AKM ‘Hayali’ ve Hoş Bir Soru ‘Yaptırılmayan Ankara Operaevi Kopenhag’da Nasıl Kullanılıyor?’



Sakın, “Senin bu opera binası yazıların da ‘temcit pilavı’na döndü” demeyin! Yeni bilgi edindikçe, ilginç gelişme veya “gelişmeme”leri gözledikçe, bazı değiniler dikkatimizi çektikçe bu konuda yazmaya devam edeceğimiz kuşkusuz!

Ankara’dan önce, İstanbul AKM’nin “buzluk”ta bekletilmesine değinmek istiyorum. 1. İstanbul Opera ve Bale Festivali’nin açılış konuşmasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, AKM’yle ilgili gayet dikkatlice seçilmiş sözcüklerden oluşan iki cümle kullandı. Zaten konuşmada böyle bir değini için müzikseverler çevresinde bir beklenti oluşmuş, bilgisunardaki gruplarda bu beklenti dile getirilmişti. Gökmen bu konuya değinmese mutlaka tepki alacak, eleştirilecekti. Dinleyicinin özellikle alkışladığı bu bölümde, AKM’nin bir an önce açılmasıyla ilgili Gökmen’in kullandığı kilit sözcük “hayal”di.

“Biz sanatçılar olarak, İstanbul’un yeniden ve gerçek anlamda bir opera bale sahnesine kavuşmasını tüm yüreğimizle hayâl ederken...” diyen Gökmen bu sözcüğü kullanarak çok “gerçekçi” bir saptamada bulundu.

‘İki dudak’ arasında

Ülkemizin mimarlık alanındaki önemli yayın organı “Yapı” dergisinin temmuz sayısında “Büyüteç” bölümünde yer alan “2010 Avrupa Kültür Başkenti’nde mahzun bir Kültür Merkezi” başlıklı incelemenin bir bölümünde, herkesin bildiği hükümetin yıkım isteğine tepkiler ve hukuk sürecine değinildikten sonra şöyle deniliyor: “Sıra boşaltılmış merkezin, yapılacak bazı iyileştirmelerle yeniden devreye sokulmasına gelmişti. Ne var ki Başbakan’ın, yenileme işini emirle durdurduğu öğrenildi. Nedeni hâlâ bilinmiyor.... AKM, boynu bükük, kaderini bekliyor. Akla şöyle bir soru takılıyor: Acaba hedefte hâlâ yıkım mı var? Bunun için de ‘Kültür Başkenti’ döneminin bitmesi sessizce bekleniyor olmasın!”

Ankara kulislerinden hayli önceden edindiğim bilgiler, Sayın Başbakan’ın “yıkım ve yeniden yapım” konusunda ısrarlı olduğu ve 2020 Ajansı’nın bağlı bulunduğu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’ya “iyileştirme projesi devreye alınmayacak” talimatını verdiği yönünde. Hatta, dikkâtli kulaklar, bir konuşmasında bu konuda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı kameralar önünde uyardığını anımsayacaktır. Demek ki, binanın özgün proje müellifi mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun, iyileştirme için büyük emek harcayan ve masrafa giren oğlu mimar Murat Tabanlıoğlu ve ekibinin hazır durumdaki iyileştirme projesi “raf”ta bekletilecektir! Bu durum, politikacıların son dönemde pek sevdikleri tabirle “açık ve net”tir! Bu tablo karşısında DOBGM Rengim Gökmen’in de AKM’nin bir an önce iyileştirilip yeniden opera, bale ve senfonik konserler için kullanıma açılmasını “sanatçıların hayali” diye nitelendirmesi son derece “gerçekçi”dir. “Sağlıklı çözüm ne ola ki?” diye meraklananlara yanıt açıktır! Konu “iki dudağının arasında” bulunan Sayın Başbakan, eğer fikir değiştirmediyse, çıkıp “açık ve net” biçimde, kendisi o makamda bulundukça AKM’nin iyileştirilip açılmayacağını söylemeli, böylece sanatçılar da hayal kurmaktan vazgeçmeli, herkes hesabını kitabını, 2010-11 ve 2011-12 sezonlarında mevcut Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası başta olmak üzere bölük-pörçük çeşitli küçük sahnelerde sürdüreceklerine göre yapmalıdır! AKM’nin kaderi biraz da 12 Eylül’deki referandumun sonucu ve yaratacağı gelişmelere bağlıdır.

Oslo OperasıKendisi yok, maketi Kopenhag’da kullanımda!

Gelelim Ankara’ya... Hani “Güleriz ağlanacak halimize” diye bir deyimimiz vardır ya... Tam o hesap! Çünkü, ihaleye hazır projeleri tam dokuz yıldır Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nda “yukarının ilgisizliğiyle” bekletilen yeni Ankara Operaevi binası ortada yok ama Danimarka’da üniversiteye şıkır şıkır para kazandırıyor, akustik uzmanlarının yetişmesine ev sahipliği yapıyor! Kendisi değil, maketi!

Öykü ilginçtir. Çok yazdık ama yinelemekte yarar var. Ulusal yarışma yoluyla elde edilen ve yarışma birincisi mimar Özgür Ecevit tarafından hazırlanan, Hipodrom alanında yapılacak olan Ankara Operaevi’nin uygulama projeleri 2001 yılında bir kamyonetle götürülerek Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na teslim edildi. Maliyet 80 milyon dolar civarındaydı. Şaka yollu, “Kredi kartıyla takside bağlasanız, borcu şimdiye bitmişti!” denilebilecek bir maliyet bu! Ama başta, “peluş hayvanlar müzesi” gibi “üst düzey!” projelere sahip bulunan Anakent Belediye Başkanı’nın çeşitli manevraları ve engelleme çabaları olmak üzere, belki de “opera binası istemeyen zihniyet” nedeniyle, bu proje bir türlü ihâle edilmedi. Bu süre içinde Kopenhag ve Oslo’da yeni opera binaları projelendirildi, ihâle edildi, yapıldı ve çoktan hizmete açıldı! Hatta İngiltere Kraliçesi’nin hazır bulunduğu Oslo’nun açılış törenine “bizimkiler” de davet edildi ama gitmediler.

Evet, ortada yeni operaevi yok ama olmayan bina Kopenhag’da on yıldır kullanılıyor! Çünkü uygulama maketi olarak orada inşa edildi! Bizim yaptırılmayan operaevinin akustik danışmanlığını, Sydney ve Newyork Metropolitan operalarının da danışmanlığını yapmış olan Jordan Akustik firması üstlenmişti. Bin 300 seyirci kapasiteli salonun akustik açıdan incelenmesi ve ölçülmesi amacı ile 1/20 ölçeğinde, 200x200x180 santimetre ölçülerinde maketinin yaptırılması sözleşme gereği Jordan Akustik firmasının yükümlülüğündeydi. Firma maketin ve ölçümlerinin yapılması için Kopenhag’daki Danimarka Teknik Üniversitesi Akustik Kürsüsü ile anlaşmış, Prof. Dr. Jens Holger Rindel yönetimindeki ekip maketi inşa ederek ölçümleri yapmış, akustik raporu hazırlamıştı. Çıkan sonuç, Ankara’nın fevkalade akustiğe sahip bir operaya kavuşacağını muştuluyordu! Üniversite tüm yükümlüklerini yerine getirdiğini ve maketi teslim etmeye hazır olduğunu bildirdi, ancak maketin sahibi olan Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, “ödenek olmadığı” gerekçesiyle maketi Ankara’ya getirtmedi.

Ne yapsın üniversite? Maketi çöpe atmayıp uygulama laboratuvarı haline getirdi! On yıldır öğrenciler maket üzerinde çeşitli akustik değerleri ölçmeyi öğreniyor, ölçümlerini bilgisayarda yaptıkları simülasyonlarla karşılaştırıp çalışmalarında kullanıyorlar. Ankara Operası üzerinden sınav veriyorlar! Akustik simulasyon programlarıyla ünlü Odeon firmasının 08 sayılı kullanım kılavuzunun kapağında da yeni Ankara Operaevi salonunun akustik simulasyon resmi bulunuyor!

Bu maket üzerinde yetişen öğrencilerden biri politikaya atılıp Danimarka Başbakanı olsa, Türkiye ziyaretinde bizim Başbakan’a, “Öğrenciliğimde üzerinde proje yapıp sınav verdiğim şu Ankara Operaevi’ni bana bir göstersenize!” dese! Olmaz demeyin, Hırvatistan’da bir besteci cumhurbaşkanı seçildi, Danimarka’da da akustikçi başbakan niye olmasın!