Kıyı Kanunu'nda yapılacak bir değişiklikle, kıyı ve sahil şeridinde yapılaşmanın önü açılıyor. Kıyı ve sahil şeridindeki kaçak bina ve tesisler de af kapsamına alınarak, yeni kıyı çizgisi ve sahil şeridi sınırının, bu yapılara göre belirlenmesi öngörülüyor.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Kıyı Kanunu'nda son derece önemli değişiklikler içeren bir kanun tasarısı taslağı hazırladı. Taslak, bizzat Bayındırlık Bakanı Faruk Özak ile bürokratları tarafından Ankara Macunköy'deki İller Bankası tesislerinde 22 Mart günü verilen brifingte TBMM Bayındırlık, İmar, Turizm Komisyonu üyelerine anlatıldı. Toplantıya komisyon üyelerinin tamamına yakınının katıldığı öğrenildi. Kanun taslağı, dördü geçici olmak üzere toplam 20 maddeden oluşuyor. Tasarının, kıyı çizgisi içinde ve sahil şeridindeki kaçak yapılara af niteliğindeki hükümleri ise ek madde ile geçici maddelerde yer alıyor.
Sahil şeridi 50 metre
Taslağa göre; 'kıyı kenar çizgisi' deniz, göl ve akarsuların 'alçak basık' kıyı özelliği gösteren kesimlerinde farklı, 'dar ve yüksek' kıyı özelliği gösteren bölgelerinde farklı olacak. Dar-yüksek bölgelerde kıyı kenar çizgisi, şev veya falezin üst sınırı olacak. Mevcut düzenlemeye göre, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde en az 100 metre genişliğindeki alan 'sahil şeridi' olarak kabul ediliyor.
Yeni düzenlemede ise akarsular kapsam dışına çıkarılarak sadece denizlerle göller için sahil şeridi belirleniyor. Ayrıca, kullanış amaçlarına göre, kırsal ve kentsel yerleşmelerin yerleşik alanlarında 100 metre yerine 50 metre enindeki alanı sahil şeridi olarak düzenliyor.
Yapılaşma çeşitleniyor
Mevcut yasaya göre kıyılarda uygulama imar planı kararıyla iskele, liman, barınak, kruvaziyer limanı türü yapılaşmalara izin verilebiliyor. Yeni düzenlemedeyse bu yapılaşma genişletiliyor. Yeni düzenlemede bunlara ilave olarak kıyı, dolgu alanı ve mevzuata yeni girecek olan 'su alanı'nda da demiryolu, hava meydanı, terminal, açık otopark, sökülüp takılabilir elemanlarla inşa edilen lokanta gibi tesisler yapılabiliyor. Ayrıca deniz altında da akvaryum ve lokanta gibi tesisler inşa edilecek.
Talana davetiye
Yasa taslağı bir yandan kıyı ve sahil şeridinde yeni yapılaşmaların önünü açarken, diğer yandan da kıyıda veya sahil şeridinde daha önce yapılmış kaçak yapılara da af getiriyor. Ancak taslağın hiçbir tarafında 'af' kelimesi geçmiyor. Af işlemi, kanunda öngörülen kıyı çizgisi ve sahil şeridi sınırları kaçak yapılara uygun hale getirilerek gerçekleştiriliyor.
1992 tarihi milat
Taslaktaki Ek 4. maddesine göre; 11 Temmuz 1992 tarihinden önce, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik mesafe içinde imar planı olmadığı halde yapılmış bulunan yapı ve tesislerin bulunduğu alanlarda sahil şeridi, kısmen veya tamamen yapılaşma durumu dikkate alınarak belirlenecek. Bir başka ifadeyle sahil şeridinin sınırını, kaçak yapılar belirleyecek. Taslağın geçici 1. maddesi ise, imar planı bulunmadığı halde inşa edilmiş olan bu 'yapı ve tesislerin cephe hatlarını birleştiren doğrusal çizginin sahil şeridi sınırı olarak kabul edilmesini, mevcut imar planlarının buna göre revize edilmesini, yeni yapılacak imar planlarının da buna göre yapılmasını' düzenliyor.
'Özel' kamulaştırma
Taslak ayrıca halen Bayındırlık Bakanlığının onayıyla yürürlüğe giren kıyı kenar çizgisini belirleme yetkilerini il özel idarelerine devrediyor. Kıyı kenar çizgisine ilişkin Bakanlığa sadece bilgi verilecek. Kıyı kenar çizgisinin tespiti sonucu kıyıda kalan özel mülkiyete konu arazi ve arsalar ilgili idareler tarafından imar sınırlarına dahil edilebilecek.
Gerekirse bu arazi ve arsalar kamulaştırılacak ya da başka yerdeki emsal Hazine arazisiyle trampa edilebilecek. Kamulaştırma işlemi özel sektör yatırımı için gerçekleştiriliyorsa, kamulaştırma bedelini yatırımı yapan şirket ödeyecek.
15 günde jet karar
Taslağa göre; imar planı olmayan kıyı, dolgu alanı ve su alanlarında gerçekleştirilecek yatırımlara ilişkin uygulama imar planları yatırımcılar tarafından ve fizibilite raporuyla birlikte hazırlanarak il özel idarelerine sunulacak.
Söz konusu teklif 15 gün içinde il özel idarelerinin görüşüyle birlikte Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'na gönderilecek. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı da 15 gün içinde bu konudaki kararını verecek.
Bakan çelişti
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Özak, hazırlanan taslakla çelişti. Bakan Özak dün konuyla ilgili soru üzerine, Kıyı Kanunu'nda yapılan değişiklikler kıyıların özel sektöre verilmesinin sözkonusu olmadığını belirterek şöyle konuştu: "Kıyı anayasal bir haktır. Bu taslağı Başbakanlığa sunacağız, tekrar Meclis'e gelecek. Kıyıların özel sektöre verilmesi diye bir şey yok. Kıyı anayasal bir haktır. Kıyının nasıl kullanılacağı yasada var. Bu yasayla ilgili yeni değişikliklerle mevcut problemleri çözüyoruz. Özel sektör zaten kıyıda tersane yapabilir, iskele yapabilir. Burada eksiklikleri ve uygulamadaki eksiklikleri gidermek için biz yasayı değiştirmeye çalışıyoruz. Bunu hep beraber Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne getireceğiz."
'Kamu otoritesine, turizme, adalete aykırı'
'Betonlaşma ve yağma' Bayındırlık Komisyonu üyesi CHP İzmir Milletvekili Erdal Karademir: Mevcut Kıyı Kanunu hükümlerine uyulmak suretiyle ülke yararının gerektirdiği durumlarda kıyılarda yatırım yapılmasına karşı değiliz. Ancak bu düzenlemenin kıyılarda yapılaşma koşullarını belirleme yetkisini kamu otoritesinden alıp, yatırımcılara verecek. Bu durum kıyılardaki tahribatı daha da ağırlaştıracak. Üstelik bu durum Türkiye'nin turizm gelirlerini artırma çabalarına da darbe vuracak. Taslak aynen yasalaştığı takdirde tüm kıyıların yerli veya yabancı gerçek ya da tüzelkişilerce hazırlanacak fizibilite raporları doğrultusunda 'betonlaşma ve yağmaya' açık hale getirilecek. Sahil şeridinin kaçak yapı ve tesislerin cephe hatlarına çekilmesi de kıyılarda plana aykırı yapılmış yapı ve tesislere imar affı getirilmesi anlamına gelecek.
Çıksa da, çıkmasa da! TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci: Yasa taslağı Anayasa'ya aykırı. Yasallaşsa bile Anayasa Mahkemesi'nden geri döner. Bu açıkça bilinmesine karşın yine de böyle bir yasanın peşinde koşmak, şu anlama gelir: Yasa yürürlüğe girdikten sonra iptal edilinceye kadar geçecek sürede bu yasadan yararlanmak isteyenler mutlaka vardır ve eminim ki onlar şimdiden hazırlığa başlamıştır. Türk Ceza Yasası'na imar suçunu cezalandıracak maddeler koyan bir hükümetin bu tür yasalarla TCY'yi boşa çıkarması da Maliye Bakanı'nın izlemiş olduğu imar politikasına çok yakışıyor.