KONGRE VADİSİ'nde dönenip dururken, AKM'nin
önemini bir kez daha idrak etmiş bulunuyorum.
Bizim idrakimiz kahırdan
sonra çalışır. Siz de benim gibi tiyatroya, konsere gidebilmek için
Mao'nunkine taş çıkartan Uzun Yürüyüş'ü gerçekleştirmek zorundasınız. Siz de
her gün AKM'nin yapılması için yazarları göreve çağırırsınız. Yazarlar
görevini yaptı, siz uygulamaya geçecek yetkilileri göreve çağırırsanız daha
yararlı bir girişimde bulunmuş olursunuz. Sivil toplum kuruluşları da,
İstanbul 2010 Ajansı da, yetkili bakan da dinleyicileri,
seyircileri bu dertten kurtarma yükümlülüğünü sanırım unutuyorlar. Ateş topu
gibi elden ele dolaşıyor. Oraya gittiğimde/gittiğimizde otomobilinizi parka
koyar, kolaylıkla AKM'ye girerdik. Şimdi Kongre Vadisi diye tanımlanan,
adlandırılan coğrafyanın içinde ulaşabileceğiniz üç salonun ulaşma durumunu
yazmalıyım. O salonlara gidenlerin ortak sesidir bu. Geçen perşembe akşamı
Raffi Portakal'ın Portakal Sanat ve Kültür Evi'ndeki Warhol'dan Hirst'e Dünya
Sanatının Modern Ustaları sergisini gezdikten sonra, arabama bindim, ancak araba
olduğu yerden ileriye gidemediği gibi önümüzde uzun bir kuyruk vardı. Çünkü
kocaman bir çimento arabası güpegündüz dört yol ağzına çimento döküyordu, döken
işçiler herkesten özür diliyorlardı. Belli ki kabahat onlarda değil, saat
17.30'da onları buraya gönderenlerdeydi.
¡ ¡ ¡
KONGRE VADİSİ'nde üç salon var: Lütfi Kırdar Kongre Merkezi, Cemal
Reşit Rey Salonu, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu. Üçüne de ulaşmak için
labirentte kaybolmama deneyiminiz olmalı. En azından Firavun mezarlarını gezmiş
olmalısınız. Yazın Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'ndaki
konserlere, toprak yoldan gidenleri -tırmananları demek daha doğru belki de-
hatırladım hemen üstüne. Tüm bunlar bana, Beytlehem'e (Beytü'l-Lahm) hac
farizasını yerine getirmek için uzun yolları yürüyerek geçen imanlı insanları
hatırlattı. Bu dört mekâna, yolda bir yerlere düşmeden, bir yerlerine bir şey
olmadan, ulaşanlara zaten ben sanat ermişi gözüyle bakıyorum. Geçen akşam
Uluslararası İstanbul Şiir Festivali'nin Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'ndaki açılış
gecesine gittim, yokuş çıktım. Sonradan öğrendim ki o güne mahsus, caddeden
girişi açmışlar. Oraya da otomobil girmiyor. Cuma akşamı da Lütfi Kırdar'daki
John Malkoviç'in oyununa gittim, kendimi lokantanın parkına atarak uzun yol
yürümekten kurtuldum. Ben Lütfi Kırdar'a girerken gene bir inşaat makinesi
yolu kapatmıştı. Cemal Reşit Rey için de hemen hemen aynı yakınmalar ileri
sürülebilir. Belediyenin bu vadiyi ne zaman tamamlayacağı konusunda bilgim
yok, zaten söylenenler gerçekleşmeyeceği için de öğrenmemin bir anlamı
yok. Bir konser dinleyecekseniz, bir tiyatro seyredecekseniz, bunu hak etmek
için eziyet çekmelisiniz. Sanatsever olmak kolay değil.