AOÇ’nin ‘Kimliği’ Değiştiriliyor



Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün tarımsal kalkınmaya öncülük etmesi amacıyla kurdurduğu Atatürk Orman Çiftliği’ne (AOÇ), yeni bir “kurumsal kimlik” aranıyor. Kent araştırmacısı Fatma Gedikoğlu Üstün, “AOÇ’nin eski kurumsal kimliği ne kadar korunabildi ki şimdi yeni kurumsal kimliğe geçiliyor” eleştirisini gündeme getirdi.

AOÇ’ye yeni bir “kurumsal kimlik” oluşturmak amacıyla logo yarışması açıldı. Yarışmanın gerekçesi ise şöyle açıklanıyor:

“AOÇ’nin yeni kurumsal kimliğini seçmek, tasarımlar arasından uygun görülen logo veya amblemi kullanmaktır. Logo AOÇ Müdürlüğü’nünmisyon ve vizyonuna uygun, devlet kurumu olma niteliğini taşıyan, akılda kalıcı, yaratıcı, aktif, orijinal ve çeşitli medya ortamlarında kullanılabilir yapıda olmalıdır.”

Kent araştırmacısı Üstün, hem gerekçeyi hem de 75 yıldır kullanılan logodan vazgeçilmesini eleştirdi. Misyonuna ve vizyonuna uygun yeni bir logo arayışında olunan AOÇ’nin, “1925 yılından itibaren Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankaralıların dinlenmesi, eğlenmesi, çiflikte üretilen sağlıklı gıdaları doğrudan satın alabilmesi ve çağdaş tarımın uygulanması amacıyla kurulduğunu” kaydeden Üstün, “AOÇ, bu amaçların hiçbirine hizmet eder niteliğini koruyamamıştır” dedi.

‘Halk kullanamıyor’

Üstün, çiftlik arazisi üzerinde bulunan Marmara Köşkü’nün Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), eski bira fabrikasının yanındaki “Bira Parkı”nın da başka bir kamu kurum tarafından sosyal ve dinlenme tesisi olarak kullanıldığını anlattı. Üstün, çiftliğin, kuruluş amaçlarından biri olan dinlinme ve eğlenme hedefine bu nedenle ulaşılamadığını, çünkü halka kapalı olduğunu belirtti.

Sosyal kirlilik

Çiftlik içindeki yolların ihtiyaç dışında genişletildiğini aktaran Üstün, “Arazinin büyük bir kısmı moloz yeri, otobüs garajı, bovling salonu, süpermarket ve döküntü ‘fast food’ alanları ile sosyal kirliliğe tabi tutulmuştur” dedi.

Hayvanat Bahçesi’nin rantı

Hayvanat Bahçesi’nin de öğrenme, dinlenme ve eğlenme amaçlarını gerçekleştirmediğini belirten Üstün, “Çevresinde görüntü kirliliğine bulanmış, biçimsiz kebapçılar türedi. Hayvanat Bahçesi’nin modernleşmesi ve gelişmesi söylemi, çiftliğin Anakent Belediyesi’nce başka amaçlarla kullanılması ve rantından yararlanılması aracı oldu” vurgusunu yaptı.

‘Üretim azaldı, sebze meyve yok’

Diğer bir kuruluş amacı olan üretimin son dönemde çok azaldığını ve üretilen ürünlerin hiçbir özelliğinin olmadığını dile getiren Üstün, “Uzun yıllar süt fabrikasının yelpazesinde 150 çeşit ürün olmasına karşın günümüzde sadece süt, yoğurt ve dondurma üretiyor. Yönetim, çiftlik ürünlerinin satılacağı mağazayı bile taşerona devretti. Ayrıca bu mağzada çiftliğin ürettiği herhangi bir meyve sebze de yok” diye konuştu.

‘Yeni logo, yeni tertip’

AOÇ’nin durumunu bu şekilde özetleyen Üstün, “Çiftlik her gün eskimeye, tükenmeye ve yok olmaya doğru giderken, ‘Tarım Bakanlığı’nın memurlarından oluşan AOÇ idaresinin’ bu logo yarışması ile neyi amaçladığı anlaşılamamıştır” dedi. Üstün, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Logonun değiştirilmesinde belirtilen amaçta, ‘AOÇ’nin yeni kurumsal kimliğini seçmenin’ altında ne yatmaktadır? Artan rekabat koşullarında markalaşmak bu kadar zor iken 75 yıldır kullanılan logodan bu bahane ile neden vazgeçiliyor? AOÇ’nin eski kurumsal kimliği ne kadar korunabildi ki şimdi yeni kurumsal kimliğe geçiliyor? Yeni logo yarışmasının yeni bir tertip olduğunu düşünüyoruz.”