Dünyadaki en ünlü “Sulak Alan”lar ve “Su Kültürüyle Bütünleşmiş Arkeolojik
Yerleşim”ler arasında bulunan Uluabat (Apollon) Gölü ve
kıyısındaki Gölyazı beldesi, Marmara-Ege (Bursa-İzmir)
otoyolu projesinin çevreye saygısız güzergâh seçimi yüzünden sözde
çağdaş uygarlığın kurbanı olmak üzere.. Başta (Bursa) “Nilüfer-Gündem
21”deki STK’ler olmak üzere, antik Apollon havzasının tarihle yoğrulmuş
çevre değerlerini yakından bilenler, “yola değil, güzergâha karşıyız” deseler
de, haklı direnişlerini karalamak isteyenlerin “otoyolu engelliyorlar”
söylemlerine engel olamıyorlar...
Oysa otoyol için ‘Apollon dünyası’nı
tahrip etmeyecek seçeneklerin de mevcut olduğunu belirten tarih ve çevre
dostları, Cumhurbaşkanı Gül’e yaptıkları başvuruda bakın neleri anımsatıyorlar:
“Otoyol projesi Uluabat Gölü kıyısından ve Ramsar Alanı’nın (Yaşama Ortamı
Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar) içinden geçmektedir. Güzergâhın
jeomorfolojik ve topografik özellikleri gereği yapılacak köprü ve viyadükler bu
tarih ve doğa havzasını yok edecek.”
Yol projesinin 1997’den önce
tasarlandığı, Ramsar Sözleşmesi’ne ise ülkemizce konulan
98’deki imzayla çeliştiği de vurgulanan başvuruda şunlar da belirtiliyor: “17
Mayıs 2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ‘sulak alanların korunması
yönetmeliği’ uyarınca gölün koruma alanı sınırları bilimsel çalışmalarla
belirlenmiş; başta Ulaştırma Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm idarelere
iletilmiş; 1/100 bin ölçekli 2020 Bursa Çevre Düzeni Planı ile Bursa Büyükşehir
Belediyesi tarafından yaptırılan 1/25 bin ölçekli plana da
işlenmiştir.”
Amaç inşaat rantı mı?
Peki, otoyol
böylesine ulusal ve uluslararası hukuka dayalı kurallarla korumaya alınan
bölgede nasıl tasarlanabiliyor? Tümüyle Ramsar Alanı içinden geçirilen bir
projeye devletin resmi kurumları nasıl onay verebiliyor? Dahası, bu
koşullarda ihalesi nasıl yapılabiliyor?
Çevreciler diyorlar ki; “Uluabat
Gölü Yönetim Planı, Sulak Alanlar Yönetmeliği’ne göre Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından ülkemizde onaylanmış ilk yönetim planıdır. Gölün çevresinde yer alan
faaliyetler ‘Yönetim planına göre yürütülmektedir; ancak proje, yaptığımız tüm
başvurulara karşın hiçbir dönem ve zamanda resmi olarak yönetim planı’nda
görüşme konusu olmamıştır.”
Demek ki yasalarla tanımlanmış danışma ve
denetleme kurullarından bile “kaçırılarak” belirlenen güzergâh, bilimi ve
çevreyi gözetme ilkelerine göre değil, belli çıkarlara ve hatta inşaat rantı
beklentilerine göre belirlenmiş; başta Karayolları olmak üzere devletin bu gibi
aymazlıkları önlemekle yükümlü kurumları da olana bitene göz yummuş; hatta
destek vermişler!
‘Yaşayan
göl’
Çevrecilerin Cumhurbaşkanı’na 3 Haziran’daki başvuruları
şöyle sonuçlanıyor: “Otoyol güzergâhı, Uluabat Gölü’nün Ramsar Alanı ilan
edilmesine neden olan Karabatak (Phalacrocorax pygmaeus) kolonilerinin en yaygın
olarak yer aldığı bölgedir. Gölde 21 değişik balık türü saptanmıştır. Anadolu’ya
kuzeybatıdan giren ‘kuş göç yolu’ üzerinde yer alması dolayısıyla kuş varlığı
yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğu’nun da en önemli sulak
alanlarından biridir. Bu nedenle Uluabat, dünyada sadece ‘40 göl’ün sahip olduğu
Yaşayan Göller (Living Lakes) unvanına sahip ‘tek’ gölümüzdür.
Düşünülen
güzergâhtaki halen kazı çalışmaları sürdürülmekte olan Aktopraklık Höyüğü ise
Marmara Bölgesi’nin insanlık tarihini 2000 yıl geriye çekmiş 7000 yıllık bir
yerleşmedir. Otoyol projesi Aktopraklık Höyüğü için saptanmış arkeolojik sit
alanı içinden de geçtiğinden, bu konuda Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma
Bölge Kurulu tarafından da güzergâhının değiştirilmesi yönünde karar
alınmıştır.”
İşte böylesi inanılmaz bir çevre ve tarih katliamını
önlemek için çaba gösteren Nilüfer-Gündem 21 ve katılımcılarının müteahhitlere
gönderdikleri mektup da oldukça anlamlı… Çevreciler, yolu “inşa etmeye
hazırlananlar”a diyorlar ki; “Bu otoyol projesinin Uluabat Gölü Koruma alanı
içinde Ramsar Sözleşmesi hükümleri uyarınca yapılması olanaklı değildir. Bu
nedenle ve henüz inşaat faaliyetleri başlamamışken ekli haritada işaretlenen
alternatif güzergâhın dikkat ve değerlendirmeye alınarak otoyol projesinin
tampon koruma sınırı dışına çıkarılarak inşa edilmesi gerektiğini
bildiririz.”
Bakalım bu tarihsel ve “zarif” uyarı sonuç verecek mi?
Harita: Yeşil hat, RAMSAR (Korunacak Sulak Alan) sınırını; sarı
hat, ihale edilen otoyol güzergâhını; mavi hat, RAMSAR alanı koruma sınırını ve
kırmızı hat ise çevrecilerin alternatif otoyol güzergâhını
gösteriyor.