüküyor. Eski binaların bakımı, otele dönüştürülen ya da lüks saat markalarına
ya da diğer pahalı ürünlere isim hakkını vermenin yollarını arayan
Versailles Sarayı gibi Avrupa kurumlarını güçsüz bırakıyor.
Marie Antoinette'ın çorba kâsesi ve "Bırakınız Pasta Yesinler" isimli
hindistancevizli mumlar gibi ürünler Aralık'ta internette satışa sunuldu.
Versailles Sarayı'nın Müdürü Jean- Jacques Aillagon, "Bütün
para, bakım ve onarım ya da sergi düzenlenmesine harcanıyor. Yeni kaynak
arayışımızı daha fazla para kazanmak için değil bizi masraflı bir sorumluluk
altına sokan büyük mirasımıza yatırım yapmak amacıyla sürdürüyoruz" diyor.
Müzeler aynı zamanda ustaların eserlerini dünya turuna gönderdiklerinde de
para kazanıyor. Louvre ya da New York'taki Metropolitan Museum of Art gibi
birinci sınıf kurumlar eskiden resimleri bedavaya değiş tokuş ederdi ancak artık
belirli bir ücret alıyorlar. Agresif bir şekilde yabancı müzelerle anlaşma
yapmanın peşinde koşuyorlar. Bazı Fransız kurumları gezici sergileri, ABD ve
Asya'daki bölgesel müzelere kiralayarak dışarıya yolluyor. Bazı küratörler bunun
sanat eserlerinde yıpranmaya yol açacağı konusunda uyarıda bulunuyor. Fransız
Option Culture'ın Müdürü Jean-Michel Tobelem
güzel sanatların tura çıkmasının, sanat harikalarının, sadece zengin müzelerle
paylaşımı konusunda bazı sıkıntılı soruları da beraberinde getirdiğini söylüyor.
"Günün birinde devlet otoritelerinin müzelere, 'Teşviklerinizi kesiyoruz çünkü
sanat çalışmalarınızı kiralayabiliyorsunuz ya da hatta satabiliyorsunuz bile'
deme riski bulunuyor" diyor.
O zaman da açık hava reklâmcığı ortaya bir alternatif olarak çıkıyor. Bu,
boşluğu doldurmanın bir yolu. Paris'te Chanel reklâmının yanı sıra, Musée
d'Orsay ve Palais Garnier opera evinin cephelerinde Yves Saint Laurent
parfümleri, Ralph Lauren, Air France ve H markasının kıyafetlerinin dev
posterleri dikkat çekiyor. Ancak yine de müzeler bunun da limitleri olması
gerektiği konusunda ısrarcı davranıyor. Musée d'Orsay sözcüsü Amélie
Hardivillier, "Coca Cola şişesini kabul etmiyoruz" diyor,
reklâmcılardan aldıkları parayı açıklamaktan kaçınarak. "Chanel parfüm şişesi
çok güzel duruyor, üç boyutlu yapılmış ve rüzgârla birlikte hareket ediyor" diye
ekliyor.