Artık İdare Mahkemelerinin yürütmeyi durdurma kararı verebileceğine işaret eden Gürsel Öngören, sözlerine şöyle devam etti:
"Bugüne kadar idare mahkemelerinde açtığımız davalarda yürütmenin durdurulması talebinde bulunamıyorduk. Sekiz ay, bir yıl davanın sonucunu beklemek zorunda kalıyor ve zaman kaybediyorduk, bu arada yıkımlar olabiliyordu. Şimdi riskli yapı, riskli alan kararlarının iptali ve bu konuda yapılan bakanlık il müdürlüklerinin işlemlerinin iptali için idare mahkemelerinde açtığımız iptal davalarında yürütmenin durdurulması kararının verilmesi yasağı kaldırılmıştır. Bu iptal kararından sonra, idare mahkemelerinde açılan; apartmanların boşaltılması ile yıkım kararı ve 1/3 azınlık daire sahiplerinin hissesinin komşulara satılması kararlarının iptali için dava açıldığında, hakimler, yürütmenin durdurulması kararı vererek uygulamayı ve idari işlemleri durdurabilecekler".
Gürsel ÖngörenBir idare hukukçusu olarak 6306 sayılı kanun çıktığından beri üç konunun Anayasaya ve insan haklarına aykırı olduğuna vurgu yaptığını anımsatan Öngören, "Birincisi, açılan idari davalarda, kamu kurumlarınca yapılan uygulamanın hakim tarafından acilen durdurulmasını sağlayacak olan 'yürütmenin durdurulması kararı' verilmesinin yasaklanması. İkincisi 2/3 çoğunluk kararına karşı çıkan 1/3 azınlık daire sahiplerinin hisselerinin komşulara satılması. Üçüncüsü 6306 sayılı Kanuna, diğer kanunlarla çelişki halinde üstünlük sağlanması. Bu üç konudan ikisini Anayasa mahkemesi iptal etmiştir" yorumunu yaptı.
"Riskli alan kararlarının iptali için açılan davalarda artık davanın başında mahkeme, işlemi açıkça hukuka aykırı görüyorsa ve uygulanmasının geri dönülmez zararlara yol açacağını düşünüyorsa, yürütmesini durdurarak buradaki durumu davanın sonuna kadar donduracaktır" diyen Öngören, şunları söyledi:
Karar Fikirtepe'deki hukuksuzlukları idare mahkemelerinin acilen durdurmasını da sağlayabilecek
"Yine riskli alanda devlet tarafından yapılan uygulamalara karşı vatandaş dava açarak yürütmenin durdurulması kararını hemen alabilecek; evinin boşaltmasını, tahliyesini veya yıkımını davanın sonuna kadar önleyebilecektir. Anayasa Mahkemesinin bu kararları idare tarafından Fikirtepe’deki kentsel dönüşümde uygulanan hukuksuzlukları, idare mahkemelerinin acilen durdurmasını da sağlayabilecektir.
Riskli binalarda ise riskli yapı kararlarının hukuka ve teknik ilkelere aykırı alınması halinde açılan davalarda idare mahkemesi uygulamayı durdurabilecek. Yine riskli yapının 60 gün içinde boşaltılması ve riskli yapının yıkılması hakkındaki kararlara karşı dava açıldığında il müdürlükleri veya belediyeler tarafından verilen kararların yürütülmesini mahkeme, davanın başında durdurabilecektir. Ancak riskli yapılarda, 2/3 çoğunluğun binanın yeniden yapılmasına katılmayan azınlıkta kalan dairelerin komşulara satılması yönündeki hükme Anayasa Mahkemesinin duyarsız kalmasını görmek düş kırıcıdır”.
Kentsel dönüşüm kapsamında bakanlığın veya belediyelerin yaptığı yeni imar planı değişikliklerinin 3194 sayılı İmar Kanunu ve diğer mevzuata aykırı olabileceğine izin veren kanun maddesinin iptalinin de doğru olduğunu söyleyen öngören; imar planlarının il, ilçe ve semt bazında bütünlük ve harmoni içinde olması gerektiğine dikkat çekti ve Anayasa Mahkemesi'nin parsel veya ada bazında plan değişiklikleri ile imar planlarının bütünlüğünün bozulmasına izin vermediğine dikkat çekti.