Ankaralı İzleniyor



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS), Ankara’da 513 ayrı noktadan bin 400 kamerayla gözetleme yapıyor. Kameralar, bankta oturan bir kişinin açtığı kitabın satırlarının okunmasını sağlayacak kadar yüksek çözünürlüklü ve 360 derece çevresinde dönebiliyor.

Ankara’da asayiş ve trafiği izlemek için oluşturulan KGYS, Başbakan Erdoğan tarafından Aralık ayının başında hizmete açıldı. Edinilen bilgiye göre Ankara’nın 513 noktasında bin 400 kamerayla izleme yapılıyor. Kameraların çözünürlükleri oldukça yüksek. Çok net ve ayrıntılı görüntü çekebilen kameralardan 298’i kendi etraflarında 360 derece dönüp çekim yapabiliyor. Parkta oturan ve kitap okuyan bir kişinin kitabındaki satırları kamera aracılığıyla okumak da olanaklı. Özellikle Ankara’nın merkezi bölgelerinde çok sayıda kamera, hem trafiği hem de insanları gözetliyor. Trafik suçlarında cezai işlemin uygulanmasının ardından olası itirazlara karşı depolanan görüntülerden fotoğraf ve 12 saniyelik görüntülerin kanıt olarak kullanılması da yasal çerçeve içinde bulunuyor.

Sistem, “Ankara polisinin sevk ve idaresinin dijital ortamda tek bir merkezden yapılmasını” amaçlıyor, verilerin tek bir veritabanında toplanmasını ve bu verilere dayanarak güvenlik planlamaları yapılmasını hedefliyor.

Kameralar, trafiği de engelliyor

Kameralar, kent içi yolların uygun biçimde projelendirilmemiş olması nedeniyle, başkent trafiğini de felç ediyor. Özellikle, ana yollarda sağa dönüşler için ayrı bir cep yapılmamış olması nedeniyle sürücüler, sağdan geçen yayalar için yanan yeşil ışığı caddenin sağ şeridinde beklemek zorunda kalıyor. Bu nedenle trafik özellikle yoğun saatlerde arap saçına dönüyor. Avrupa’da, sağa dönecek araçların yayalara yanan yeşil ışığı trafiği aksatmadan bekleyebilmeleri için cepler yapılmış durumda. Ankara’da caddelerin dar olması, cep yapma olasılığını da azaltıyor.

‘Görüntüler mozaiklenecek’

Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, başkentteki kameraların insanların özel yaşamına müdahale etmeyeceğini söyledi. Yüksel, Cumhuriyet’e daha önce yaptığı açıklamada, “Kameralar belli bir yüksekliğe yöneldiği zaman, konutların pencerelerine yöneldiği zaman otomatik olarak görüntü mozaiklenecek. Kameralar, vatandaşın evini gözetlemeyecek, böyle bir konudan kimse çekinmesin” değerlendirmesini yapmıştı.

Kent Güvenlik Yönetim Sistemi’nin bazı faydaları ise şöyle ön plana çıkıyor:

* Trafik suçlarında ciddi bir azalma oluyor,
* Çalıntı araçlar trafikte izlenebiliyor,
* Terörist saldırganlar kent merkezlerinde izlenebiliyor,
* Polisin toplumsal olaylarda yönlendirilmesi kolaylaşıyor,
* Polisin elinde ciddi bir bilgi toplama aracı oluyor.



Yrd. Doç. Dr Altıparmak, başkentteki kameraları değerlendirdi

‘Özel yaşamın gizliliğini ihlal edebilir’

Sinan TARTANOĞLU

Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, başkentte birçok noktaya kurulan kameraların nerede ve kaç tane olduğunun tam olarak bilinmesi gerektiğini, aksi takdirde en önemli insan haklarından biri olan özel yaşamın gizliliğinin ihlal edilebileceğini söyledi. Altıparmak, “Sokağa çıkmış olmamız, özel yaşamımızı tüm kamuya açtığımız anlamına gelmez” dedi.

Altıparmak, Venedik Komisyonu’nun 2007 tarihinde aldığı kararda, kamusal alana konulacak kameraların mutlaka bir yasaya dayandırılması gerektiğinin vurgulandığını anımsattı. Altıparmak, “Türkiye’de kamusal alanları görüntüleyen kameraların ne şekilde işletileceğini düzenleyen bir yasa yok. Bu, kameraların hiçbir koşula bağlı olmaksızın her yere koyulabileceği ve kayıt yapılabileceği anlamına gelir. Buna karşılık, kameraların işleyişinden zarar görme ihtimali olanların başvurabileceği hukuksal bir yol da öngörülmemiştir” dedi.

‘Temel haklar trafiğe feda edilemez’

Temel hak ve özgürlüklerin anayasaya ve uluslararası sözleşmelere göre sadece yasayla sınırlanabildiğini anlatan Altıparmak, “Türkiye’de güvenlik kameralarının insan haklarına yapılmış bir müdahale olduğu düşünülmediği için yasa çıkarmaya da gerek duyulmuyor. Temel hak ve özgürlükler trafik kazalarını önlemek amacına feda edilemez” diye konuştu.

Altıparmak, bu haliye Ankara’daki sistemin özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin saklanması gibi temel haklar bakımından ciddi sorunları olduğunu söyledi. İzlenenlerin izleyenlere güvenmesi gerektiğini belirten Altıparmak, “Bu güvenin sağlanmasının ön koşulu, kamera kullanımının şartlarını ve hukuksal sonuçlarını gösteren açık bir yasanın varlığıdır. Bir insanın sokağa çıkmış olması, özel yaşamını tüm kamuya açtığı anlamına gelmez” diye konuştu.

‘Bağımsız denetim ve yaptırım gerekli’

Venedik Komisyonu’nun söz konusu kararına göre, “Bağımsız bir mekanizmanın, kişisel verilerin nasıl kullanıldığına dair bir denetim yapması” gerektiğini belirten Altıparmak, kameraları kullananlar ve görüntüleri depolayanların keyfi davranamayacağını yurttaşların bilmesi gerektiğini söyledi. Altıparmak, “Bu görüntüleri kaydeden, depolayan ve kullanan kişilerin hukuki, idari ve ceza sorumluluğunun açıkça düzenlenmesi gerekir” dedi.

Kerem Altıparmak, “Kurulan kameraların kaç tane olduğu, tam olarak nereye yerleştirildiği, bunda bir sakınca varsa, izlenen bölgede açıkça görülebilecek bir noktaya bir uyarı tabelasının yerleştirilmesinin zorunludur” dedi. “Kaydedilen görüntülerin nerede ve ne kadar süre ile depolanacağı, kimler tarafından kullanılacağı ve ne şekilde imha edileceği de mutlaka açık bir şekilde düzenlenmeli” diyen Altıparmak, “Kamerayla izlemenin amacı insanları dikizlemek değil, kamu düzeninin bozulmasını engellemektir. Bu da kamera gizlenerek değil tam tersine yeri belli edilerek sağlanabilir. Kamu yararına olan da budur zaten” diye konuştu.

‘Kötüye kullanılabilir’

CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan, uygulamanın özel yaşama müdahale amacıyla kötüye ullanılabileceğine dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ortak alan ve özel alan ayrımı yapılmayan bir ülkede hassasiyeti yüksek görüntü kabiliyeti mükemel cihazların kötüye kullanılması gündeme gelebilir. Bu güvenlik meselesini Türkiye kadar abartan olmadı. Güvenlik adına insanların yaşam alanına müdahale edilmeye başlandı. İnsanlar tüm davranışlarnı kontrol etmek durumunda kalıyor. Böyle bir otokontrol sistemi sağlıklı bireyler gelişmesine engel olur. Telefonda rahat konuşamayan, parkta rahat oturamayan bir toplum haline geldik. Bir kent korkusu yaratılmaya başlandı.”