Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu 2. Genel Kurulu Yapıldı
Yapı malzemeleri sektörünün rekabet gücünün artırılarak uluslararası ekonomik sistemde daha etkin hale getirilmesi hedefiyle geçen yıl kurulan YÜF (Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu), 2'inci Genel Kurulunu 17 Şubat 2006 tarihinde gerçekleştirdi.
Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu'nu oluşturan ilgili birliklerin başkanlarının (TÇMB-Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği-Adnan İğnebekçili, THBB-Türkiye Hazır Beton Birliği-Ayhan Paksoy, AGÜB-Agrega Üreticileri Birliği-Cüneyt Ertuğrul, TPB-Türkiye Prefabrik Birliği-Köksal Anadol ve KİSAD-Kireç Sanayicileri Derneği-Selçuk Ertuğ) ve başkanlık divanlarının katıldığı Genel Kurulun ardından gerçekleştirilen basın toplantısında YÜF üyeleri sektörde yaşanan son gelişmeleri ve hedeflerini basın mensuplarıyla paylaştılar.
Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili yaptığı konuşmada, YÜF'ün inşaat camiasında ve kamuoyunda son derece olumlu karşılandığını ve Federasyonun kuruluşunun üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen yeni dernek ve birliklerin YÜF'e başvurduklarını belirtti.
Büyüyen ve gelişen yapısına paralel olarak YÜF'ün değişen dünya ve ülke ihtiyaçları doğrultusunda sektöre sunduğu hizmetleri artırarak diğer sektörlere örnek olmaya devam edeceğini belirten Adnan İğnebekçili, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye ekonomisi 2001 krizini takip eden dört yılda etkileyici bir performans sergiledi. İnşaat sektörüne baktığımızda ise, bu ekonomik büyümenin sektöre yansımasının ancak 2005 yılında başladığını görüyoruz. Sektör, 2005'in ilk yarısında yüzde 19.7 oranında büyüdü. Bu büyüme oranı ile inşaat sektörü 2005'teki tüm sektörler arasında birinci sıraya yükseldi ve sektörün değeri cari fiyatlarla 8 milyar 325 milyon 766 bin YTL'ye ulaştı. Toplam inşaat yatırımları içinde konut yatırımlarının payı 2003'te yüzde 23 iken 2004'te yüzde 52.5'e ulaştı. 2004 yılında verilen konut ruhsatı sayısı, bina bazında bir önceki yıla göre yüzde 47 artarken daire bazında görülen artış ise yüzde 60.2 oldu. 2005 yılının ilk altı aylık verilerine baktığımızda 2004'ün aynı dönemine göre konut amaçlı dairelerde ruhsat sayısında yüzde 57 artış yaşandı. İnşaat sektöründeki bu büyüme, kamu yatırımlarının olmadığı bir dönemde gerçekleşiyor. Bunu da TOKİ ile birlikte, özel sektörün konut projeleri sağladı. TOKİ, Türkiye genelinde toplam 153 bin konutun temelini atarak, son yıllardaki en büyük konut hamlesine öncülük etti.
Konuttaki hızlı büyümenin ana nedeni, şüphesiz, konut kredilerinde bankaların gösterdiği büyük kolaylığa dayanmaktadır. 2005 yılı, vatandaşa konut kredisi vermek isteyen bankaların yarıştığı bir yıl oldu. 2001 yılı sonunda yüzde 5.50 civarında olan kredi aylık faiz oranları 2005'in sonunda yüzde 1'in altına inerek 0.99 düzeyini gördü. Faizler 2003 sonunda yüzde 2.40, 2004 sonunda ise yüzde 2.10 düzeyindeydi. Bankaların rekabetinde ipoteğe dayalı uzun dönemli konut kredisi olarak bilinen mortgage sisteminin 2006'da yürürlüğe girmesi çalışmalarının da büyük etkisi oldu. Ekonomideki ve inşaattaki tüm olumlu gelişmelere rağmen, ülkenin gündemindeki sorunların yarattığı kırılganlık, ilerisi için belirsizlik ortamının devamını düşündürmektedir. Her şeye rağmen, ekonomide çok ciddi bir sorun yaşanmaması halinde inşaat ve çimento sanayiindeki büyüme 5 yıl içerisinde ortalama yüzde 5 civarında bir hızla sürecek. Bu takdirde de 5 yıl içerisinde Türkiye'nin çimento üretim ve tüketiminde Avrupa'nın en büyük ülkesi olması ihtimali kuvvetleniyor."
Ekonominin durumu ve inşaat sektörü ile ilgili bu tespitlerin ardından, sektöre ilişkin bazı önemli sorunlar ve çözüm önerilerine değinen Adnan İğnebekçili bu konuda şunları söyledi: "Sanayide kullanılan elektrik maliyetlerindeki yükseklik Türk sanayinin uluslararası platformda rekabetçi gücünü elinden alıyor. Sanayide kullanılan elektrik birim fiyatları OECD ortalaması ile karşılaştırıldığında, bu ortalama değerin, Türkiye'ye oranla yüzde 63 daha ucuz olduğu görülüyor. Üretim maliyetine direkt etkisi bulunan elektrik girdisine ilişkin problemin giderilmesi bekleniyor. Sektörümüzün bir diğer önemli sorunu da standart dışı, ve faturasız satış yapan üreticilerin neden olduğu haksız rekabet ve kayıt dışılığın önlenmesi konusudur. Yapı malzemeleri üretimi aşamalarında kullanılan ekipmanların, çevre sağlığı ve iş güvenliği açısından sahip olması gereken teknik kriterler, standart haline getirilerek yayınlanmalı ve bu teknik kriterleri yerine getirmeyenlerin tesis kurup, çalıştırmalarına izin verilmemelidir. Bu kapsamda, şantiyelerine yapı malzemeleri tesisi kurarak, çalışma ruhsatı ve fatura yükümlülüklerine uymadan dışarıya satışta bulunan firmalara da TSE Belgesi alma zorunluluğu getirilmelidir. Ayrıca, kayıt dışı, faturasız satışlarla daha aktif mücadele edilmesi, Maliye'nin denetimlerini artırması ve cezaların caydırıcılığının sağlanması gerekir. Kayıt dışının önlenmesi için bazı yapı malzemelerinde KDV oranının indirilmesinde büyük fayda mülahaza edilmektedir. Örneğin bu uygulama KDV'ye tabi olmayan 'elle dökülen beton' yerine 'kaliteli hazır betonun' teşvikini de büyük ölçüde sağlayacaktır. Kayıt dışının önlenmesinde etkili olabilecek diğer bir husus, istihdamın üzerindeki vergi yükünün azaltılmasıdır. Ayrıca, ekonomimizde çözüm bekleyen en önemli sorunlardan birinin işsizlik olduğu düşünülürse, yüksek istihdam potansiyeline sahip bulunan sektörümüzde istihdamın önünü açacak her türlü proje desteklenmelidir."
Sektörün öncü rolü üstlendiği alternatif yakıt konusuna da değinen Adnan İğnebekçili şu noktalara dikkat çekti: "Ülkemizde çimento ve kireç gibi bazı yapı malzemeleri sektöründe, alternatif yakıt olarak kullanılabilecek atıkların toplanması, tasnifi ve kullanımı konusunda yasal mevzuat mevcut olmakla birlikte, uygulamadaki eksiklikler ve denetim yetersizliği nedeniyle, atık yakıt kullanımı henüz istenilen düzeyde değil. Bu nedenle, mevcut eksiklikler bir an önce tamamlanarak, AB ülkelerinde benzer sektörlerde de yaygın kullanılan atık yağlar ve eski araç lastiklerinin öncelikle atık yakıt olarak kullanımı temin edilmelidir. Ayrıca, parçalanmış oto lastiklerinin atık olarak ithalatına izin verilerek, ithal fosil yakıt (kömür, petkok vs.) kullanımından tasarruf sağlanmalıdır."