UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan "Dünya Kenti", "Medeniyetler Beşiği", "Binbir Kilise" ve "40 Kapılı Şehir" olarak da adlandırılan Ani Ören Yeri'nin saklı tarihinin gün yüzüne çıkarılması için kazı yapılacak.
Urartu, İskit, Pers, Makedon, Slevkos, Arşaguni, Sasani ve Kamsaragan egemenliğinin ardından 643 yılında İslam ordularınca ele geçirilen, Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturan Arpaçay Nehri'nin iki derin darboğazının ortasında yer alan Ani, 884-1045 yılları arasında Bagratlılar, 1045-1064 yılları arasında Bizanslılar tarafından yönetildi.
Tarihte "Binbir kiliseli kent", "40 kapılı kent", "100.000 nüfuslu kent", "Medeniyetler Beşiği" olarak anılan ve 2016'da UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınan Ani, 16 Ağustos 1064'te Sultan Alparslan tarafından fethedildi.
Kurulduğu günden bu yana 23 medeniyete ev sahipliği yapan, aralarında her biri farklı bir güzellik ve tarihi değerdeki cami, kilise, katedral gibi dini yapıların yanı sıra paha biçilmez diğer tarihi yapıları ve kültürel hazineleri bünyesinde barındıran Ani, Kafkaslardan Anadolu'ya ilk giriş kapısı olma özelliğiyle ayrı bir önem arz ediyor.
1500'e yakın yer altı yapısı ile geçmişe ışık tutuyor
Ani'den günümüze, surlar, cami, katedral, saray, kiliseler, manastırlar, ateşgede, hamam, köprü ve bir bölümü yıkılmış kapalı pasajdan oluşan yaklaşık 25 kadar önemli yapı ayakta kaldı. Orta Çağ'da Ani nüfusunun önemli bir bölümünün yaşadığı 5 vadinin 32 bölgesindeki 1500'e yakın yer altı yapısı ile geçmişe ışık tutuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Kafkas Üniversitesinin (KAÜ) ortaklığıyla bölgede yapılacak kazı çalışması haziran ayında başlayacak.
Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı ve Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Muhammet Arslan'ın koordinesinde yapılacak çalışmaların kazı, koruma, depo ve yayın çalışmaları olmak üzere 12 ay sürmesi planlanıyor.
Kazı başkanı Arslan, Ani Ören Yeri'nin dünya çapında çok önemli tarihi bir yer olduğuna işaret etti.
Ani kazıları tarihinde ilk kez 6 aylık bir kazı çalışması planladıklarını ifade eden Arslan, şöyle konuştu:
"6 ay arazide kazı çalışması geri kalan 6 ayda depo ve yayın çalışması şeklinde devam edecek. Kazı çalışmaları Selçuklu Çarşısı, konutları, büyük hamam ve Anadolu'daki ilk Türk camisi Ebul Menuçehr'in çevresinde yapılacak. Sadece kazı çalışması değil bunun yanı sıra koruma çalışmalarında da bulunacağız. Hem bizden önceki dönemlerde ortaya çıkarılmış eserler hem de bizim kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmış eserleri korumak amaçlı bir konservasyon da planlamaktayız."
"Birçok alanla Ani, yerde yatan bir şehir"
Arslan, Ani Ören Yeri'nin tarihi ve kültürüyle çok zengin olduğunu vurgulayarak, bölgenin, Orta Çağ'ın en önemli merkezlerinden birisi olduğunu dile getirdi.
Ani'nin 961 yılında Bagratlı Hanedanlığı'nın başkenti olduğunu aktaran Aslan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şehirdeki en anıtsal eserlerin bir kısmı Hristiyanlık dinine ait eserler ve bu dönemde inşa edilmiş. Ardından 1064 yılında Ani Selçuklular'la tanışmış, bu dönemde Sultan Alparslan döneminde de Ani'nin ikinci refah dönemi başlamıştır. İpek Yolu üzerinde bulunması, Orta Asya'dan ön Asya'ya geçişin ilk noktası olması ve Kafkasya'dan Anadolu'ya girişin ilk kapısı olması sebebiyle şehir oldukça zenginleşmiş, bu zenginlik nüfusun artmasına vesile olmuş ve göç alır bir şehir haline gelmiştir. Seyyahların ifadesine göre yaklaşık 100-150 bin nüfus burada yaşamış, ticaret zenginleşince mimari kültür de canlanmıştır. Bir şehirde olması gereken tüm eserleri Ani'de görmek mümkün. Saray, hamam, cami, ateş tapınağı ve mescitten tutun konutlarına, ticari alanlarına kadar birçok alanla Ani, yerde yatan bir şehir."