"Ankara Yine İstanbul'u Satmaya Soyunuyor"



Meslek Odaları üçüncü köprünün tekrar gündeme gelmesine sert tepki gösterdi. Ortak yazılı bir açıklama yapan Çevre Mühendisleri, Harita ve Kadastro Mühendisleri, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Jeofizik Mühendisleri, Jeoloji Mühendisleri, Maden Mühendisleri, Mimarlar Odası, Orman Mühendisleri, Peyzaj Mimarları, Ziraat Mühendisleri ve Eczacı Odaları İstanbul Şubeleri, "Üçüncü köprüyle ilgili gelişmeler, Ankara'nın bir kez daha İstanbul'u satmaya soyunduğunu ortaya koyuyor. Ama bu kez belediye başkanlığı döneminde üçüncü köprüye karşı çıkmış bir Başbakan döneminde" dediler.

1. Köprü’nün Boğaziçi’nde, 2. Köprü’nün içme suyu havzaları ve ormanlarda yarattığı tahribat ortadayken kentin yaşam kaynaklarının geri kalanlarını da geri dönülmez biçimde yok edecek 3. Köprü’yü gündeme getirmenin İstanbul'a ihanet etmek olacağının savunulduğu açıklamada, söz konusu spekülatif yatırımın önüne geçebilmenin İstanbullunun soruna sahip çıkması ve yaygın bir tepki göstermesi dışında başka bir yolu olmadığına dikkat çekiliyor. Başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, İstanbul’daki tüm   belediye başkanları ve İstanbul milletvekilleri, meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve İstanbullular, 3. Köprü’ye karşı çıkmaya ve bu yönde tavır koymaya çağrılıyor.

Açıklama şöyle devam ediyor:

"1950’li yıllardan başlayarak karayolcu politikaya teslim olan ülkemizde 40  yılı aşkın süredir Boğaz karayolu geçişleri- köprüler- tartışılıyor. İki köprüsünü de tüm eleştirilere ve uyarılara karşın yapmış ve sonuçlarını da olanca açıklığıyla yaşamış ve yaşamakta olan bir ülkede 3. Köprü’nün  hala gündeme gelebilmesi, bu spekülatif yatırımın  amaçları konusundaki görüşleri de netleştiriyor.

1.Boğaz Köprüsü’nün, 29 Ekim 1973’te, bir “ 50. yıl anıtı”(!) olarak hizmete girmesinin hemen ardından , karşı çıkma gerekçelerinin ne kadar haklı olduğu bir bir ortaya çıkmaya başladı. Hele “ köprüler tuzağı” tanısı öylesine kısa sürede doğrulandı ki, 1. Köprü’nün açılışından sadece  üç yıl sonra 2. Köprü gündeme geldi.  İlk kez Bedrettin Dalan tarafından , 2. Köprü’nün faaliyete geçtiği 1988 yılında, güzergah önerisiyle birlikte kamuoyu önüne getirilen  3. Köprü konusu  ise, zaman zaman gündeme gelerek, zaman zaman ertelenerek, bugüne kadar taşındı.

1980’lerin sonunda 3. Köprü’yü kamuoyunun önüne ilk kez bir proje olarak çıkaran  Bedrettin Dalan’dan sonra,  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının 3. Boğaz Köprüsü’ne karşı tavır sergiledikleri;  bunu çeşitli vesilelerle ifade ederek, tüp geçişten yana tavır aldıkları bilinmektedir. Bu çerçevede, Recep Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemlerde, “3. Boğaz Köprüsü”’ne sıcak bakmadığını  ve Boğaz’dan geçişe köklü bir çözüm getirmek için tüp geçişin takipçisi olacağını” açıkça ifade etmiş olduğu ;  3. Boğaz geçişinin  raylı tüp geçişle  sağlandığı İstanbul Nazım İmar Planı’nın ve gene raylı tüp geçiş öneren İstanbul Ulaşım Ana Planı’nın  Tayyip Erdoğan’ın  Belediye Başkanlığı döneminde gerçekleştirildiği henüz hatırlardadır. Ancak,  buna karşın, 3. Köprü girişimleri doğrultusunda son yıllarda yaşanan gelişmeler, “Dün dündür, bugün bugündür” deyişini politikacılar açısından haklı çıkartan bir çizgi izlemektedir.

Ulaştırma Bakanı’nın açıklamaları ile  tekrar gündeme gelen ve bu kez, yaşanan krize  karşın,  bu yıl içinde ihalesinin bile tamamlanması hedeflenen 3. Köprü’nün, gerçekleşmesi halinde,  İstanbul üzerinde yaratacağı geri dönüşü olmayan yıkıcı  tahribat   senelerdir ve defalarca  gündeme getirilmiş ve  vurgulanmıştır. Kentin tüm yaşam kaynakları, yani ormanları, içme suyu havzaları ve tarım alanları kentin kuzeyinde yer almaktadır ve zaten ciddi tahribatların söz konusu olduğu bu alanlar, bir de 3. karayolu köprüsü ile çekim merkezleri haline getirildiklerinde, dönüşü olmayacak biçimde yok olacaklardır.  Bunun İstanbul için son derece tehlikeli  ve can alıcı bir gelişme demek olduğu açıktır.

Strasbourg’da yapılan Avrupa Konseyi Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konferansı’nın 18 Mart 1992 günlü oturumunda kabul edilen  ve Türkiye’nin de imzaladığı Avrupa Kentsel Şartı’nda aynen şunlar söyleniyor:

Madde 4/1:”Kente karşı otomobil”…;Durum artık buna çok yakındır.Otomobil kentleri öldürmektedir. Öyle ki 2000’li yıllar, artık  ikisi bir arada olamayacağından, otomobil ya da kentten birini seçmemizi zorunlu kılacaktır. “

Ankara,  3. Köprü  üzerindeki  bu açık ısrarı ile,  tercihini , kente karşın otomobilden yana koyduğunu açıkça ilan  etmektedir. Bizler, bu  konudaki tercihimizin köprüye karşın “kent” olduğunu vurgulayarak,  Boğazın karayolu ile geçilmesine ve buna aracı olan Boğaz köprülerine karşı olduğumuzu, 3. Köprü ve köprülü geçiş  tercihlerinin gündemden kaldırılmasının İstanbul için vazgeçilemez bir zorunluluk olduğunu  bir kez daha vurguluyoruz".