Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “ucube” dediği, heykeltıraş Mehmet Aksoy’a ait “İnsanlık Anıtı”nın yıkılması için Kars Belediyesi tarafından teknik heyet oluşturuluyor. Teknik heyetin çalışmalarını bir ay içinde tamamlayacağı ve heykelin yıkılacağı belirtildi. Bu arada, heykelin İzmir Karşıyaka’ya taşınması için de Karşıyaka Belediyesi yetkilileri bugün Kars’ta incelemelerde bulunacak.
Başbakan Erdoğan’ın “ucube” benzetmesinde bulunduğu Kars’taki “İnsanlık Anıtı” heykelinin yıkılması için çalışmalara başlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kars Belediyesi yetkililerinden alınan bilgiye göre heykel bir ay içinde yıkılacak. Kars Belediyesi’nce heykelin yıkımı için oluşturulan teknik heyetin içinde de başta arkeologlar olmak üzere, mühendisler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’ndaki uzmanlar bulunuyor.
Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, belediye de heykelin yıkımı için gerekli araç gereci sağlayacak. Teknik heyette yer alacak kişilerin belirlenmesinin ardından da yıkım için ihale açılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, 35 metre yüksekliğinde ve 350 ton ağırlığındaki anıtın yıkımının kolay bir iş olmadığı, anıtın sit bölgesine yapılmış olduğundan yıkımı sırasında bölgeye zarar verilebileceğini belirtiyor. Kars Belediyesi yetkilileri de sit bölgesine zarar vermemek için teknik heyet oluşturulduğunu savunuyor.
Öte yandan anıtla ilgili tartışmalar başgösterdiğinde, anıta Karşıyaka Belediye Başkanı CHP’li Cevat Durak sahip çıkmıştı. Durak ve beraberindeki heyetin bugün anıtın taşınmasıyla ilgili olarak Kars’a gideceği öğrenildi. Ancak Kars Belediyesi yetkililerine göre, heykelin İzmir’e taşınması ağırlığı ve yüksekliği nedeniyle “olanaklı değil.” Bu nedenle de heykel en az bir ay içinde yıkılacak.
‘Bütün dünyada ses getirir’
Heykeltıraş Mehmet Aksoy, Kars Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş’un ‘İnsanlık Anıtı’nın yıkılacağı yönündeki açıklamasına sert tepki göstererek heykelin yıkımına dair karara inanmadığını söyledi.
Daha önce verdiği demeçlerde, “Heykelimi yıkarlarsa Taliban’a dönerler” diyen Aksoy, dün heykelin önünde yaptığı açıklamada, heykelle ilgili hukuksal yollara başvurduğunu söyleyerek Kars halkına seslendi: “Kars halkından beklentim; sadece duyarlı olsunlar, sanat eserine sahip çıksınlar. Kutsalları birbirine karşı koymasınlar. Ekmekle sanatı karşı karşıya koymasınlar, bunlar çok farklı şeyler. Abartılara kulak asmasınlar. Televizyon bir şey söylüyor, basın başka bir şey söylüyor. Gerçeği görmek çok zor. Gerçek çok acayip örtülerle örtülmüştür. Vicdanlı ve sağduyulu olmak gerekir. Ben başka bir şey söylemek istemiyorum” dedi. İnsanlık Anıtı ile ilgili elinde bir sözleşmenin bulunduğunu belirten Aksoy, şöyle devam etti:
“Bu heykele başlarken bir sözleşme gerekiyor. Benim bir sözleşmem var. Bu konuda meclis kurul kararı da var. Onlar da biliyorlar ki heykeli sözleşmede 350 bin liraya üstlendim. Bunun içerisinde çimentosu, demiri, taşınması, işçiliği her türlü şeyi dahil. Benim şu anda belediyeden aldığım para 120 bin lira görünüyor. Bunun dışında heykelle ilgili söylenen her türlü şey yalandır.”
‘Yıkılması bir-iki yılı bulacaktır’
Aksoy, heykelin yıkılmasına ilişkin karara ise şu yanıtı verdi:
“Bu fiziki olarak tabii ki yavaş yavaş yıkılabilir. Ama büyük ihtimalle bu çok uzun zaman sürecektir. Bir yılı, iki yılı bulacaktır. O kadar zaman içerisinde de bütün dünyada ses getirecektir. Bunun yapılmaması gerekir. Türkiye’nin dünyaya böyle bir imaj vermemesi gerekir. Bu çok üzücü bir şeydir. Yetkililerin, kurumların bu sorumlulukta olmaları gerekir. 3 sene içerisinde bir Koruma Kurulu beş karar değiştirir mi? Yıkım kararı var deniyor, ben buna inanmıyorum. Böyle bir karar yoktu. Bir anda nereden çıkartıldı, imzalandı?..”
‘Demokraside böyle şey mi olur?’
Kars’ta Başbakan’ın ‘ucube’ olarak nitelediği insanlık anıtının yapılmasına ön ayak olan dönemin AKP’li Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’yla konuşuyoruz. Alibeyoğlu hem anıta ‘ucube’ yakıştırması yapılmasına üzülüyor hem de yıkımı fermanının çıkarılması için “Ne kadar hazin, demokrasilerde böyle şey mi olur?” diyor.
- Sizin AKP’den belediye başkanlığınız döneminde Kars’ta yaptırılan Özgürlük ve Barış Anıtı’na Başbakan Erdoğan’ın “ucube” demesini ve oradan kaldırılması için gerekenin yapılması gerektiğini söylemesini nasıl karşıladınız?
Anıtın yapıldığı bölge gecekondu alanıydı. Bizim kentsel dönüşüm projemiz vardı. O bölgeyi boşaltıp gecekondularda yaşayanları TOKİ’nin yaptığı konutlara yerleştirdikten sonra yeşil alana dönüştürdük. Daha önce Kars Kent Konseyi’nde stratejik planımızı hazırlamıştık. Bunun çerçevesinde Kars’ın vizyonunu belirlemiştik. Ayrıca da Kars’ın sembolü olacak bir anıt yapılmasına karar vermiştik. Daha sonra Kars Belediye Meclisi’nin oybirliğiyle kentsel dönüşüm çerçevesinde bir park yapılması kararı alındı. Bu parkın ortasına da bir anıt yapalım, dedik. Habil’le Kabil’den bu yana iyilikle kötülüğün, güzellikle çirkinliğin mücadelesi var. O nedenle dünyaya bir insanlık, barış mesajı verelim dedik. Ama dünyadan çok bizim kendi kendimize böyle bir mesaj vermeye ihtiyaç var.
Dedik ki: “Bu anıt Türkiye’nin de sembolü olsun.” Bu, dünyanın en yüksek ikiz anıt heykeli oldu. İki insan gibi görünüyor ama aslında tek insan. Birisi güzellik ve iyilik elini uzatıyor. Öbürü kötümserlik ve çekimserliği simgeliyor. İkisi birleştiğinde insanın özü ortaya çıkıyor.
- Siz bu anıtın dünyadaki soykırım anıtlarına karşı dikildiğini de söylemiştiniz...
Evet. Soykırım anıtları kan davalarını pompalıyor. Buna karşı insanlık anıtı yapalım, dedik. Kars biliyorsunuz 40 yıl işgal gördü. Acılar çekti. 1877 Berlin Antlaşması’yla Ruslara savaş tazminatı olarak bırakılmış. 90 bin askerimiz tek mermi atmadan o coğrafyada şehit olmuş. Yine 1893 savaşı destanı var.
- “Ucube” anıtın yapılış öyküsünü anlatır mısınız?
2005’te ihaleye çıkarıldı. Yapmaya başladık. Aradan iki yıl geçti. Anıtın yapımı belli bir aşamaya gelmişken birilerinin araya girmesiyle sanki o bölge SİT alanıymış gibi gösterilmek istendi. Erzurum Koruma Kurulu geldi, baktı. Orasının SİT alanı olmadığını tescil etti.
O arada yaptığımız parkın içinde anıtın bulunduğu parseli tescillendirelim dedik. Koruma Kurulu anıtın bulunduğu parseli tescil etti ve anıtın yapımının devamına karar verdi. Bizden çevre düzenlemesine ilişkin de bir proje istendi. Biz bu anıtın yapımını sürdürdük. Arkasına 50 bin kişilik bir amfitiyatro, onun arkasından kaleye bir teleferik yapacaktık. Ama ne yazık ki nereden geldiğini bilmediğimiz siyasal baskı sonucu engellemeler geldi. İnşaatın başlamasından üç yıl sonra kaynak bulamadığımız için çalışma ağır aksak devam etti. Derken imar müdürümüzden Koruma Kurulu’nun inşaatın durdurulmasına karar verdiğini öğrendik. Gerekçe de orada bir tarihi askeri tabya olmasıymış. Oysa orada tabya filan yok. 1945 yılında kaleyi korumak amacıyla bir korugan yapılmış. Daha sonra kapanmış, hayvanlar için bir barınak haline getirilmişti.
- Peki, o koruganı ne yaptınız?
Onlarca araçla orayı da temizledik ve insanlık anıtının altında Sarıkamış şehitlerimizin de anılacağı, savaşın en kötü yanlarını gösteren bir insanlık müzesi yapalım dedik. İnsanlık anıtının tam altında da 35 metrelik vicdanın gözyaşı olacaktı. Ermenistan’daki soykırım müzesinde yanan ateşe karşı buraya ateşi söndürecek suyu getirecektik. O da yapılamadı. Bitmemiş bir inşaata ilişkin fikir yürütmek, yorum yapmak ne derece etiktir? Bunun takdirini kamuoyuna bırakıyorum. Beğenmeyebilirsiniz. Gerçi heykeltıraşımız (Mehmet Aksoy) kabul etmiyor ama ucube de diyebilirsiniz. Ama kaldırılması kararını veremezsiniz.
‘İnsanlık Anıtı’ sit dışında
Oktay Ekinci
Kars Belediyesi’nce “İnsanlık Anıtı”nın “yıkım gerekçeleri” arasında belirtilen “Sit alanında kaçak uygulama” söyleminin gerçeği yansıtmadığı kanıtlandı. Çünkü, Koruma Yüksek Kurulu’na konuyla ilgili sunulan raporda anıtın “sit dışında” kaldığı; yanındaki “tarihi” denen ve 100 yıllık olduğu savlanan siperlerin de 2. Dünya Savaşı yıllarında yapıldığı belirtiliyor.
Anıtla ilgili ilk “muhalefet”in Erzurum Koruma Kurulu’ndaki bazı üyelerden gelmesi üzerine konuyu incelemeye alan Anıtlar Yüksek Kurulu’na 2010 yılının Haziran ayında rapor hazırlayan komisyon, Erzurum kurulunun “yıkım” yorumu yapılan kararlarında çelişkiler olduğunu belirterek konunun “Kültür Varlıklarını Koruma Yasası”na değil, “İmar Yasası”na göre ele alınması gerektiğini belirtiyor. Belediye sınırları içerisinde bu yasanın sorumlusu “belediye” olduğu için de önceki dönemde “belediyece yaptırılan” anıtın hukuka aykırı bir yetkiyle gerçekleştiği savı geçersiz kalıyor. Bu nedenle, heykel için Kars Belediyesi ile heykeltıraş Mehmet Aksoy arasında imzalanan sözleşme gereğince Aksoy’un rızası olmadan anıtın yıkılması yasal olmadığı gibi; sanatçısı tarafından tamamlanma aşamasına gelmiş anıta ait sözleşmenin yeni belediye yönetimince “tek taraflı” iptali de Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca hukuken mümkün görünmüyor.