Avrupa Kültür Başkentleri’nde Kültür Eksenli Kentsel Dönüşüm: İstanbul Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası Örneği

Emine Tayyare Karaoğlu ve Merve Özbay tarafından hazırlanan ‘Avrupa Kültür Başkentleri’nde Kültür Eksenli Kentsel Dönüşüm: İstanbul Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası Örneği’ başlıklı sunum, kentsel dönüşüm ve kültür eksenli kentsel dönüşüm konuları ile ilişki kurarak örnek alan Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nda yaşanabilecek kültür eksenli kentsel dönüşüme model oluşturabilecek bir yapılanma öngördü.

Kentlerin küresel arenada görünür olabilmek için yarıştığını dile getiren Özbay, bu yarış kapsamında mekansal bir araca ihtiyaç duyulduğunu ve bu aracın kentsel dönüşüm projeleri ile hayat bulduğunu belirtti. Bu anlamda AKB programını bir süreç olarak değerlendiren Özbay, bu süreçte kentin kimliğinin ve yerelliğinin ön planda olduğuna vurgu yaptıktan sonra sunumun örnek alan çalışması olan Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası Örneği aktarıldı.

19. yüzyılda Osmanlı’da sanayileşme adımlarının başlaması ile birlikte Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nın kurulduğunu belirten Özbay, 1810-1993 yılına kadar fabrikanın aktif halde çalışır olduğunu ifade etti. 1993 senesinde fabrikanın deri kısmının kapatıldığını, 2003 senesinde ise fabrikanın tamamen kapatıldığını belirten Özbay, aynı yıl fabrikanın Yıldırım Dış Tic. A.Ş.’ye satıldığını aktardı.

Alanın İstanbul için değerli bir konuma sahip olduğunu belirttikten sonra dönüşüm stratejilerini aktaran Özbay, üst ölçekli stratejiler ve uygulama, tasarım, koruma ve yeniden işlevlendirmeye yönelik alt ölçekli stratejilerini dinleyiciler ile paylaştı.

Fabrika’nın bulunduğu alanı 9 ayrı bölümde tasarlayan ekip, söz konusu 9 ayrı alan için konaklama (otel, hostel, yurt), ticaret, müze, fakülte, kapalı sergi fuarı, sanat atölyesi, meydan giriş kapısı ve rekreasyon alanı olmak üzere 8 farklı fonksiyon geliştirdiklerini söyledi. Tasarımlarını detaylı bir şekilde aktardıktan sonra özellikle dikkat edilmesi gereken noktaları; sosyal bütünleşme, uzun vadede sürdürülebilirlik ve kültürel ve yerel özelliklere gereken önemin verilmesi şeklinde sıraladılar.