En son olarak yapının müellifi Ragıp Buluç’un açtığı davaya Mimarlar Odası Ankara Şubesi de telif hakları açısından müdahil olmuştu ve bir açıklama yapmıştı.
Gelişmelerle ilgili bilgi almak için kendisine ulaştığımız, Atakule projesinin mimarı Ragıp Buluç ise projeyle ilgili halihazırda devam eden davalardan bahsederek, şunları söyledi: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yıkım kararıyla ilgili dava açtık. Bu davayı kazandık. Fakat yeni bir karar daha alındı. Bunu da dava ettik ve bu dava devam ediyor. İkinci dava Ankara Valiliği’ne heyetin usulsüz kurulduğuyla ilgili dava. Heyet valiliğin kendi memurlarınca usulsüz olarak kuruldu. Yetki gaspında bulunuyor çünkü bu heyet yalnızca yapıtın mimari eser olup olmadığına karar verebilir, telif haklarına karışamaz. Oysa heyet, yapıtın bir mimari eser olduğuna ve telif hakkı devredildiği için yıkılabileceğine karar verdi. Bu konuyla ilgili açtığımız dava da sürüyor. Üçüncü dava ise Atakule Gayrimenkul’e açtığımız tazminat davası. Bu davamız da devam ediyor. Bu dava aslında daha önce açılmıştı. 2013/330E sayılı dosya Avukatım Mustafa Büyükavcıoğlu tarafından teknik nedenlerden ötürü geri çekildi. Daha kapsamlı olarak Ankara 3. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne 2015/328E sayı ile genişletilmiş bir şekilde tekrar açıldı.”
Kendisinden izin alınmadan ve telif hakkı ödenmeden Atakule’de yıkımların gerçekleştirildiğini ifade eden Ragıp Buluç, “Yıkımı yapan şirket, benim haklarımdan vazgeçtiğimi iddia ediyor fakat durum iddia edildiği gibi değil. Ben Atakule projemi bitirdiğimde, o dönemdeki şirketle yaptığım anlaşma gereği, projenin beğenilmesi halinde prim alacaktım. Ancak şirket primimi yatırmadı. Ben de Vakıfbank’tan talep ettim çünkü o dönemki şirket sahibi Vakıfbank’tı. Yaklaşık 75 bin lira aldım ve bu ücret karşılığı bana telif haklarımdan vazgeçtiğime dair bir kağıt imzalatıldı. Fakat yasa gereği böyle bir şey söz konusu değil. Yasa gereği telif hakkı devredilmez bir haktır. Yalnızca, mimarın adı belirtilmek koşuluyla, tadilat yapma yetkisi başka bir mimara verilebilir. Ancak bu durum dahi telif hakkını ortadan kaldırmaz” dedi.
Mimarın telif hakkının yaşam hakkı gibi devredilmez bir hak olduğunun altını çizen Buluç, şunları söyledi: “5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 16/3. Eserde Değişiklik Yapılmasını Menetmek maddesine göre; (Değişik fıkra: 03/03/2001 - 4630/9. md.) Eser sahibi, kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür. Benim davamın dayanağı da bu kanundur. Bu davayı kazanıp bütün mimarlar için emsal oluşturmak istiyorum. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğim.”
Ayrıca 1996’da Türkiye tarafından kabul edilen Bern Sözleşmesi’nin de dava için bir dayanak oluşturduğunu ifade eden Buluç, Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi’nin, telif hakları hakkında uluslararası bir antlaşma olduğunu hatırlattı.