ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erkan MUMCU'nun "paketi" kabul edilemez.

BASIN AÇIKLAMASI

ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erkan MUMCU'nun "paketi" kabul edilemez.
KÜLTÜR ve ÇEVRE, "TURİZME" BAĞLANAMAZ...
"ULAŞTIRMA", BAYINDIRLIK İÇİNDE ERİTİLEMEZ...

ÜLKEYİ DOĞRU ve "KRİZSİZ" YÖNETEBİLMEK ADINA; KÜLTÜRE, ÇEVREYE ve ULAŞTIRMA POLİTİKALARINA "GEREKSİZ" GÖZÜYLE BAKAN ANLAYIŞI ONAYLAMIYORUZ...


Oktay EKİNCİ
TMMOB Mimarlar Odası
Genel Başkanı

ANAP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erkan MUMCU tarafından açıklanan ve kısaca ülkenin daha verimli yönetilebilmesi gerekçesine dayandırılan "yeniden yapılanma" paketi içindeki "Kültür-Çevre-Turizm Bakanlığı" önerisi ile "Bayındırlık-Ulaştırma Bakanlığı" önerisini yadırgıyoruz.

Çünkü, "Bakanlık sayısını azaltma" adına getirilen bu "birleştirme" önerisi; her biri ülkemizin tüm ulusal ve evrensel değerlerinin korunarak kalkınması hedefinde "yaşamsal gereklilik" taşıyan ve bu nedenle asla başka sektörlere "bağımlı" kılınamayacak temel gelişme kaynakları olan "kültür", "çevre" ve "ulaştırma" alanlarını öteden beri adeta "önemsiz" gören bir anlayışı desteklemektedir.

Bu anlayış, şimdi bu açıklıkta dile getirilmiyor olsa bile, aynı öneri kapsamında kültür ile çevreyi sadece "turizm" hedeflerine bağlı ele alabilecek; yıllardır demiryolu sistemleri ve raylı toplu taşımlar için adeta "direniş" içinde olan "ulaştırmacı" çabaları da karayolu politikasıyla bütünleşmiş bir "bayındırlık" örgütü içinde eritebilecek böylesi bir "Bakanlık birleştirmesinin" başka ne amaca hizmet edeceğinin açıklanması gerekir...

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMELİ KÜLTÜRDÜR"

Bu önemli ve tarihsel söz Atatürk'e aittir... Aynı sözün "gereğini" yerine getirmek üzere, uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı'nda sürdürülmüş çabaların 1970'lerden bu yana üstlenildiği kurum da Kültür Bakanlığı'dır...

Türkiye gibi, dünyanın en zengin ve köklü "uygarlıklar birikimlerine" sahip olan, yine buna bağlı en zengin kültürel değerleriyle "evrensel bir ayrıcalık" kazanan, ayrıca AB sürecinde de en değerli ve eşsiz "kimlik" kaynağını "erişilmez kültür zenginliğinin" oluşturduğu bir ülkede, Kültür Bakanlığı'nı başka Bakanlıklara bağlamak değil, tam tersine daha da güçlendirmek gerekir... Kişilikli bir ulus olma ve değerlerini koruyarak geliştiren bir toplum olarak gelecek kuşakları da aynı değerlerle buluşturabilme hedefimizde en etkili kurumlardan biri haline getirebilmek için bütçesinden ekipmanına ve tüm örgütlenme yapısına kadar devletin tüm olanaklarını seferber etmek yerine, tutup bu Bakanlığı adeta "yok edecek" bir önerinin getirilmesini ise öneri sahipleri adına da büyük bir "talihsizlik" olarak görüyoruz.

Kaldı ki bizler, kültürümüzü ve kültür değerlerimizi turizm ya da turistler için değil, öncelikle "kendimiz" ve "kendi geleceğimiz" için korumayı, yaşatmayı ve geliştirmeyi de artık öğrenmiş olması gereken bir kuşağız... Bu nedenle, aynı kuşaktan sayın MUMCU'nun, kültürü "turizmin içine katarak" ele almayı öngören "paketini" iyi düşünmeden açıkladığını umuyoruz...

Öte yandan, bugüne dek sayısız "teşvik" görmüş turizm yatırımının, kültür ve çevre değerleri ve hatta tarihsel miras üzerindeki "tahrip edici" yer seçimi ve imar kararlarını da anımsadığımızda, bu önerinin aynı duyarsız politikaları ne denli "güçlendireceğini" ve turizm adına süregelen tahribatın daha da artacağını, eski Turizm Bakanı Sayın MUMCU'nun da en az bizler kadar "şimdiden" görmesi gerekir.

Bu nedenlerle Kültür Bakanlığı'nın başka bakanlıklarla ve hele Turizm Bakanlığı'yla birleştirilerek daha da "etkisiz" kılınmak istenmesine ya da bu sonucu doğuracağı açık olan öneriye şiddetle karşı çıkıyor ve hemen "geri çekilmesini", hatta "unutulmasını" talep ediyoruz.

ULUSLARARASI ÇEVRE SÖZLEŞMELERİ "BİTTİ" Mİ ?

Çevre Bakanlığı ise Türkiye'nin de imzası bulunan uluslararası çevre sözleşmelerine bağlı olarak, "çevre" konusunda 1980'lerden sonra atılmış en "önemli" ve en "doğru" adımdır.

Çevre de tıpkı kültür gibi, "turizm" ya da bir başka sektörün çıkarları için değil, hepimiz için, tüm ulusumuz ve hatta tüm insanlık için gereklidir. Çevrenin korunmasını ve geliştirilmesini temel bir "kalkınma" ve "ilerleme" koşulu olarak gören çağdaş anlayışın kamusal ve "bağımsız" örgütlenmesi anlamına gelen Çevre Bakanlığı'nı yok etme ya da eritmeye yönelik her türlü girişim ise hem bu ülkeye, hem topluma, hem de gelecek kuşaklara karşı hesap bile verilemeyecek düzeydeki ağır sorumlulukları yüklenmek demektir...


Haberin devamı için aşağıdaki link'i tıklayın.