İstanbul'da Sevda Tepesi'ne inşaat izni isteyen Suudiler, Osmanlı mirası Ecyad Kalesi'ni yıkmışlardı. AKP'nin, Ecyad'ı hiç gündeme getirmemiş olması ise dikkat çekti.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el Suud 'un Türkiye ziyareti sırasında tartışma konusu olan Sevda Tepesi, Mekke'de bulunan Osmanlı mirası Ecyad Kalesi'nin Suudi hanedanı tarafından yarım milyar dolarlık rant için yıktırılmış olmasını da gündeme taşıdı. Kralı, bugüne kadar Türkiye'yi ziyaret eden devlet başkanlarına gösterilmemiş bir ''itinayla'' ağırlayan AKP hükümetinin bu konuyu hiç gündeme yansıtmamış olması dikkat çekti.
Sevda Tepesi gibi tarihi ve doğal bir zenginlik üzerine mevcut yasal düzenlemeleri hiçe sayarak saray inşa ettirmek için kulis yapan Kral Abdullah'ın bu tutumu, Ecyad Kalesi örneği ile birlikte, Suudi hanedanının rant için tarihi ve doğayı hiçe saydığını da göstermiş oldu. Üvey ağabeyi Fahd bin Abdülaziz el Suud 'un iktidarda olduğu 2002 yılında yıktırılmış olan, Ecyad Kalesi, iki ülke ilişkilerinde gerginliğe neden olmuştu. Kral Abdullah'ın Türkiye ziyareti sırasında bu konunun hiç gündeme taşınmamış olması dikkat çekti.
Ecyad Kalesi'nin iki ülke arasında gerginliğe neden olduğu günlerde, söz konusu Osmanlı mirasının yok edilmesinde, buradan sağlanması öngörülen 534 milyon dolarlık rant peşinde koşan, Fahd'ın en sevdiği karısından olduğu söylenen Prens Abdülaziz 'in büyük pay sahibi olduğu ortaya çıkmıştı. Kalenin yıkılıp yerine yaptırılan site için Suudi Arabistan yönetimi 534 milyon dolar bütçe ayırmıştı. Ecyad Kalesi yerine inşaa edilen kulelerden, restoranlardan ve alışveriş merkezlerinden meydana gelen 231 bin 300 metrekarelik ''699'' sayılı projenin tamamı Prens Abdülaziz'e aitti. Intercontinental Grubu'nun Suudi Arabistan'daki temsilcisi olan Prens Abdülaziz, 2001 yılında da Kâbe'nin önünde uzanan ve metrekaresi 50 bin dolar olan caddeye büyük bir Intercontinental Oteli inşa ettirmişti.
UNESCO uyarmıştı
Suudi yönetiminin kaleyi yıkacağını, yerine otel yapılacağını açıklaması üzerine dönemin Kültür Bakanlığı, UNESCO'ya başvurmuş, UNESCO da 1972 tarihli kültür ve doğa mirasının korunması sözleşmesine uygun davranmaları gerektiğini, Suudi yetkililere bildirmişti. Suudiler de olumlu yanıt vermiş ancak söz tutulmamıştı.