Türkiye'de 1 Ocak'tan itibaren alışverişler sırasında plastik poşetlerden 25 kuruş alınmaya başlanırken, uygulama Avrupa'da dört yıldır yürürlükte. 10, 15, 20, 30 sent arasında değişen fiyatlar, poşet tüketiminde önemli bir azalmaya yol açtı.
Avrupa Komisyonu'nun Nisan 2015'te karar altına aldığı yönetmelikte hedef olarak kişi başında kullanılan poşet sayısını 2019'da 90'a, 2025'te ise 40'a düşürmeyi hedeflemişti. Bu çerçevede Almanya'da 1 Temmuz 2016'dan itibaren tüketicilere verilen poşetlerden para alınmaya başlandı. Almanya'da bu konuyu düzenleyen bir yasa yok. Almanya'da Federal Çevre Bakanlığı ile Perakendeciler Birliği (DHE) arasında yapılan görüşmelerde genel olarak poşet sayısının düşürülmesi konusunda anlaşmaya varıldı ve poşetlerin tüketicilere ücretsiz verilmemesi kararı alındı. Bu çerçevede poşetlerin kaç sente satılacağı toplantıcılara bırakıldı.
Evrensel'den Yücel Özdemir'in haberine göre, Almanya'daki mağazalarda halihazırda poşet ve naylon torbalar 10 sentten başlayan fiyatlarla satılıyor. Ama dükkan ve mağazalarda plastik poşetin yanı sıra bez ve daha uzun süreli çantalar da hazır bulunduruluyor. Dolayısıyla tüketiciye her seferine bir plastik alma yerine uzun ömürlü çantalar astın alma seçeneği de sunuluyor.
İnce poşetler henüz ücretsiz
Almanya'da plastik şişeler ve teneke içecek kutulardan ise depozito alınıyor. Bu nedenle tüketiciler plastik şişeleri, teneke kutularını ve camdan bira şişelerini marketlere götürüp kurulan geri dönüşüm makinelerine atıyor. Depozito fişini alışveriş sırasında kullanıyor. Meyve ve sebzelerin konulduğu ince poşetler ise henüz parasız. Ancak gelecekte bunlardan da para alınabileceği şimdiden konuşuluyor. İnce poşetler yerine mağaza ve dükkanların tanıyacağı ince bez torbaların kullanılması öneriliyor.
AB ülkeleri arasında plastik poşet tüketimini en radikal azaltan ülke ise İrlanda. Basında yer alan haberlere göre uygulama yürürlüğe girmeden 300 olan kişi başına poşet tüketimi 2016'da 14'e kadar düşmüş durumda. İrlanda böylece poşet tüketiminin minimuma düşürülebileceğini göstermiş oldu. Diğer AB ülkelerinde de 2015'ten bu yana bir gerilemenin olduğu ifade ediliyor. Özellikle Danimarka ve Finlandiya'da kişi başına düşen poşet sayısı oldukça azalmış durumda.
Doğaya daha az zarar vermek için
Almanya'da bunların yanı sıra, çevreyi korumak için kentlerde çöpler ayrı toplanıyor. Normal mutfak çöpünün yanı sıra kağıt ve plastik çöpler ayrı kutularda toplanıyor. Bunu düzenlemeyen ev sahiplerine ceza kesiliyor, gerektiğinde çöpler belediye tarafından alınmıyor. Bu da tüketiciden başlayarak çöplerin çevre dostu şeklinde toplanmasına yol açıyor. Özellikle kağıt çöplerin toplanmasıyla belediyelerin gelir elde ettiği biliniyor. Plastik poşetlerin paralı hale getirilmesi bir gelir kaynağı değil, gerçekten de çevreyi gözeterek adım atıldığı takdirde bir anlam taşıyor. Aksi halde vatandaşa çevre koruması için belediyelerin yapması gerekenlerin bir kısmını yerine getirme sorumluluğu verirken diğer yandan ise cebinden daha fazla paranın çıkmasını sağlıyor.
Paris İklim Anlaşması daha imzalanmadı
Tüketilen poşet sayısını azaltmak çevre açısından önemli ancak tek başına yeterli olmadığı biliniyor. Çevre bilinciyle tüketimi teşvik etmek de önemli. Ancak çevre ve havayı kirleten tekellerin yaptıklarının yanında plastik poşet sayısını azaltmak devede kulağa benziyor. Almanya'da otomobil tekellerinin yaptıkları sahtekarlık nedeniyle, açıklananın üzerinde havaya karbondioksit salındıkları ortaya çıkmıştı. Genel olarak küresel ısınmanın insanlığa ve doğaya verdiği zarar ve tahribat çok daha fazla. 25 kuruşun 15 kuruşunu devlerin kasasına vergi adı altında aktaran hükümetin "çevre dostu" nedenlerle bunu yaptığı ise inandırıcı değil. Zira Türkiye halen Paris İklim Anlaşması'nı imzalamayan 18 ülke arasında yer alıyor. Bianet'te 20 Temmuz 2018'de yer alan habere göre Türkiye imzalamaya gerekçe olarak Yeşil İklim Fonu'ndan alacağı payı şart koşuyor. Bu da küresel ısınmanın, iklimin, doğanın değil gelecek paranın çok daha önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Haberin tamamına linkten ulaşabilirsiniz.