“Atölye çalışmasına değil ekip çalışmasına inanırım”

Proje Dikdörtgen’i nasıl kurguladınız?

Hakkı Yırtıcı: Öncelikle, klasik anlamda, atölye çalışmasına pek inanmam (Gülüyor). Atölyeyi bir buluşma-tanışma-tartışma ortamı olarak düşündük. Atölyede insanlarla tanışacağız, insanları tanıştıracağız. Bu kadar dilsizleştirilmiş bir alanda, iki haftada tatmin edici bir sonuca ulaşılabileceğimize inanmıyorum. Atölye sonrası sergi ve kitap düşüncesi var. Tersten gidersem kitap serginin, sergi de atölyenin sergisi olmayacak. Süreç içinde oluşan bilgiyi her defasında yeniden üreteceğiz.

Atölyenin yürütücüsü yok. Tek istediğimiz insanların orada olması, tanışması ve fikir üretmesi. Eminim birileri atölyeyi daha çok sahiplenecek, birileri sıkılacak, yarım bırakacak. Benzer düşünenler ekipler oluşturacak. Grup çalışmasından ekip çalışmasına dönüşecek. Yani iki haftanın sonunda ortaya ekipler, bu ekiplerin eskiz düzeyinde fikirleri olacak.

Atölyeden sonra önümüzdeki üç ay boyunca, örneğin üç haftada bir buluşup, fikirlerimizi daha da geliştirmeyi planlıyoruz. Bütün gün oturup konuşacağız, tartışacağız. Yani işi amatörlükten çıkarıp, profesyonel sergi hazırlığı çalışmasına dönüştüreceğiz. Sergi sırasında pek çok sunum ve panel de olacak. Sergiyi başka bir etkinlik olarak kuracağız. O sergiden edindiğimiz malzemeyi de biraz daha yoğurup kitaba dönüştürmeyi umuyoruz. Bu üçlünün sonucunda o konuşulamayan alanın konuşulabilir, dillendirilebilir hale geleceğine inanıyoruz.

Katılımcı profili nasıl?

Hakkı Yırtıcı: 150 başvuru oldu. Mimarlar, mimarlık öğrencileri, endüstri tasarımcıları, görsel iletişim alanında çalışanlar ve siyaset bilimciler var. Katılımda aradığımız bir çeşitlilik sağlandı. Bu da en azından metnin zadece mimarlık ortamı tarafından değil de genel tarafından algılandığının göstergesi.

Proje Dikdörtgen ileriki süreçte başka bir yerlere evrilcek mi?

Bunu şimdiden öngörmek elbette mümkün değil, ama ben Proje Dikdörtgen’in sadece atölye-sergi-kitapla sınırlı kalmayacağına inanıyorum. Her şey umduğumuz gibi gidense Proje Dikdörtgen başka tür bir örgütlenmeye gidebilir. Şimdiden önümüzdeki dönemler için başka projeler üstüne çalışıyoruz. Başka alanlarda da üretim yapabilir. Tabi gerekli motivasyon yoksa da biter.

Dikdörtgeni form olarak düşünmek tehlikeli”

Metin “Dikdörtgen bir sembol” diyerek başlıyor. Biçimselleşmeyi eleştirirken “dikdörtgen” kullanmak biraz tehlikeli değil mi?

Hakkı Yırtıcı: Evet, kavramların kolayca biçimselleştirildiği, fetişleştirildiği bir dünyadan bahsederken “dikdörtgen” adını kullanmak tehlikeli görünüyor. Bu durumun farkında olduğumuz için ne afişlerde ne internet sitemizde hiç görsel kullanmamaya dikkat ettik. Ama dikdörtgen diğer yandan da net, keskin bir şeye işaret ediyor. Yani onca kavram kargaşasında net olduğumuzu göstermek için dikdörtgen iyi bir seçim diye düşünüyorum.

İlke Tekin: Nitekim başvuruların bazılarında dikdörtgenin form olarak algılandığını gördük. Sonuçta dikdörtgen formunda da aynı diğer formlarda olduğu gibi bir meşruluk problemi var.