Almanya’yı neden parlak bir gelecek bekliyor?



Dünyamız, nasıl sonuçlanacağı kestirilemeyen gelişmelere sahne oluyor. Uzmanlar da yakın geleceğin mümkün olduğunca kesin bir tablosunu çıkarmaya çalışıyorlar. Alman ekonomistler Bert Rürup ve Dirk Heilmann, "Bereketli Yıllar – Almanya’yı neden parlak bir gelecek bekliyor?" adlı kitaplarında 2030’un dünya ekonomisiyle ilgili tahminlerini yayınladılar. Buna göre ABD yaklaşık yirmi yıl sonra da 21,2 trilyon dolarla dünyanın en büyük gayrisafi yurtiçi hasılasını yaratacak. Çin arayı kapatarak 19,1 trilyon dolara ulaşacak. Japonya üç, Hindistan ise dört numaralı büyük olacak. 2012’de dünya dördüncüsü olan Almanya Brezilya’nın ardından altıncılığa düşecek.

Sanayileşmişler yerinde sayıyor

Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre, 2030 yılının zenginler kulübünde Avrupa’yı Almanya tek başına temsil edecek. Yediler Grubu yeniden kurulursa dört Batılı ülke yerini BRIC ülkelerine terk edecek.

Alman Kalkınma Enstitüsü Direktörü Dirk Messner, 21. yüzyılda Batı’nın üstünlüğünü kaybedeceğini, ancak asırlık boyutlarda düşünmek için tarihi hatırlamak gerektiğini söylüyor: Messner, “Sanayi devriminin başladığı 1840 ile 1960 yılları arasında sadece iki ülke Batılı sanayi ülkelerinden hızlı büyüdü. Sanayi devrimi, Batı’nın yükselip dünyadan koptuğu bir süreç oldu. 1960-1990 yılları arasında sanayileşmiş ekonomilerden daha hızlı büyüyen ülkelerin sayısı 25’e çıktı. Kalkınma halindeki ülkeler farkı azalttı. Son 20 yılda kalkınma halindeki 75 ülkenin büyüme hızı sanayi ülkelerinden bir kat fazla oldu” diyor.

Bunun, küreselleşmenin OECD ülkeleriyle eski Üçüncü Dünya’yı birbirine yaklaştırması anlamına geldiğini belirten Messner’e göre, Çin 2030 yılında dünya ekonomisinin bir numarası olacak, milli gelirinin hacmi ise siyasi liberalleşmeyi sürdürmesine bağlı olacak.

Enstitü direktörü, Çin’in refah toplumu olmaya başlamasıyla halkın söz hakkı taleplerinin arttığını belirtiyor ve petrol zengini olanlar hariç, kişi başına geliri 7 bin doların üzerine çıkarıp da otokrasi ile yönetilen tek bir ülke kalmadığını vurguluyor.

İklim tahminleri altüst edebilir

Avrupa’nın ekonomik geleceği ise bilinmeyenlerle dolu. Ekonomist Dirk Heilmann, “Borç kriziyle başa çıkılamaz ve Euro Bölgesi dağılırsa ne olur?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Avrupa’nın ekonomik gücü ağır darbe alır. Toparlanması da on yılı bulur. Aynı zamanda dünya ekonomisini de olumsuz etkiler.”

Heilmann yılda ortalama yüzde 5 ila yüzde 7 oranında büyüyen Afrika’nın nüfus patlamasının önüne geçmesi gerektiğini söylüyor. Gerçekten de Afrika, nüfusun yılda yüzde dört ila beş oranında arttığı bir kıta. Afrika’nın ekonomik düzeyini koruyabilmesi, ortalamanın üzerindeki büyüme hızını muhafaza etmesine bağlı.

Afrika ülkeleri aynı zamanda kalkınmasını hammadde zenginliğine de borçlu. Hammadde zenginliği yolsuzluğu körükleyip, çatışmalara yol açabiliyor. Ekonomistler buna, "kaynakların laneti" diyor.

Kalkınma Enstitüsü Direktörü Dirk Messner ileriye dönük tahminlerin, frenlenmesi mümkün olmayan iklim değişikliği yüzünden boşa çıkabileceğine işaret ediyor. Messner'e göre, böyle giderse 2030 yılında içme suyu ve gıda maddesi darboğazları ortaya çıkacak ve eskiden görülmediği kadar ani ve aşırı meteorolojik olaylarla karşılaşacağız.