Ankara Mimarisi



Başkentin yeni ve güzel mimaride başı çekmemesinden üzüntü duyuyorum. Türkiye’ye her alanda öncülük etmek ve başka ulusların başkentlerine örnek olmak umuduyla yaratılmış olan modern Ankara, heyecanlı bir başlangıç yaptıktan sonra, 1940’lı yıllarda Nazi mimarisini taklide yönelerek, ardından hayal gücünden ve yenilik anlayışından yoksun kalarak düş kırıklığı yarattı. Belki Ankara mimarisine vurulan en yaman darbe, Vedat Dalokay’ın olağanüstü Kocatepe Camii projesinin –yarışmada birincilik kazandığı hâlde– muhafazakâr kesimin kışkırtmalarıyla – veto edilmesiydi. (O enfes proje Pakistan’daki ilericiler tarafından kabul edilerek İslamabad’da gerçekleştirildi: Büyüleyici bir mimari ve ibadet anıtı olarak yükseldi.)

Son on yıllarda, birkaç tane çok cesur mimari eserine kavuştu başkentimiz: İş Bankası Genel Müdürlüğü olarak inşa edilen, şimdiki BBDO binası, bazı büyükelçilikler, Eskişehir Yolu’ndaki yapılardan bazıları, Mogan Camisi, Doğramacı Ali Paşa Camisi vb. Ne var ki, Türkiyemizi on binlerce yeni camideki eski, yavan, taklit üslûplardan kurtarmak amacına hizmet edebilecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı, kendi binasının yanında inşa edilen büyük caminin geleneksel tarzda yükselmesine göz yumdu. Oysa, orada modern bir yapı, yepyeni bir mimari zevkinin ülkemiz için mükemmel bir örneği olabilirdi.

36 bin mimarı bulunan Türkiye, mimarlıkta yenilikte nasıl böyle geri kalabilir? Mimarlarımızın binlercesi, ülkeyi –dünyaya parmak ısırtacak– bir üslûp devrimine kavuşturmak istiyor. Buna rağmen, İslam dünyasında ve bize benzer nice memleketlere kıyasla, yenilikler bakımından geriyiz. Fas, Endonezya, Abu Dhabi, Ürdün ve daha birçok ülke, bizden çok ileri bir anlayışla, modern üslüpları baş tacı ediyor.

Oysa, bizim uluslararası ilgi gören pek çok mimarımız var. Sadece son günlerde adı duyulanlardan birkaçı: Barselona’daki Dünya Mimarlık Festivali’nde 4 ödül kazanan Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık... “Üretim, Enerji ve Dönüşüm” kategorisinde birinciliği elde eden TOCA Mimarlık... Ağa Han Ödülü’nü alan Emre Arolat...

Ankaramız yeni mimari tarzlarında büyük bir hamle yapmayı, bir ulusal hizmet ve bir uygarlık görevi bilerek harekete geçmelidir. Memlekete örnekler vermesi gereken başkent, kendine Nevşehir Otobüs Terminali binası ile Derinkuyu Park Camisi’ni, Akçakoca Merkez Camisi’ni örnek alsa iyi olur.

Bir de, İstanbul’da bir saçma ihtimal belirdi: TOKİ, Edirne Selimiye Camisi’nin bir kopyasını İstanbul’da inşa edecekmiş! Mimar Sinan’ın başyapıtı ve Türk İslam mimarisinin harika bir abidesi olan Selimiye Camisi’nin haysiyetine böyle bir müdahale affedilemez. Bu niyetten derhal vazgeçilmeli.

Ankara Büyükşehir Belediyesi ile öteki Ankara belediyeleri, bir yaratıcı ittifak kurarak, yeni bir Başkent Mimari Hamlesi başlatmalı. Bu çalışmaya ülkemizin dünya çapındaki belli başlı mimarlarıyla Frank Gehry, Rem Koolhaus, I.M. Pei, Zaha Hadid gibi büyük uluslararası ünlülerin danışman olarak katılması sağlanmalı.

Ankara, ileri mimarinin yepyeni, cesur, atılgan bir odağı olamaz mı?