Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre, Çağlar, 2012 yılında tümüyle yeniden düzenlenen Ağaçlandırma Yönetmeliğinde 1987 yılından bu yana yapılan 5. değişiklikten dördünün AKP hükümeti döneminde yapıldığını hatırlatarak, “Ağaçlandırma Yönetmeliği’nde yapılan her değişiklikle durum, giderek daha da kötüleştirilmiştir” dedi.
Orman Kanunu’nun 57. maddesinin temel amacının, “orman sahasını artırmak” olduğuna dikkat çeken Çağlar, maddenin köy tüzel kişilikleri ile gerçek ve tüzel kişilerin zaten hukuksal olarak “orman” sayılan yerlerde de orman ekosistemi oluşturma amaçlı ağaçlandırma yapabilmesini olanaklı kıldığını aktardı. Çağlar, bu durumu, zaten orman ekosisteminde olan bu yerlerde yeni orman ekosistemi oluşturmak amacıyla ağaçlandırma yapılmasının hukuksal olarak “orman” sayılan yerleri arttırmayacağının altını çizdi.
Kim bu orman sevdalıları!
Ağaçlandırma Yönetmelikleriyle orman sayısını arttırmanın dışına çıkıldığını, “bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerde orman ekosistemlerinin verimli duruma getirilmesi ile kekik, adaçayı, zeytin, ceviz, badem, kestane vb ürünlerin tarımının yapılması da olanaklı kılındığını vurgulayarak, “orman ekosistemleri içinde meyve bahçeleri oluşturmak ve “işletmek” amacıyla yapılacak çalışmaların yol açabileceği ekolojik ve yönetsel sorunlar görmezden gelinmiştir” dedi. Tüm çabalara, sağlanan onca kolaylığa ve olanağa karşın “özel ağaçlandırma” çalışmalarına ilgi duyan “ağaç/ormansever” yurttaşların pek azının (oran olarak % 20) kendi tapulu arazilerinde “özel ağaçlandırma” yapma çabasına girdiğini belirten Çağlar, buna karşın bu özel ağaçlandırmaların % 66,2’sinin “hazine” arazilerinde yapıldığını kaydetti. Bu “ağaç/ormansever” yurttaşların çok azının “bozuk devlet orman” sayılan yerlerde, gerçekten de orman ekosistemi oluşturmak için çam, göknar, ladin, kayın, meşe vb orman ağacı türlerini kullandığına vurgu yapan Çağlar, “ Çoğunluğu “bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerde yapılan “özel ağaçlandırmaların” proje sayısı olarak % 76,8’i badem, ceviz, fıstıkçamı, zeytin ve harnup gibi orman ekosistemi oluşturmayan meyveli ağaç türleriyle yapılmıştır. “Özel ağaçlandırma” yapmaları için gerçek ve tüzel kişilere izin verilen “bozuk devlet ormanı” sayılan toplam 63,3 bin hektarın % 48’inde meyveli ağaç türleri meyve bahçeleri oluşturulmuştur” bilgisini verdi.
Sıra devlet ormanına gelecek?
“Özel ağaçlandırma” uygulamalarıyla “bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerden yaralanmanın özelleştirilmesinin yapılmak istendiğini dile getiren Çağlar, sıranın, önünde sonunda , “devlet ormanı” sayılan yerlerin mülkiyetinin de özelleştirilmesine geleceğini söyledi. “Bozuk devlet ormanı” sayılan yerlerin kullanımının özelleştirilmesine ve buraların meyve bahçelerine dönüştürülmesine karşı olduğunu ifade eden Çağlar, “yerel düzeyde, birbirinden tümüyle farklı amaç, teknik ve ağaç türleriyle yapılan “özel ağaçlandırma” çalışmalarının olası ekolojik etkilerinin öngörülebilmesi; dolayısıyla ortaya çıkabilecek sorunların çözümlenebilmesi olanaksız ya da son derece kısıtlıdır” dedi.
Ağaçlandırma Yönetmeliğindeki değişiklikler ne anlama geliyor?
Çağlar, Ağaçlandırma Yönetmeliği’nde yapılan son değişikliklerin Orman Kanununa ve Anayasaya aykırı olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu;
1. Şimdilik yalnızca "bozuk devlet ormanı" sayılan yerlerin yine şimdilik yalnızca kullanımının özelleştirilmesinin kurumsallaştırılıp yaygınlaştırılması amacına yöneliktir; bu, kuramsal olarak ülkemizdeki "devlet orman" sayılan tüm yerlerin yaklaşık yarısında (10 milyon hektar !) yapılabilecek bir işlemdir. İzleyen aşamada, sözgelimi "yeni anayasada" büyük bir olasılıkla buraları da "hak sahibi" sayılacakların mülkiyetine de geçirilebilecektir;
2. "özel ağaçlandırma" uygulamaları kapsamında köy ve belde tüzel kişilikleri ikincilleştirilmekte; büyük ölçekli özel odun kökenli ürün sanayileri öne çıkarılmaktadır;
3. köy ve belde tüzel kişiliklerinin el altından/gizli olarak yapageldikleri devirlere/ortaklıklara hiçbir kısıtlama getirilmeksizin (yer/konum, "özel ağaçlandırma" amacı vb) yasallık kazandırılmaktadır; böylece rantı yüksek olan "bozuk devlet ormanı" sayılan arazilerde "özel ağaçlandırma" yapma gerekçesiyle izin almış köy ve belediyeler, deyim yerindeyse "avantalarını" alarak bir tür aracılık yapabilmelerine yasallık kazanmış olacaktır;
4. "bozuk devlet ormanı" sayılan arazilerin metalaştırılıp/ticarileştirilip değişime konu edilebilmesi daha da kolaylaştırılıp yaygınlaştırılacaktır;
5. "bozuk devlet ormanı" sayılan araziler daha çok badem, ceviz, kestane, kekik, zeytin, çamfıstığı tarlalarına dönüştürülmesi uygulamaları yaygınlaştırılarak sürdürülebilecektir;
6. çeşitli ve çoğu da kişilere/kuruluşlara özel kamulaştırmalarla, değersiz arazisi kamulaştırılacaklara "devlet ormanı" sayılan ancak göreceli olarak daha değerli araziler verilebilecektir; üstelik bu işlemler hiçbir ilân ve kuradan bağışık olacaktır;
7. "endüstriyel ağaçlandırma" yapmak isteyen kişi ve kuruluşlara "özel ağaçlandırma" yapacakları "bozuk devlet ormanı" sayılan yerlerin i) ilân edilmeksizin, kura çekilmeksizin dağıtabilmesi; ii) izin verilecek araziler için bir üst sınır olmaması, kırsal yerleşmelerde toplumsal çatışmalara yol açabilecektir;
8. “endüstriyel ağaçlandırmalar” sırasında göreceli olarak çok hızlı büyüyen ancak çeşitli ekolojik sorunları gündeme getirebilecek yabancı orman ağacı türlerinin de kullanılabilecek olması, biyolojik çeşitlilik düzeyi son derece yüksek olan orman ekosistemlerinin yapısal özelliklerinde olumsuz değişikliklere yol açabilecektir.