Ahşabın Atölyesi Küçük, Sanatı Büyük!



Birçok el sanatı gibi ahşap oymacılığı da yok olmak üzere. Son ustaların kıymetini maalesef bilmiyoruz. Hepsi hüzünlü konuşuyor, haklı olarak sahiplenilmek, değerlerinin bilinmesini istiyor. Eski ustalardan Ahmet Gündoğdu'nun atölyesine Tophane'den Galatasaray'a çıkan Kumbaracı Yokuşu'nda rastladık. Küçücük atölyede, farklı boyutlarda yüzlerce çelik kalemle yaklaşık 45 yıldır ağaçları şekillendiriyor. Kimi zaman beşik, kimi zaman bir cami kapısı, bazen de bir şamdanda konuşturuyor sanatını. Babası da marangoz olan Gündoğdu, 7 yaşında başlamış ahşap oymacılığına. Şekil verdiği ilk nesne ise bir at arabasının tekerleği olmuş.

Trabzon'da 1957'de doğan Gündoğdu, 1968'de İstanbul'a gelmiş. Ümraniye'de, hâlâ mesleğine devam eden Ramazan Usta'nın yanında işe başlamış. Çıraklıktan ustalığa terfi edince kendi atölyesini açmış. Gündoğdu'nun işe başladığı dönemlerde, oymacılık yapan ustalar genellikle Rumlarmış. 1974'teki Kıbrıs olayları sırasında birçoğu göç etmiş. 80'lerden sonra da fabrikasyon mobilyaların pazara girmesi ve klasik mobilyalara olan talebin azalması ile ahşap oymacılığı eski önemini kaybetmiş.

Gündoğdu, "Meslek lisesi ve güzel sanatlar fakültesinde oymacılıkla ilgili bölümlerin bulunmaması bu sanatın yok olmasını körüklüyor. Gençlerimizin de sanata, sanatçıya ilgisi yok. Biz de gittikten sonra camilerin kapılarını, minberlerini kim yapacak, kim restore edecek tarihî eserlerimizi? Onun için de mi yurt dışından usta getireceğiz?" diye sitem ediyor ve "Bu sanat Çin'de bile devam ediyor ama Türkiye'de bitmek üzere." diyor.

Gündoğdu, bugüne kadar birçok önemli esere imza atmış. Çırağan Sarayı'ndaki dev şamdanlardan Anadoluhisarı'ndaki yalıların restorasyonuna, lüks villaların dekorasyonundan İbrahim Tatlıses, Gülben Ergen, Yıldız Tilbe gibi ünlülerin kuklalarına kadar birçok eser çıkmış elinden. Ziyaretine gittiğimiz sırada ise bir villa için yaptığı şömine ağzını yeni teslim etmiş, gardırop kapağını süsleyecek yelkenlinin kesimini yapıyordu.

Gündoğdu'yu Anatolian Arts adında bir aksesuar firması da keşfetmiş. Firma Ahmet Usta'ya yaptırdığı hat işlemeli levha ve alemleri altın varak ile kaplayarak meraklılarına satıyor.

Gündoğdu'nun müşterileri genellikle gelir seviyesi yüksek kesim. Çünkü ahşap oymacılığı gerçekten çok fazla uğraş ve zaman gerektiriyor. Bu durum, fiyatlara da yansıyor. Örneğin bir şömine ağzının fiyatı bin 500 TL. İşlemelerini yapmak ise tam bir ay sürüyor. İşlerin en yoğun olduğu dönem bahar ayları. Ahmet Usta, "Yazları müşterilerim genellikle tatilde olur. Böyle dönemlerde güller, üzümler, oyuncaklar yapıyorum. İçimden ne geliyorsa onları çalışıyorum." diyor. O an, Gündoğdu'nun, yine boş olduğu bir zamanda yaptığı Japon çizim sanatı ile işlenmiş bir abajur çarpıyor gözümüze. Böylelikle Gündoğdu'nun farklı kültürlere ait figürlere de eserlerinde yer verdiğini anlıyoruz. Ahmet Usta, "Eskiden ceviz çeyiz sandıklarını süslerdik. Oymalı salon ve yatak odası takımlarından vazgeçemezdik. Şimdi hiçbiri kalmadı, antika diye saklanıyor sadece. Fabrika üretimi mobilyalar ucuz diye alınıyor, 2-3 yıl geçmeden çöpe atılıyor. Halbuki ağaç da insan gibidir, belli bir yaşa geldikten sonra ölür." diyor. Siz de ince işlere meraklıysanız ve bir gün yolunuz Tophane'ye düşerse, Kumbaracı Yokuşu, Serdar-ı Ekrem Caddesi'ndeki bu ufak atölyeye uğrayabilirsiniz.