ATO Nükleer Karşıtlarını Kızdıracak!



Ankara Ticaret Odası (ATO), Türkiye'nin birden fazla nükleer santrale ihtiyacı olduğunu belirtti. ATO'dan yapılan açıklamada, ekonominin 2008 yılında düşük oranda büyümesi, 2009 yılında da küçülmesi nedeniyle elektrikte sorun yaşamayan Türkiye'nin ekonominin canlanmaya başlamasıyla birlikte, değişik senaryolara göre en geç 2014-2015 yıllarından itibaren elektrik darboğazıyla karşı karşıya kalabileceği bildirildi. Açıklamada, Türkiye'nin fazla geç kalmadan bir değil, birkaç nükleer elektrik santral inşasına başlaması gerektiği savunuldu.

ATO'nun, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) ve Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin Türkiye'nin 10 yıllık üretim kapasite projeksiyonuna yönelik çalışmalarını dikkate alarak hazırladığı rapora göre, Türkiye'nin 2008 yılında 198 milyar kilovat saat olan elektrik tüketimi, 2009 yılında yüzde 2 oranında azalarak 194 milyar kilovat saate kadar geriledi. Ancak ekonominin yeniden büyümeye başlayacağı bu yılla birlikte Türkiye'nin elektrik talebinin de artmaya başlayacağı öngörülüyor.

Talep tahminleri

Yapılan tahminlere göre, Türkiye'nin 2010 yılındaki elektrik talebi 202,7 milyar kilovat saate yükselecek. Ekonominin yüksek oranda büyüyeceği, diğer bir ifadeyle talebin yüksek oranda artacağı varsayımıyla yapılan tahminlere göre, Türkiye'nin enerji talebi 2011 yılında yüzde 6,5 ve izleyen yıllarda da yüzde 7,5 oranında artarak 2018 yılında 357,2 milyar kilovat saate ulaşacak.

Düşük talep artışı tahminine göre ise 2011 yılında yüzde 5,5, diğer yıllarda da yüzde 6,5 oranında artacağı öngörülen elektrik talebi 2018 yılında 335,8 milyar kilovat saate çıkacak. Talep tahminleri ve işletmede olan üretim tesislerinden oluşan mevcut elektrik üretim sistemi ve 2013 yılına kadar işletmeye gireceği öngörülen yeni üretim tesislerinin üretimi de dikkate alınarak yapılan hesaplamalara göre, Türkiye 2016-2017 yıllarında proje üretim kapasitesine göre, 2014-2015 yılından itibaren ise güvenilir üretim kapasitesine göre elektrik enerjisi talebini karşılayamayacak. Bu tahminler de üretimde bulunan ve üretime alınacak üretim tesislerinin proje ve güvenilir üretim kapasiteleri kadar üretim yapacakları ve inşa halindeki tesislerin öngörülen tarihlerde işletmeye alınacağı varsayımıyla yapıldı.

Talebin tahminlerden daha yüksek artması, hidrolik santrallere gelen su miktarının azalması, yakıt temininde sıkıntılar yaşanması, santrallerde uzun süreli arıza olması ve inşa halindeki santrallerin öngörülen tarihlerde işletmeye alınamaması gibi risklerin gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin 2011 yılından önce de elektrik açığıyla karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor.

Açıklamada, Önceki yıllarda nükleer santral inşaatına başlayamayan Türkiye'nin oluşacak açığı giderebilmek için yapımı kısa süren ancak üretim maliyeti yüksek ve neredeyse tümüyle dışa bağımlı doğal gaz çevrim santrallerine yönelmek zorunda kalacağı ifade ediliyor. Bunun da kısa vadede çözüm olabileceği, Türkiye'nin uzun vadede elektrik ihtiyacını güvenli ve ucuz bir şekilde temin edebilmesi için nükleer santral kurmak zorunda bulunduğuna işaret ediliyor. Türkiye toplam elektrik üretiminin yüzde 48,4'ünü doğal gazdan, yüzde 22,7'sini yerli kömürden, yüzde 16,7'sini hidrolik kaynaklardan, yüzde 6,3'ünü ithal kömürden, yüzde 5,2'sini sıvı yakıtlardan yüzde 0,4'ünü de rüzgardan sağlıyor.

30 ülkede 439 nükleer santral var

Açıklamada, Dünya Nükleer Birliği'nin (World Nuclear Associated), Nükleer Enerji Enstitüsü (Nuclear Energy Institute) ve benzeri kuruluşların verilerine göre, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir bölümünün elektrik sorununu nükleer enerjiye ağırlık vererek çözdüğü belirtildi.

Ocak 2010 itibariyle dünyada, Tayvan dahil 30 ülkede toplam 439 nükleer santral faaliyette bulunuyor. Aralarında İran'ın da bulunduğu 15 ülkede ise toplam 56 santralin de yapımı sürüyor. Türkiye'nin de içinde yer aldığı 27 ülke ise toplam 142 adet nükleer elektrik santrali kurmayı planlıyor. Nükleer Enerji Enstitüsü'nün verilerine göre, Türkiye henüz tek bir nükleer elektrik santraline sahip bulunmazken çoğunluğunu Avrupa ülkelerinin oluşturduğu birçok ülke elektrik üretiminin önemli bir bölümünü nükleer enerjiden sağlıyor. Dünya genelinde elektrik üretiminin yüzde 14'ü nükleer enerjiye dayanıyor.

Toplam 59 nükleer santralin üretim yaptığı Fransa elektriğinin yüzde 76,2'sini, Litvanya yüzde 72,9'unu, Slovakya yüzde 56,4'ünü, Belçika yüzde 53,8'ini, Ukrayna yüzde 47,4'ünü, İsveç yüzde 42'sini, Slovenya yüzde 41,7'sini, İsviçre yüzde 39,2'sini, Macaristan yüzde 37,2'sini, Bulgaristan yüzde 32,9'unu, Almanya yüzde 28,8'ini, İngiltere yüzde 13,5'ini nükleer santrallerde üretiyor. 104 santralle dünyanın en fazla nükleer santraline sahip bulunan ABD, elektrik üretiminin yüzde 19,7'sini nükleer enerjiden elde ediyor.

31 santralin üretim yaptığı, 9 santralin de inşa halinde bulunduğu Rusya ise yüzde 16,9'unu, 20 santrali bulunan Kore üretiminin yüzde 35,6'sını, 54 nükleer santralin üretim yaptığı Japonya üretiminin yüzde 24,9'unu, 18 santralin faaliyette bulunduğu Kanada üretiminin yüzde 14,8'ini nükleer santrallardan elde ediyor.



Çin 20 santral yapıyor

Toplam 11 nükleer santralin üretim yaptığı Çin'de 20 yeni nükleer santralin inşası devam ediyor. Rusya 9, Kore 6, Hindistan'da 5, Bulgaristan, Japonya, Slovakya, Tayvan ve İngiltere 2'şer, ABD, Pakistan, İran, Fransa, Finlandiya ve Arjantin ise birer nükleer santralin inşası devam ediyor. Nükleer enerjiyle ilgili uluslararası kuruluşların istatistiklerinde Türkiye, nükleer santral yapımını planlayan ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye'nin iki santral kurmayı planladığı belirtiliyor.

Avrupa'da enerjinin yüzde 12.3'ü nükleerden

Türkiye elektrik de dahil toplam enerji ihtiyacının yüzde 31,5'ini petrol, yüzde 31,6'sını doğal gaz, yüzde 29,6'sını kömür, yüzde 7,3'ünü ise hidrolik enerjiyle sağlıyor. Hem petrol hem de doğal gaz fiyatları son yıllarda rekor düzeylerde seyrediyor. Oysa Avrupa ülkeleri toplam enerji ihtiyacının yüzde 40,7'sini petrol, yüzde 25,5'ini doğal gaz, yüzde 12,3'ünü nükleer enerji, yüzde 4,1'ini ise hidrolikten sağlıyor. Türkiye, enerji ithalatı için ham petrol ve doğal gaz ihraç eden ülkelere milyarlarca dolar ödüyor.

Türkiye, ham petrol, doğal gaz, kömür gibi enerji ürünleri ithalatı için 2007 yılında 33,9 milyar dolar, 2008 yılında 48,3 milyar dolar, 2009 yılında 29,9 milyar dolar ödedi.

ATO Başkanı: "Nükleer santral inşaatı şart"

ATO Başkanı Sinan Aygün, elektriğe olan talebin, ekonominin büyüme hızından daha yüksek oranda arttığına dikkat çekerek, Türkiye'nin elektrik üretimini her yıl yüzde 9-10 oranında artırmak zorunda olduğunu belirtti. Devletin resmi senaryolarında bile bugünkü üretim ve yatırım seviyesine göre en geç 2014 yılında elektrik üretiminin tüketimi karşılamayacağının öngörüldüğünü ifade eden Aygün, açıklamada şunları kaydetti:

"Bu tahminler Türkiye'nin nükleer santral yatırımlarına başlamakta ne kadar geç kaldığını gösteriyor. Eğer 10 yıl önce nükleer santral yapmaya başlamış olsaydık bugün elektrik açığından söz etmiyor olacaktık. 2014 yılında elektriksiz kalmamak için kısa sürede inşa edilen ancak üretim masrafları bir hayli yüksek doğal gaz santralleri yapmak zorunda kalacağız. Doğalgaza bu kadar bağımlı olmanın ne kadar doğru bir karar olduğu tartışmalıdır. Türkiye'nin elektrik talebini uzun vadede daha güvenli bir şekilde karşılayabilmesi için bir değil, birkaç nükleer santralin inşaatına bugünlerde başlaması gerekiyor. Eğer biraz daha geç kalırsak, Cumhuriyetin 100. yılını karanlıkta kalmış bir ülke olarak kutlamak zorunda kalabiliriz."