Yunanca 'yanmaz' kelimesinden köken alan asbest, köken aldığı kelimeden de anlaşılacağı üzere ısıya, sürtünmeye ve kimyasal ajanlara dayanıklı bir mineraldir. Orwell'ın tanımı ile, şu anı denetleyerek geçmişi, geçmişi denetleyerek geleceği denetleyebilen iktidar bu gücüne ancak insan belleğini kontrol edebilmesi ile ulaşabilir.
Dünya Sağlık Örgütü halen endüstride kullanımına izin verilen beyaz asbestin de kanser riskini artırdığını belirtiyor.
Hobbes'ın ifadesiyle tahakküm için tutkudan çok korkuya ihtiyaç var ise ve bu korku sayesinde hayatın her alanı zapturapt altına alınıyor, korkunun yarattığı "kazanılmış çaresizlik" duygusu ile özgürlükler erteleniyor, birey hayata yabancılaştırılıyor ve bu sayede "ıslah" ediliyorsa, insanın bu yok ediliş biçimini bilim ve bilim insanı önleyebilir mi?
İnsan sağlığı üzerinde başta akciğer ve karın zarı kanseri gelişimi olmak üzere pek çok soruna neden olan asbestin üretiminde getirilen kurallara uyum, asbest işyerlerinin denetimi, buralarda çalışanların asbestin yaratacağı risklerden korunması ve hastalık geliştiğinde hak ettikleri tazminatlarını alması küreselleşmenin tetiklediği pek çok olayda olduğu gibi ülkeler arasında ciddi farklılıklar gösteriyorken Otopan isimli asbestli geminin Türkiye sularına girişi tesadüf olabilir mi?
Kârın maksimizasyonunu amaçlayan üretim süreci her bireyi sayısal hale getirmiş, onu üretimin öznesi konumundan çıkararak üretimin bizzat kendisini özne yapmışsa ve o günden sonra birey sadece bir nesne, makineleşmiş bir insan, "sesli bir alet"e dönüşmüşse bilim ve bilim insanı bu dönüşümden azade midir?
1960 yılından beri akciğer ve karın zarı kanseri yaptığı bilinen asbestin üretimi ve kullanımı hakkında dünyanın birinci liginde hayat süren ülkelerin hükümetleri asbest kullanımı ve üretimi üzerine getirdikleri kısıtlamalar ve yükümlülükler nedeniyle eski asbestli gemilerini ne yapacaklarının telaşına düşmüşken, Türkiye'nin karasularına ulaşabilen bir geminin içerdiği asbest yükü hakkında verecekleri bilgiye ne düzeyde itibar edilmelidir?
1963 yılında OECD Bilim Bakanları Toplantısı öncesinde dönemin Hollanda Eğitim Bakanı'nın "Bilim bilginin bir boyutudur ve bilim politikaları kültür politikalarının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu politikaların ekonomik bir ortamda tartışılması fuhuş yapmak anlamına gelir" sözcükleri nostaljik bir şarkının güfteleri haline getirilmiş, endüstri her alandaki bilimsel bilgi üretiminin ana sponsoru olmuş, sponsor olduğu çalışma verilerinin onayı olmadan yayınlanmasına izin vermiyorsa endüstri iktidarının var ettiği bu bilim ve bilim insanından dünyaya yarar gelir mi?
Otopan isimli ölüm gemisi de dahil olmak üzere benzeri her konuda toplumsal yükümlülüklerinin bir gereği olarak bilim insanları "bilginin yurttaşa dönmesi"ne katkı sunmalı ve paranın tek geçer akçe olduğu küresel pazara karşı "doğa ve insan"ı önceleyen bir dünya yaratma mücadelesine omuz vermelidir.