Toplu Konu İdaresi’nin (TOKİ) 4 yıl önce ihaleyle sattığı Ataköy sahilindeki arazi davalık oldu. Mahkeme “Deniz kıyıları devletin tasarrufu altındadır, özel mülkiyete konu edilemez, ülke güvenliği hariç kamunun kullanımına kapatılamaz” diyerek iptal kararı verdi.
İstanbul’un son doğal plajı Ataköy sahilinde yükselen inşaatları tartışmalı hale getirecek bir mahkeme kararı alındı. İstanbul 3. İdare Mahkemesi, TOKİ’nin 4 yıl önce yaptığı ve Karadeniz Örme-Özyazıcı ikilisinin aldığı, iki parselin satış ihalesini iptal etti. Söz konusu parsellerdeki inşaatlar şu anda bitme noktasına geldi.
Ali Dağlar’ın Hürriyet’teki haberine göre, davayı Bakırköy Belediyesi açmış, daha sonra bu davadan feragat etmişti. Ancak mahkeme ‘kamu davasından feragat edilemez’ diyerek karar verdi. Bu kararda “Deniz kıyıları devletin tasarrufu altındadır, özel mülkiyete konu edilemez, ülke güvenliği hariç kamunun kullanımına kapatılamaz” denildi ve bu gerekçeyle TOKİ’nin 12 Temmuz 2010 tarihli ihalesi iptal edildi. Kararda Kıyı Kanunu’na göre kıyıya 100 metre mesafede inşaat yapılamayacağı da vurgulandı. TOKİ kararı Danıştay’a taşıdı. Eğer bu karar Danıştay’da kesinleşirse yapımı süren kulelerin yıkımı gündeme gelecek. Kıyı Kanunu’na vurgu yapılan 11 Haziran 2014 tarihli kararda şöyle denildi:
“Anayasa ve yasa hükümleri uyarınca deniz kıyıları devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan özel mülkiyete konu olamayacak ve kıyılardan yararlanmada öncelik kamunun kullanımları olacaktır.
Herkese açık olmalı
Kıyılarda yapı yapılacak ise konut dokunulmazlığı olmayan yapılar olacağı, genel kullanımdan belirli kişi ya da topluluklara ayrıcalıklı kullanım hakkı tanımaksızın, yararlanmak isteyen herkese eşit ve serbest olarak açık bulundurulacağı kuşkusuzdur. İdarece yapılan planlarla, Turizm+Ticaret fonksiyonu getirilerek, 11.08.1960 tarihli ilk plan ile öngörülen kamuya açık plaj, lunapark, açık hava tiyatrosu, sahil parkı, yürüyüş parkının kamu kullanımına kapatıldığı, dava konusu açık ihale usulü ile satışa ilişkin işlem ile sahil bandında kalan taşınmazların kamu kurumu elinden tamamen çıkarılarak, kıyı bölgesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında ve öncelikle kamunun yararına sunulması gereken taşınmazların, mesken amaçlara hizmet etmesi, ülke güvenliği gibi istisnai hallerde kamunun kullanımına kapatılacak iken, ticari maksatla kullanımı için elden çıkarılarak özel şahıslara devrinin amaçlandığı açıktır.”
Dava konusu taşınmazları kapsayan 2012 tarihli 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli sınırsız yükseklik öngören planın yürütmesinin İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nce geçen mayısta durdurulduğu hatırlatılan kararda, “...kamunun kullanımına açık tutulması gereken deniz kıyısı alanların, özel şahıslara satışı suretiyle, özel şahıslar lehine ayrıcalıklı durum oluşturularak, kamunun kullanımına kapatılması sonucuna neden olan dava konusu işlemde, kamu yararına ve hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle işlemin iptaline…” denildi.
İki ileri bir geri ama bitmek üzere
Bu projeyle ilgili olarak İstanbul 5. İdare Mahkemesi 2 Mayıs 2014’te 1/5000 Nazım İmar Planı ve 1/1000’lik imar plan notlarının iptali davasında yürütmeyi durdurdu. Bakırköy Belediyesi bu karar üzerine daha önce verdiği ruhsatları iptal etti. Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu da 5. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına dayanarak verilen ruhsatların yürütmesini durdurdu. Bakırköy Belediyesi Temmuz ayında bu kez inşaatları mühürledi. Son olarak Bölge İdare Mahkemesi Bakırköy Belediyesi tarafından yapılan ruhsat iptalinin yürütmesini durdurdu ve mührün kırılarak inşaatların devamının önünü açtı.