Kayseri’de 1957 yılında Hacı Mustafa ve Hacı Sami
Boydak’ın ‘Eski Sanayi’deki 50 metrekarelik
dükkânlarında el gereçleriyle karyola, gardırop, sandık üretimiyle başladıkları
yolculuk ortaya Boydak Holding’i çıkardı. 2010 yılını sekiz
sektörde faaliyet gösteren 28 şirket, 4 milyar liraya yakın ciro ve 12 bin
çalışanla kapatan holding, kurulduğu günden bu yana sürekli büyümüş. 1980
yılında yıl sonu hesaplarını yaparken yıllık kazançtan çalışanlara pay ayrılması
konusundaki anlaşmazlık iki kardeşi yollarını ayırmanın eşiğine getirmiş. Ancak
ailenin ikinci kuşağının büyükleri Şükrü Boydak, Yusuf
Boydak ve Hacı Boydak’ın “Ortaklığı bozacaksanız, işi
üçümüze devredin” isteği birinci kuşağın yönetimden ayrılmasını beraberinde
getirmiş. Yönetim devri şirkete büyük ivme kazandırmış, çelik eşya ve hazır
mobilya işi tasfiye edilerek bugünkü Boydak Holding’in motor gücünü oluşturan
kanepe ve koltuk işine ağırlık verilmesi kararı alınmış. Ardından yeni sektörler
ve yeni fabrikalar gelmiş.
Boydak Holding, hisselerinin yüzde 80’i Boydak ailesine ait bir aile şirketi.
Geri kalan hisseler de bu yolculuğa çeşitli dönemlerde katılan aile dışından
kişilerin elinde. Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir
Boydak “Babam rahmetli oldu, amcam da bıraktı işi zaten. Üç ağabeyim -
Hacı Boydak, Mustafa Boydak, Memduh Boydak- ve dört kuzenimiz yönetimdeyiz.
Hissedarlardan küçük amcamız Mehmet Boydak da holdingde çalışıyor. Dokuz kişilik
yönetim kurulunda Boydak soyadlı altı kişi var. İki üye de dışarıdan. Diğer
yönetim kurulu üyesi Murat Bozdağ ise ablamın oğlu” diyor.
Holding yönetim kuruluna aileden kimlerin gireceği konusunda genel kuruldan
önce istişare yapılıyor. Ailenin hepsi hissedar olan ikinci kuşaktaki kızlarının
hiçbiri üniversite eğitimlerinden sonra çalışmak istememişler. Bekir Boydak bu
konuda “Hissedar olarak kâr payı alıyorlar” diyor. Üçüncü kuşaktan Boydaklar da
grubun bazı şirketlerinde çalışıyorlar ve yönetim kurulu üyeliği de yapıyorlar.
“Zor olmuyor mu sekiz kuzen birlikte çalışmanız? Yönetim kurulunda kavga gürültü
olmaz mı” diye soruyoruz:
“Bir defa şirketlerin kendi yönetimleri var. Bu şirketlerin yönetim kurulları
da profesyonel ağırlıklı. Biz aile olarak holdingin yönetim kurulunda
ağırlıklıyız. Yönetim kurulunda farklı görüşler tabii ki olabilir. Ama biz bir
aileyiz. Farklı görüşler olsa bile, kavgamız gürültümüz olsa bile, konuşması,
tartışması olsa bile orada kalır. Dışarı çıktığımızda sevgi, saygı, aile
ilişkileri aynen devam eder. Önemli olan doğruyu bulmak, doğru karar vermek.”
‘Kararlar gözden geçirilir’
Bekir Boydak babasıyla iki amcasının da ilişkisinin öyle olduğunu belirterek
“Bizim ilişkilerimiz de öyle. İnşallah yeni jenerasyon da öyle olur. Öyle
olacağına inanıyorum. En azından bu ailenin içinde yetişiyorlar, görüyorlar.
Dolayısıyla daha önce yaşanmamış bir şeyi yaşatacaklarını zannetmiyorum bize.
Böyle bir şeyi istemeyiz” diyor. Boydak Holding Yönetim Kurulu’nda herkesin
görüşünde ısrar etmesi durumunda çoğunluğa bakılıyor. Oylar yakınsa kararlar bir
kere daha gözden geçirilebiliyor. Ancak alınması çok uzun süren bir karar
hatırlamıyor. “Tabii ki biz de dengeyi sağlamaya çalışırız” diyen Bekir Boydak
şöyle devam ediyor:
“Ama bir kişi ben haklıyım diye ısrar ediyorsa görüşünde, o da çok anlamlı
olmaz. Yönetim kurullarına raporlar sağlıklı şekilde ulaşırsa, fizibiliteler
aklı başında gelirse doğru karar vermek çok zor olmaz.”
Hızla büyüyen bir aile şirketinin hem ortağı hem de yönetim kurulu üyesi olan
Bekir Boydak aile şirketleriyle ilgili şunları söylüyor:
“Eğer şirket kötüye gidiyorsa bu bir ortaklıktan ayrılma sebebi. Eğer iyiye
gidiyorsa yine ortaklıktan ayrılma sebebi. Aile üyeleri çoğalıyor da o aile
üyelerine o yapıda iş bulamıyorsanız, o da ortaklıktan ayrılma sebebi. Ailelerin
büyüyüp de gençlere iş bulamadıkları durumda biri diyor ki benim çocuğum şu işi
yapsın, öbürü de benimki de şu işi yapsın. Bakıyorsunuz iki çocuğa iş yok orda,
bu sefer kavga gürültü başlıyor. En önemli neden bu bence. Bizim iki hatta üç
kuşaktır problemsiz, kavgasız gürültüsüz bugünlere gelişimizin nedeni büyüyen
bir şirket olmamız.”
‘Dağılan şirket çok’
“Rakamlara bakıyorum. 1990’lı yıllarda birkaç yüz milyon dolar olan ciromuz
bugün 3 milyar dolara ulaşmış. Şirket sayımız 32’ye ulaşmış” diyen Boydak
rakamların ailenin gençlerine çalışabilecekleri, kendilerini ispat
edebilecekleri işler yaratıldığını gösterdiğini söylüyor. Bekir Boydak bu
saptamanın ardından çözümü de getiriyor: “Bizim bir anayasamız var. Aile
şirketlerine bir anayasa şart. Anayasası olmayan aile şirketleri yaşayamaz. Yani
ailenin gençlerinin nasıl işe yerleştirileceği, nasıl yükselecekleri, kararların
nasıl alınacağı belirlenmeli ve bu kurallara uyulmalı. Bugün Anadolu’da dağılan
birçok aile şirketi görüyoruz. Neden? Çünkü bir yol haritaları yok. Bir
anayasası olan veya halka açılanlar başarıyla yollarına devam ediyorlar.
Ortaklardan isteyen hisselerini ikincil piyasada satışa çıkıyor ama şirket devam
ediyor.
‘Anayasa’ aile gençlerine yol haritası çiziyor
Ailenin gençlerinin Boydak Holding’e bağlı şirketlerde çalışmaları ve
yükselmeleri ‘anayasa’ ile kesin kurallara bağlanmış. Grupta çalışabilmek için
üniversiteyi bitirmiş olmaları şart. Ancak üniversiteyi bitirmemiş bir genç
Boydak’a da kapı tümüyle kapatılmıyor. Basit bir kademede şef olarak işe
başlıyor. “Onun eğitimiyle eş bir pozisyondur bu” diyen Bekir Boydak şöyle devam
ediyor:
“Çünkü biz kurumsallaşma konusunda yol aldık ve yol da almak istiyoruz.
Şirketlerimiz şeffaf, rakamları kamuoyuna açık. Yaptığımız işleri kamuoyu ve
medyayla paylaşıyoruz. Şirketlerimizin aile dışından genel müdürleri,
yöneticileri, yönetim kurulu üyeleri var. Bütün dünyada şirketler nasıl
yönetiliyorsa bizde de öyle. Bu arkadaşımızın soyadı Boydak, bu gelsin buraya
genel müdür olsun, yok asla.”
Üniversite mezunu olup da şirketlerde çalışmak isteyenlerin yol haritası
belli. Önce pratik eğitim için şeflikten başlıyorlar. Sonra bilgi ve becerileri
yeterliyse şef, müdür yardımcısı, müdür, genel müdür yardımcısı, genel müdür
olabiliyorlar. Bekir Boydak buna örnek olarak ablasının oğlu Murat Bozdağ’ı
gösteriyor. Bozdağ pazarlamada işe başlamış. Önce şef, sonra pazarlama müdürü,
genel müdür yardımcısı ve sonunda da Boydak Dış Ticaret Genel Müdürü olmuş.
Üçüncü kuşaktan başka başarılı örnekler olduğunu da söyleyen Boydak, “Bu işlerde
kesinlikle torpil olmaz” diyor.
‘Torpil işlemez’
Şirketlerin yönetim kurullarına da üçüncü kuşak Boydak soyadlılar doğrudan
alınmıyor. İlk şart bir profesyonel süreçten geçmeleri. “Çünkü yönetim kurulunda
liyakat esastır” diyen Bekir Boydak, “Şirketin yönetimine katkı sağlayamayacaksa
bu genç arkadaş bizim ailemizden filanın çocuğudur diyerek yönetim kuruluna
almak olmaz” diyor. Bu konuda örnek olarak da bazı şirketlerin iyi örnekler
olarak da yönetim kurullarında bulunan kuzenleri Şükrü Boydak’ın oğlu Erol
Boydak ile Yusuf Boydak’ın oğlu Deniz Boydak’ı ve ağabeyi Hacı Boydak’ın oğlu
İlyas Boydak’ı gösteriyor.