Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre, İzmir’e 20 kilometre uzaklıktaki TÜPRAG’a bağlı Efemçukuru altın madeninin bölgedeki yeraltı sularını kirlettiği bilirkişi raporuyla ortaya kondu. Davanın avukatı Arif Ali Cangı “Maden henüz 3 buçuk yılda bu kadar kirliliğe neden olduysa, 10-15 yıl çalışmasının sonuçları korkunç olur” dedi. Daha önce köyün suları içilemez olduğu için köye tankerlerle su taşınmıştı. Ayrıca, rapora göre, İzmir’in temiz tek yüzey su toplama havzası olan ve İzmir’e içme suyu sağlamak üzere bölgeye yapılması planlanan Çamlı Barajı maden çalıştığı sürece yapılamaz.
Maden sonrası sular kirlendi
Altın madeninin kapasite artırımına karşı İzmir Tabip Odası, EGEÇEP, Çevre Mühendisleri Odası ve Efemçukuru köylüsü Ahmet Karaçam tarafından açılan davanın bilirkişi raporu açıklandı. Rapor, altın madeninin yeraltı sularını kirlettiğini açıkça ortaya koyuyor. Köyden alınan su, toprak ve pasa örneklerinin laboratuvar sonuçlarına göre hazırlanan raporda şu yorum yapılıyor; “Tesisin faaliyete geçmesinden bu yana ağır metal derişimleri bakımından Kokarpınar Deresi su kalitesinde bazı dönemlerde belirgin bir değişim olmuştur. İzleme sonuçlarına göre demir derişimi yedi kez ve mangan derişimi 18 kez sınır değerleri aşmıştır.”
‘3.5 yılda böyle olduysa...’
Raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan davanın avukatı Arif Ali Cangı, “Henüz 3.5 yıllık bir üretimin sonunda gelinen nokta bu. Yeraltı, yerüstü sularındaki ağır metal kirliliği olduğu belirtiliyor. Ayrıca tahlil sonuçlarının ÇED raporuyla uyumlu olmadığından bahsediliyor. Bu önlemlerin de yetersizliğini ortaya koyuyor” dedi.
‘Barajlar kirlenebilir’
Cangı, “Mahkeme burada rapordaki bilgilere dayanarak iptal kararı vermesi gerekiyor. Var olan haliyle bile böylesi riskleri barındıran bir madenle ilgili başta İzmir Valisi olmak üzere tüm kurumların harekete geçmesi lazım. Kentin su havzasını korumakla görevli Büyükşehir Belediyesine de görev düşüyor. Bütün İzmirlilerin bu rapordan haberi olması lazım. Yeraltı sularının hareketleri bilinmediği için diğer barajların da kirlenebileceğini görmek gerekiyor. Bunların anlatılması için tüm yaşam savunucuları ve kurumlar acil bir kampanya başlatmalı diye düşünüyorum” dedi.
Köy susuz kalmıştı
Özellikle madene yakın Kokarpınar deresinde yaşanan balık ve hayvan ölümleri çeşitli dönemlerde basına yansımış, bu arada Efemçukuru Köyü içme suyu kaynağı da ağır metal kirliliği gerekçesi ile uzun zaman mühürlü kalmıştı. İZSU köye tankerlerle su taşımıştı.
Çamlı Barajına maden için izin verilmiyordu
Ayrıca 200-300 bin kişinin içme suyunu karşılaması düşünülen, ancak altın madeninin üretim yapabilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından izin verilmeyen Çamlı Barajı ile ilgili de bilirkişi raporu, “Barajın yapımına karar verilmesi durumunda mevcut durumun tekrar değerlendirilmesini yarar görülmektedir” deniliyor.
Su kirliliğinde artış
Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Alper Elçi, Doç. Dr. Görkem Akıncı ve Jeoloji Mühendisliği Öğretim üyesi Doç. Dr. Celalettin Şimşek’ten oluşan bilirkişi heyetinin raporuna göre, yöredeki yeraltı suyu ve derelerde madenin çalışmaya başlamasından bu yana ağır metal kirliliği bulunduğu ve sınırların aşıldığı ifade ediliyor. Raporda madeni denetlemesi gereken İzleme Denetleme Kurulu'nun bu sınır değerlerin aşımını değerlendirmeye almadığı da belirtiliyor. Rapor, Kokarpınar deresindeki sülfat değerinin de çeşitli tarihlerde 6 kez sınır değerleri aştığını ortaya koyuyor. Ayrıca, “Maden işletmesi, yeraltı suları kalitesini demir ve mangan bakımından olumsuz etkilemiştir” deniliyor. Yeraltı sularında 5-100 metre arasında düşüşler olabileceği de belirtilirken, bazı dönemlerde gerek yüzeysel sularda, gerekse yeraltı sularında arsenik, kurşun, demir, mangan değerlerinde artışların görüldüğü dile getirildi. Raporda özellikle Kadmiyum 13.997 ppm ve bakır 7.806 ppm değeri ile limit değerlerin çok üzerinde çıktığına özel vurgu yapılıyor.