Öyküsü 1957 yılından bu yana devam eden Zekeriyaköy'deki 320 dönümlük Hamit Ağa Ormanı da mahkemelik. Hamit Ağa Ormanı'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) giden davasının öyküsü şöyle gelişti:
- Zekeriyaköy'de 1928 yılında, Kebapçı mevkiindeki 320 dönümlük Kestane Ormanı, 1870'te Arnavutluk göçmeni Hamit Ağa üzerine kaydedilmiş.
- 21 Haziran 1934'te çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu'ndan önce yapılan kadastro çalışmasından sonra Kestane Ormanı'nın adı, sahibinden esinlenilerek Hamit Ağa Özel Ormanı olarak değiştirlmiş.
- 29 Haziran 1938'de yapılan ikinci bir kadastro çalışmasıyla arazi Hamit Ağa üzerine tapulanmış.
- Orman vasfından çıkarılarak Hamit Ağa'ya tapulanan arazi, 1945 yılında çıkarılan 4785 sayılı yasa gereğince devletleştirilmiş. Hamit Ağa Özel Ormanı olarak adlandırılan arazi, Hamit Ağa Devlet Ormanı olarak kayda geçirilmiş. Bu tescille birlikte yeniden "orman vasıflı arazi" statüsü kazanmış. Böylece devlet ile Hamit Ağa vârisleri arasında tam 48 yıllık dava da başlamış.
Hamit Ağa'nın önce çocukları, ardından da torunları araziyi geri almak için yıllardır dava üstüne dava açıyor. Torunları konuyu 1957 yılında mahkemeye götürmüş. Dava açan 21 vâris 1945 yılındaki devletleştirmeye dayanak olan yasanın 2. maddesindeki "Sahipli fıstık çamı ve aşısız kestane ormanları dava kapsamına giremez" istisnasına dayanarak işlemin hukuksuz olduğunu öne sürmüşler. Yarım asra yakın süren dava, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin, yerel mahkemenin "ormanın devlette kalması" yönündeki kararını 1998'de onamasıyla noktalanmış. Hamit Ağa'nın vârisleri, avukatları Meral Umut Akarçay aracılığıyla davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdılar. AİHM, karar aşamasına gelen 8667 numaralı davada Zekeriyaköy'deki 320 dönümlük orman arazisinin sahibini belirlemek için karar verecek.
Bizim Evler Kooperatifi
1990'da "Bizim Evler Yapı Kooperatifi" adına Zekeriyaköy'de 22 dönümlük arazi alan 15 kişi, 1996'da araziyi ortaklar arasında böldükleri sırada tapu dairesinde daha önce kayıtlarda olmayan bir şerhle karşılaştı. Bir süre sonra arazi sahiplerinin eline Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden gelen dava tebligatı ulaştı. Dava, İstanbul Muhakemat Müdürlüğü tarafından açılmıştı. Arazinin "niteliğini yitiren orman alanı" olduğu belirtiliyor ve tapunun Hazine adına tescili isteniyordu. Dava beş yıl sürdü.
Mahkeme, arazinin 1988'de Orman Kadastro Komisyonu'nca niteliğini yitirdiği için orman alanı dışına çıkarıldığını belirterek Orman Kanunu uyarınca Hazine'ye devredilmesine karar verdi. Kararı Yargıtay 1. Hukuk Dairesi de onadı. Davalılar Yargıtay'a tashih-i karar için yeniden başvurdu. Dosyayı inceleyen 1. Hukuk Dairesi, Bahçeköy Orman Müdürlüğü'nden 1984 tarihinde yapılan sınırlandırma çalışmaları hakkında bilgi istedi. 2002'deki yazıda, dava konusu arazinin 1984'teki çalışmalar kapsamında olmadığı belirtildi. Bunun üzerine yerel mahkemenin kararını bozan Yüksek Mahkeme, bütün tutanakların incelenmesinden sonra kararın verilmesini istedi. Dava yeniden başladı. Ancak mahkeme arazinin ormanla bitişik olduğunu, üzerinde bitki örtüsü bulunduğunu belirterek bu nedenle orman arazisi olduğu için özel kişiler üzerine tapulanamayacağı yönünde ilk verdiği kararda direndi. Dosya bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gitti.
Kurulda 10 yargıç direnme kararının onanmasını isterken 33 yargıç, arazinin orman sınırı içinde olup olmadığının net olarak belirlenmesini istedi. Hazırlanan bilirkişi raporunda arazinin orman alanı içinde olmadığı belirtildi ve 1988'deki saptamanın "yanlışlıkla" yapıldığı vurgulandı. Bu arada Bahçeköy Orman Müdürlüğü, bir yıl önce gönderdiği yazıda "yanlışlık" yapıldığını öne sürdü. Bunun üzerine ek bilirkişi raporu istendi. Üç orman yüksek mühendisi tarafından hazırlanan raporda, "Öteden beri devlet ormanı kapsamında olmayan dava konusu 13 No'lu parselin, 2B uygulamasında yanlışlıkla Hazine adına orman dışına çıkarılmış olması nedeniyle böyle bir tespitin söz konusu edilmemesi gerekir" denildi.
Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, raporların aksine, arazinin Hazine adına tesciline karar verdi. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi de kararı onadı. Davalıların düzeltme talebinde bulunmasının ardından bu kez 1984 tutanaklarında arazinin orman sınırları içine alınmadığı vurgulandı. Ancak Yargıtay davaya son noktayı koydu ve tapuların iptali yönündeki yerel mahkeme kararını onadı.