Altında Hukuk Savaşları Devam Ediyor



Altın arama ve işletme çalışmalarına karşı ilk kez 1994 yılında Bergama köylülerinin siyanürle altın madeni işleten şirkete karşı açtığı davayla başlayan hukuk savaşları, bugün yüzlerce davaya, alınan kararlara, temyiz süreçlerine rağmen hala bir çözüme kavuşamadı. Özellikle Ege ve Doğu Karadeniz bölgelerinde yoğunlaşan altın arama ve işletme faaliyetlerine karşı çıkan çevreciler ve bölge halkı ile şirketlerin arasındaki hukuk savaşları, son dönemde Kaz Dağları'nın arama çalışmalarına açılmasıyla yeniden alevlendi.

Sektör temsilcileri ve yatırımcılar altın arama çalışmalarının bu konuda Türkiye'nin dışa bağımlılığını isteyen dış güçler tarafından engellendiği, faaliyetlerin son teknolojiyle yürütüldüğünü ve siyanürün doğaya zarar vermediğini savunuyor. Altın madeni karşıtları ise çalışmaların çevre sağlığı ve canlı yaşamı için tehlike oluşturduğunu, bölgedeki doğal hayatın geri dönüşümü yüzyıllar alacak bir hızla yok edildiğini belirterek, açılan davaların sonunda verilen mahkeme kararlarının uygulanmasını istiyor. Altın arama çalışmalarının yoğunlaştığı milyonlarca ağacı, zengin bitki örtüsü, dünyada tek olma özelliği taşıyan çok sayıda endemik bitkisiyle Türkiye'nin akciğerleri ve turizm cenneti konumundaki Kaz Dağları’nı içine alan Biga Yarımadası’nda 11 firmanın 130 yer için arama, 7 yer içinde işletme ruhsatı bulunuyor.



Türkiye’de halen üretime devam eden ve üretime hazır hale getirilmiş olan altın yatakları arasında ise Uşak - Eşme - Kışladağ, Artvin - Cerattepe, İzmir - Seferihisar - Efemçukuru, İzmir - Bergama - Ovacık, Gümüşhane - Mescitli - Mastra, Balıkesir - Havran - Küçükdere, Eskişehir - Sivrihisar - Kaymaz ve Çanakkale - Kirazlı - Akbaba bulunuyor.