Unakıtan'ın Villası 'Kurtulamadı'



İstanbul 'un Çamlıca bölgesinde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a ait kaçak yapının da bulunduğu SİT alanındaki ''imar planı değişikliği'', inşaat oranlarını arttırsa bile imar ve deprem yasalarına göre ''imar affı'' yaratmıyor. Çünkü, kaçak yapılar denetlenmemiş ve ''onaysız'' projelerle, hatta ''projesiz'' olarak ve dahası ''yasal teknik kontroller'' olmadan inşa edildiklerinden, öncelikle ''statik belirsizlikler'' nedeniyle yasalara göre hem ''inşaat ruhsatı'' hem de ''oturma izni'' alamazlar.

Bu nedenle Unakıtan'ın binasıyla birlikte, bölgede daha önce imar oranlarına aykırı büyüklükte inşa edildikleri için haklarında ''yıkım'' kararı alınmış yapılara ''ruhsat'' verilmesi olanaksız. Belediyenin, yeni plan hükümleri ne olursa olsun, daha önce de aldığı bilinen ''yıkım kararını'' gerçekleştirmesi gerekiyor... Bu görevlerini yerine getirmeyen kamu yöneticileri ise yeni TCK'deki ''imar düzensizliği''yle ilgili maddelere göre, kaçak yapı sahipleriyle birlikte ''suç'' işlemiş sayılıyorlar ve ceza almaları gerekiyor...

Çamlıca SİT alanında yoğunluk arttıran yeni plan değişikliği ise, bundan sonraki yeni ruhsat alınacak binaların ''daha büyük'' ve ''daha fazla'' sayıda yapılmalarını sağlayacak. Ne var ki daha önce arsaların ''yüzde 6''sı kadar belirlenmiş inşaat oranını ''yüzde 20'' lere çıkartan bu plan değişikliği de, hem koruma yasalarına hem de imar ve planlama hukukuna aykırı.

Çünkü, koruma mevzuatı açısından bir SİT alanında doğal ve kültürel doku ile peyzaj ve siluet değerlerini ''olumsuz'' etkileyecek plan değişikliği yapılamaz. Bunun olabilmesi için ancak oranın ''SİT'' özelliğinin kalkması gerekir ki, ''Çamlıca'' gibi İstanbul'un kimliğiyle bütünleşmiş çok özel bir alan için böyle bir karar zaten alınamaz... İmar hukuku açısından da, tartışma konusu plan değişikliğinin yasalara aykırı olduğu kesin. Çünkü, bir yerleşme bölgesinde yapılaşma oranının arttırılabilmesi için, öncelikli koşul ''artacak nüfusun ihtiyacı'' kadar altyapının; yani başta ''yeni yeşil alanlar'' olmak üzere ''yeni kamusal alanların'' da yeteri kadar ayrılmasıdır.

Konunun kamuoyunda gündeme gelmesine neden olan Unakıtan'ın kaçak binası, Üsküdar-Bulgurlu'daki ''Küçük Çamlıca'' da bulunan arsadaki ''ikinci villa'' ... Arsadaki ilk villa, yüzde 6 oranındaki imar koşuluna uygun inşa edildiğinden yasal görünüyor. Bu binayla ''imar durumundaki hakkı'' kullanılmış olduğundan, aynı arsadaki ikinci villa ise ''izinsiz'' inşa ediliyor. Ne var ki imar durumuna göre ''izin'' (ruhsat) verilmesine olanak bulunmadığından, yasa gereği ''yıkım kararı'' da alınıyor.

Şimdi, bu arsanın da bulunduğu SİT alanında, ikinci villaya olanak sağlayacak imar planı değişikiliği yürürrük kazansa bile, bu ancak ''yeni'' yapılar için geçerli. Çünkü ''projeleri önceden incelenmemiş ve onanmamış'' , projeleri düzenleyen mimar ve mühendislerin mesleki yetkileri denetlenmemiş ve temel aşamasından itibaren de bir yapı denetim kuruluşu tarafından sürekli teknik kontrol altında olmadan inşa edilen yapılar için, ''bütün bunlar tamam''mış gibi inşaat ruhsatı ve oturma izni vermek, yasalara göre -TBMM'den ''imar affı'' çıkmadan- mümkün değil...

Bu nedenlerle Unakıtan'ın arsasındaki kaçak villa için yıkım kararı hâlâ geçerli.

Bölgede imar oranlarını arttıran plan değişikliğini ise, öncelikle Çamlıca'nın İstanbul için taşıdığı değeri gözeterek gerekirse yargı yoluyla da durdurmak gerekiyor...