Yaz ayları olmasına rağmen, Ankara trafiğinde son aylarda yaşanan sıkıntılar giderek karabasana dönüşmüştü. Her gün değişen trafik düzeni, tek yön uygulamaları ile oynamalar, kapatılan yollar, kenti ve yaşayanları şaşkınlaştırdı. Halk bir yandan neler oluyor diye sorarken, diğer yandan evine ulaşabileceği, evinden işine ulaşabileceği yolları keşfetmeye çalışıyor.
Yaz aylarının düşük yoğunluğunda yaşananlar, okullar açıldığında yaşanabilecekleri düşündükçe unutuldu. Ve o gün geldi çattı, okullar açıldı. Ankara’nın diğer günlerde işlemeyen trafiği bazı hatlarda tümüyle durdu ve pazartesi sabahı pek çok Ankaralıya saç baş yoldurdu. Ankara’da yaşanan karmaşanın başlıca ve belki de tek sorumlusu Büyükşehir Belediyesi ve onun iktidar belediyesi olmanın zevkini sürmeye çalışan, bol bulduğu anlaşılan olanakları kentin neresine sürteceğini şaşıran başkanından başkası değil.
Bilindiği üzere, genel seçimler öncesinde ülkeyi yönetme hevesiyle hareket eden ve DP’yi ele geçirmeye çalışan, 100 dev adam projelerini ortaya atan Gökçek, uzaklaştığı AKP’li arkadaşlarının seçimlerde tek başına iktidara gelmesi sonrasında, eski dostluklarını ve arkadaşlıklarını hatırlayarak partiye “biat” etmiş ve iktidar belediyesi olarak Ankara’yı uçurma sözleri vermişti. Gökçek uçurma konusunu gerçekten düşünmüş olmalı ki, Altındağ’da, Ankara Kalesi’nin karşısına, Hıdırlık Tepesi’ne (sabit de olsa) dev uçak oturtma projesini televizyonlarda ballandıra ballandıra anlatmıştı.
Dev uçak projesinin mucidi seçimler sonrasında ortadan kaybolmuş olmalı ki, proje bir türlü uygulamaya geçirilemedi. Halkı sabit uçakla uçuramayan sayın Gökçek bu kez bir başka uçuş yöntemini yaşama geçirdi. Ankara’nın girişlerinde var olan karayollarının şerit sayıları arttırılarak, yollar uçuş pistine dönüştürüldü. Havaalanından daha geniş duruma getirilen yollarda, Ankaralılar gerek araçlarıyla ve gerekse yaya olarak uçuşa geçer (!) hale geldi. Seçim öncesi verdiği sözleri birer birer yerine getiren başkan Gökçek’in projeleri ile kent değil ama kentliler istemeden uçmaya başladı.
Ülkemizde geçerli olan mevzuata göre; imar programına ve yatırım programına alınmış, usulüne uygun olarak planlaması yapılmış, halka duyurusu yapılmış ve itiraz haklarının, halkın kararlara katılımının önü açılmış, daha sonra projelendirilmiş ve usulünce ihale edilmiş olması gereken pek çok yapım işi, sürpriz paketleri gibi birbiri ardına başlatıldı. Günümüzde Ankara’da bulunan ve birbirini kesen tüm yollar ya alt-üst geçide dönüşmüş durumda ya da belediyenin gözünde ilk fırsatta eşilerek geçilmesi gereken potansiyel alt-üst geçit inşa alanı. Basına yansıyan bilgilere bakılırsa Ankara’da alt-üst geçit yapılacak 50 kavşak daha var. Yap yap bitmez, dönem sonunu rahat getirir.
Ankara’da yaşanan bu programsız şımarıklık, ne yazık ki diğer bazı kentlerimize de sıçradı. Ankara’da yaşanan furyanın zaman zaman yavaşlaması, 60 günde bir alt-üst geçit yapmayı alışkanlık haline getirmiş firmaları yeni arayışlara itti. İşleyen demir ışıldar şiarıyla hareket eden yapımcı firmalar aracılığıyla Antalya, Denizli vb. iktidar belediyesi olan bazı illerde yer yarıldı ve alt geçitler işlemeye başladı. Yapılan geçitlerden geçenler, iktidar belediyesinin ne demek olduğunu daha iyi anlar duruma geliverdiler.
Başkent Ankara’da ise tek başına alt-üst geçit yapımlarının, iktidar belediyesi olmanın vurgulanmasına yetmeyeceği, amaçlanan düzeye seçimlere kadar gelinemeyeceği düşüncesi, işin daha da büyütülmesine ve boydan bulvar düzenlemeleri, seri köprü yapımları dönemine geçilmesine yol açtı. Bu amaçla, kısa süre önce yapılmış yollar kazıldı, döşenmiş taşlar kırıldı, dikilmiş ağaçlar söküldü. Ankara’nın her köşesi iktidarın gücünün sergilendiği mekanlara dönüştürüldü.
Okulların açılma tarihi yaklaştığı, sıkıntıların katlanacağı bilindiği halde başlatılan çalışmalar, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bir başka tarihi hedeflediği, çalışmalarını bu nedenle hızlandırdığı izlenimini uyandırıyor. Amaç seçimlerden belirli bir süre öncesinde Ankara’nın çehresini değiştirmek (!), iktidar belediyesi olmanın ne demek olduğunu oy kullanmaya gidecek halka gösterebilmek. Bu amaç uğruna harcanan ise Ankara’nın tüm geleceği. Günümüzde Ankara kentinde planlama tümüyle devre dışı, kentte yapılan en büyük yatırımlar, geçerken yapılan sıradan yapım işleri. Karşı duruş etkisiz, yargı yavaş, sivil toplum güçsüz ve soluksuz. Ankara şaşkın, Ankaralı şaşkın…