Başkent Dayanışması bileşenleri, Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluşundan bugüne parçalanması ve talanını özetleyerek, Bir kez daha AOÇ için mücadeleye devam diyerek, taleplerini sıraladı. “Benim Adım AOÇ” başlığı altında 12 Temmuz’da forum düzenleyeceklerini ilan etti.
Bileşenler, Yüksel Caddesi’ni masalar ve sandalyelerle toplantı salonuna çevirerek basın toplantısı yaptı. Toplantıya katılan temsilciler, Cadde üzerinde düzenlenen toplantıyla, kamusal alanların kullanımına farklı işlevler kazandırarak dikkat çekmek istediklerini belirtti.
Ben Ankara, “Benim Adım AOÇ” dedi
Bileşenler, Atatürk Orman Çiftliği’nin ağzından okunan “Benim Adım AOÇ” isimli çağrıyla, AOÇ’nin sesi oldu. Çağrıyı Başkent Dayanışması sekreteryasını yürüten Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter ÜyesiTezcan Karakuş Candanokudu: “ Benim adım Atatürk Orman Çiftliği direnmeyi babamdan öğrendim, Direniyorum sizlere sesimi duyurmak için… Direnerek ölmenin güzelliği yakışır bana, babam öyle öğretti. Benim adım Atatürk Orman Çiftliği. Babam beni sizlere emanet etti. Koruyun, büyütün,ağaç dikin,, yeşillendirin, nefes alın, beni yaşatın diye… Benim adım Atatürk Orman Çiftliği. Yavaş yavaş öldürülüyorum…. Çocuklar, ağaçlarıma sarılan çocuklar, neredesiniz?”
Başkent Dayanışması’nın AOÇ’den vazgeçmeyeceğini, bileşenler olarak, dört talepleri olduğunu söyleyen Candan: “ ilk olarak, AOÇ’ye Ulus ve Kızılay’dan toplu taşım araçlarıyla ulaşımın sağlanması ve kapatılan piknik alanlarının açılması. İkincisi; Başta Başbakanlık hizmet binası, Disneyland gibi .çılgın projeler ve yol yapımlarının durdurulması. Üçüncüsü; 1. derece tarihi sit alanı olan AOÇ ‘nin kuruluş amacına göre restorasyonunun yapılarak halkın kullanımına açılması; dördüncüsü; AOÇ arazisi iken tahsis yoluyla devredilen, tüm arazilerin geri verilerek, TOKİ’ye devredilen, AOÇ arazisinin ABD Büyükelçiliği’ne satışının durdurulmasını istiyoruz. 12 Temmuz’da AOÇ’de forum düzenleyerek AOÇ’nin geleceğini tartışacağız. ”
Taleplerini sıralayan, Başkent Dayanışması temsilcileri de sırayla söz aldı.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan: “AOÇ öldürüldüğünü söylüyor. Bir taraftan Büyükşehir Belediye Başkanı altı şeritli yol yaptı. Bu ülkenin Başbakanı kendisine başkanlık sarayı yaptı. NE uğruna yapılıyor bunlar? AOÇ bu ülkenin en önemli alanıdır. Kamusal bir alan olarak emanet edilmiştir AOÇ sadece tarım alanı değildir. Atatürk Türk ulusuna emanet etti. İnsanlar orada eğlensinler, yüzsünler, çocuklarıyla piknik yapsınlar, diye emanet edilmiştir. Peki ne yaptılar tüm alanlardan hepimizi uzaklaştırdılar. Emanete hıyanet ettiler.”
Kavaklıderem Derneği Başkanı İsa Çapanoğlu: “Yaşamı kendilerine ilke edinmiş ülkelerde AVM sayısı bizim ülkemizden daha az, Oran’da yeni bir AVM yapılacak ve ormanda belirli bir alan da AVM’lere ayrılacak. Elimizde mükemmel bir orman varken, onu parça parça yıpratmayı aklım almıyor.”
Mülkiyeliler Birliği Temsilcisi Mehmet Özer: “ cumhuriyeti kuranlar, Ankara’yı başkent olarak seçtiler. Anadolu için bir anlamı olduğunu düşünüyorlardı, doğruydu. Çölden yeniden bir kent yaratmak istediler. Bugün yok edilen Cumhuriyet’in bize bırakılan bazı değerleridir. Bu nedenle AOÇ’yi yağmalamak istiyorlar, buna sessiz kalmayın”
“Refüje ağaç dikmekle olmaz”
Yaygara Güncel Sanat İnisiyatifi adına heykeltıraş Erdal Duman: “ Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir cümlesi var: ‘ Bir ağacın en güzel meyvesi , gölgesidir’. İşte ben o gölgede çay içmek, kitabımı okumak istiyorum. Gidip orada futbol oynamak diğer insanlarla karşılaşmak ve paylaşmak istiyorum. Yolun ortasında refüje ağaç dikmekle ağaçlandırma olmaz. Gölgesinde oturacağım bir ağaçlandırma varsa kentte yaşadığımı hissedebilirim.”