Augustus Tapınağı’nın Irzına!



Ankara’nın göbeğinde, Dünya Anıtları Vakfı’nın 2002 yılında dünyada korunması gereken 100 anıt arasına aldığı “Augustus Tapınağı” hakkında üç açık mektup yayımlıyorum.

***

Sayın Okurlarım,

Öyle bir nokta düşünün ki, çok ve tek tanrılı dinlerin inancı içinde olan insanlar gelip tapınaklarını aynı yere üst üste, iç içe ya da yan yana yapmış olsunlar. Dünyada bir başka benzeri olmayan bu durum Ankara’da bir gerçek! Her dokunduğu altın olan Kral Midas’ın Frigleri Ankara’da Ulus’ta “Ana Tanrıça Kibele” ile “Ay Tanrısı Men” için İÖ 8. yy’da bir tapınak yapmışlar.

Hani şu çizgi roman ve filmlere konu olan Asteriks-Hopdediks’in Galatları’nın son kralı Amintos’un oğlu Pilamenes, Roma İmparatoru Augustus’a bağlılığını göstermek için Men tapınağının üstüne “Tanrıça Roma”ya adanan bir tapınak yaptırmış. Hani Brütüs’ün arkadan hançerlediği Sezar’ın yerine geçen Octavianus ya da öteki adıyla “Ağustos” ayına adına veren İmparator Augustus için İÖ 25’te yapılmış bir tapınak!

Tapınağın yeri için Anadolu’da Roma eyaletinin önemli yönetim merkezi “Ancyra = çapa (Ankara)”da Men tapınağının bulunduğu nokta seçilmiş.

İmparator Augustus, İÖ 14’te ölmeden önce Vesta rahibelerine dört belge vermiş. Birincisinde vasiyetini, ikincisinde cenaze töreninin düzenini, üçüncüsünde imparatorluğun ekonomik ve askeri durumunu, dördüncüsünde ise yaşam boyu yaptıklarını anlatmış.

Roma’da mezarının önüne yerleştirilen özgün Latince metin zamanla kaybolmuş. Yalvaç’taki Antiokya kentindeki kazılarda ’‘Res Gestae Divi Augusti’nin (Tanrılaştırılmış Augustus’un işleri)” adını taşıyan bölümünün kopyalarından bazı yetersiz parçalar bulunmuştu.

Augustus’un metni Ankara’daki tapınağın duvarlarında yalnızca Latince değil, üstelik Yunanca ile birlikte iki dilde kazınmış olarak günümüze ulaşmıştır. Arkeoloji dünyasına “Yazıtların Kraliçesi” olarak geçen bu yazıt, Roma imparatorluk tarihinin belirli bir dönemini aydınlatan tek belge olma özelliğini taşıyor.

Bu tapınak sonra tek tanrılı Bizans İmparatorluğu döneminde Hıristiyanlarca kilise olarak kullanılmış. 15. yy’ın başında ise Türklerin Ankara’yı almalarından sonra tapınağın hemen yanı başına Hacı Bayram Camii ve türbesi yapılmış. İÖ 8. yy’dan bu yana aynı noktada değişik tanrısal inançların tapınakları ile burası yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli tarihsel, kültürel ve dinsel miras noktalarının başına geçmiştir.

2008 yılında Augustus tapınağının korunması, onarımı ile gelecek kuşaklara da bırakılması çalışmalarına başlandığını biliyordum. Hatta Anadolu Medeniyetleri Müzesi, çalışmaları internet sitesinde düzenli olarak duyurmaktaydı. Ayrıca Ankara’da bir vakıf, bu çalışmaların hamiliğini yüklenmiş, Rahmi Koç da 60 bin dolarlık bir ek katkı sağlamıştı. Müzenin sitesine girince 13 Eylül 2008’den sonrası hakkında bir bilgi verilmediğini görünce cumartesi günü oraya gittim. Bir de ne göreyim?

Tapınağın yakınında Ankara Büyükkent Belediyesi’nce bir şantiye kurulmuş. Tapınak ziyarete kapatılmış. İnşaatı çevreleyen bir engel üzerinden atlayarak foto muhabirimiz Necati Savaş ile içeriye girdiğimizde gözlerimize inanamadık!

Belediye, hangi akla hizmetse Men tapınağının üstüne, Augustus tapınağının yanına fıskiyeli büyükçe bir havuz yapıyordu. Bir güvenlik görevlisi fotoğraf çekilmesini engellemekle kalmadı, bizi kapı dışarı etmek için bir zor kullanmadığı kaldı! Belediye Başkanı’nca resim çekilmesi yasaklanmıştı! Neden yasaklanmıştı? Çünkü 1. derece SIT bölgesi olan, dünyada korunması gereken 100 anıttan birinin ırzına geçildiğinin görülmesini istemediği için olmalıydı!

Düşünebiliyor musunuz? Alttaki Men ve Kibele tapınaklarının arkeolojik kazıları henüz yapılmamıştı, ama üzerine havuz yapılıyordu! Düşünebiliyor musunuz? Yazıtlar Kraliçesi’nin korunmasına çalışırken Melih Gökçek adlı biri, tapınağı rutubet yağmuruna tutuyordu!

Dilimize Yunancadan geçen bir deyim var: “Nato kafa nato mermer (İşte kafa, işte mermer)!”

***

Sayın Ertuğrul Günay

Kültür ve Turizm Bakanı

Yanılmıyorsam 26 Haziran 2009’da Augustus tapınağında incelemeler yapmış, buranın yeterince korunmadığı ve onarımlara ağırlık verilmesi gerektiğini söylemiştiniz. “Önlem almak için elimiz böğrümüzde duruyoruz. Yıkılsın diye hep birlikte bekliyoruz” demiştiniz! Sizden 2-3 ay sonra “nato kafa nato mermer” konumunda olan Başkent Belediyesi değil korumak, fıskiyesiz havuz inşa ediyordu!

Anlamadığım bir şey var! Bu cinayet, Bakanlığınızın, Ankara Valiliği’nin, Kültürel Varlıklar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin burunlarının dibinde, sorumluların tam odağında işleniyor! Aylıklarını vergilerimizden alan bu kurumların sorumluları, bu cinayette neden “üç maymun rolünü” oynuyorlar?

Peki, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun” ya da “Anıtlar Yüksek Kurulu’nun” yüce (!) bilim insanlarından gelen horlama seslerine ne demeli?

Sayın Günay, lütfen oraya bir daha gidiniz, cinayeti gözlerinizle görünüz. Kültürden sorumlu bakan olarak yüzünüzün kızaracağından kuşkumuz yok! Gidip görmezseniz elbette yüzünüz kızarmaz, ama tarihe “vandalizme göz yuman kültür bakanı olarak” geçersiniz, gidip bu “vandalizmi” önlerseniz, alkışlanırsınız.

***

Sayın Carlo Marsili

İtalyan Büyükelçisi

Pazar günkü Hürriyet gazetesinin Ankara ekinde Augustus tapınağı hakkındaki iyi niyetli sözlerinizi içim burkularak okudum. Bu sözlerinizden bir gün önce oraya gitmiştim.

Söyleşinizde “Eğer Ankara ile kardeş şehir olması düşünülürse, bence bu şehir Roma olmalıdır. Augustus tapınağı üstündeki Latince yazıtlar imparatorun vasiyetini yazar. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Roma Belediye Başkanı bu konuda anlaşırsa olması mümkün, umarım gerçekleşir” diyorsunuz.

Ankara’ya gelen İtalyan devlet adamları “hac ziyareti” gibi Augustus tapınağını görmeye giderler. Lütfen bundan sonra bu ziyaretlere Augustus tapınağını asla koymayınız. Kardeşlik beklediğiniz Ankara Büyükkent Belediyesi’nin Brütüs gibi Roma Tanrıçasına adanan Augustus tapınağının yanındaki havuz inşaatını görünce yöneticileriniz kalpten fücceten gidebilirler.

Bizim yetkililer “üç maymunu” oynadıkları için onlardan olumlu bir girişim beklemiyorum. İtalyan hükümetini mi devreye sokarsınız, AB’den baskı mı yaparsınız, UNESCO’yu mu harekete geçirirsiniz, bilemem… Tek umudum sizsiniz!