"Asrın Suyu" Projesinde Yeni Kriz



Hürriyet'ten Ömer Bilge'nin haberine göre, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) deniz altından askılı boru sistemiyle taşınan suyun işletmesi konusunda KKTC hükümetiyle çıkan krizde Ankara’da anlaşma sağlanırken, Lefkoşa’da ise, ikinci kez sorunla karşıldı.

Geçen hafta Ankara’ya gelerek suyun işletmesi konusunda hükümetler arası anlaşma taslağı hazırlayan KKTC’li bakanlar, Ada’ya dönünce yine koalisyon ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) engeline takıldı.Türkiye’nin 1.6 milyar lira harcayarak denizin 250 metre altından askılı boru sistemiyle Ada’ya ulaştırdığı suyu kimin işleteceği konusunda geçen ay da aynı sorun çıkmıştı. KKTC hükümetinin konuyla ilgili bakanları, Lefkoşa’ya gelen Türkiye heyetiyle anlaşmaya varmış, ancak koalisyon hükümetinin büyük ortağı CTP’nin Parti Meclisi anlaşmayı reddetmişti.

İmza aşamasına geldik

KTC’de geçen ay yoğun bir şekilde yaşanan tartışmanın ardından Başbakan Ömer Kalyoncu, su konusunu ikinci kez tartışmak için Ankara’ya mektup yazdı. Mektuba olumlu cevap verilmesinin ardından KKTC hükümetinin büyük ortağı CTP’den Tarım ve Maliye bakanları Erkut Şahali ile Birikim Özgür, küçük ortak Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) Ekonomi ve Bayındırlık bakanları Sunat Atun ile Kutlu Evren geçen hafta Ankara’ya geldi.

Ankara’da iki gün yoğun temaslarda bulunan KKTC’li bakanlar, Türkiye ile KKTC arasında alternatifli iki hükümetler arası anlaşma taslağı hazırladı. Türkiye kanadı, taslaklardan hangisinin tercih edileceğini KKTC hükümetine bıraktı. Taslaklardaki en büyük fark, belediyelere Türkiye’den gelen suyu alıp almama hakkı verilmesi oldu. Anlaşma taslakları, KKTC Başbakanı Ömer Kalyoncu ile Kıbrıs’tan da sorumlu Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in imzasına açıldı.

Referandum sinyali

Kriz çözüldü diye düşünülürken geçen ay yapılan ilk anlaşmayı reddeden CTP’nin Parti Meclisi önceki akşam konuyu görüşmek üzere ikinci kez toplantı. Yoğun tartışmaların yaşandığı toplantıda partiyi bağlayıcı bir karar alınmadı ancak anlaşma taslaklarına karşı çıkıldı. Toplantının ardından açıklama yapan CTP Genel Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, suyun işletilmesinde bir karara varamadıklarını ve gerekirse referanduma gidilerek halka sorulabileceğini açıkladı. Suyu işletmesi konusundaki kriz sadece Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkileri değil, KKTC hükümetinin koalisyon ortakları arasında da kriz nedeni. Hükümetin küçük ortağı UBP, Türkiye’yle varılan anlaşmanın imzalanmasını istiyor. Ortağı CTP’nin son kararını bekleyen UBP, koalisyonun geleceğini de su krizinin bağlıyor.

Faturayı kim toplayacak?

Türkiye ile KKTC arasındaki krizin temelinde, su faturalarını kimin toplayacağı sorusu yatıyor. Türkiye 4 yılda tamamladığı projede, 1.6 milyar lira harcayarak Anamur’a boşalan Dragos çayı suyunu KKTC’ye ulaştırdı. Türkiye ayrıca, mali gücü olmaması nedeniyle KKTC içindeki isale hatlarını da yaptı. Ancak Ada’ya pompalanan yıllık 75 milyon metreküp suyun son kullanıcıya ulaşması için 650 milyon liralık altyapı yatırımı yapılması gerekiyor. KKTC belediyelerinin ve hükümetin de böyle bir kaynağı yok.

Bu nedenle Türkiye, suyun kamu-özel ortaklığı yönteminle KKTC hükümetinin denetiminde işletilmesini, gerekli 650 milyon liralık yatırımın da özel sektörün yapmasını istiyor. KKTC hükümetinin kabul ettiği ancak CTP Parti Meclisi’ne takılan anlaşmada su faturaları işletme ihalesini alacak özel şirketin toplaması öngörülüyor. Belediyelerin önemli bölümü ise, gelirlerini ve fatura toplama haklarını devretmek istemiyor. KKTC’de mevcut su yönetiminde devlet belediyelere su satarken büyük oranlarda sübvansiyon uyguluyor. Belediyelerin fatura tahsilat oranları da düşük.